TMSF alacaklarında 20 yıllık zamanaşımının geriye yürürlülüğü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Haldun BERKİN / Avukat

 

TMSF’nin alacaklarının tabi olduğu zamanaşımı süresi 10 yıl’a tabi iken, 4389 Sayılı Bankalar Kanunu’na 2003 yılında eklenen bir madde ile bu süre 20 yıla çıkarılmıştı. 

Bu değişikliğin, 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe girmesinden önceki tarihlerde doğmuş TMSF alacaklarına ilişkin zamanaşımının yine de 10 yılla sınırlı olmasını (Türk Ticaret Yasası’ndaki sorumluluk davaları için bu süre 5 yıl, AATUHK gereğince 5 yıl) ortadan kaldırmıyordu. 

Genel olarak 2003 yılından önce doğmuş olan TMSF alacaklarına ilişkin olarak etkin hareket kabiliyeti ve geniş zaman aralığı içinde çalışma imkânı vermek üzere 2005 yılında yeni bir düzenleme getirildi. 

5411 Sayılı Bankacılık Yasasına eklenen geçici madde ile zamanaşımı süresinin genel hukuk prensiplerinin dışına çıkılarak Kanunun çıkmasından önceki tarihe de uzanmasına imkanı verecek şekilde ve geçmişe yürürlü olarak uygulama olanağı tanındı.

5411 sayılı Bankacılık Yasası’nın geçici 16. maddesindeki “Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda Fon lehine getirilen hükümler makable şamildir.” şeklindeki 141. maddede öngörülen yirmi yıllık zamanaşımı süresinin geçmişe etkili olması sağlanmıştı. 

Böylece, sadece 2000’li yılların başında el konulan bankalara değil, 1995 yılında el konulan Marmara Bankası, TYT Bank, İmpeksbank’tan olan veya TMSF statüsüne girebilecek 1994 yılındaki bir alacağın 2014 yılında bile, normalde zamanaşımı süresi dolmuş olmasına rağmen bu kapsama sokulması ve takibi söz konusu olmaktaydı. 

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının getirilmesiyle birlikte, söz konusu zamanaşımının, kanunun yürürlüğe girmesinden öncesine uzama imkanı veren geriye yürürlülüğün kaldırılması için başvuru yapıldı.

Nitekim Anayasa Mahkemesi, 12.09.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararıyla; “zamanaşımı ve” kelimelerinin yasada yer almasını Anayasa’ya aykırı görerek iptaline karar vermiştir. 
Ayrıca, her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararı, 5411 sayılı Bankacılık Yasası’nın geçici 16. Maddesinde yer alan “zamanaşımı”na ilişkin olduğu anlaşılsa da, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı incelendiğinde, aynı maddenin, Fon lehine getirilen diğer hükümlerinde de bir iptal ileride söz konusu olabilecektir.

TMSF, normalde 5 veya 10 yıllık zamanaşımına tabi olmasına ve Kanunun geriye yürürlü olmaması halinde talep edilemeyecek alacakları da kapsama almış ve pek çok ihtilafa sebebiyet vermişti. İşte bu 2 kelime’nin iptaliyle, hem Yargı’nın yükünün azalması, hem de TMSF’nin kuruluş gayesine geri dönmesi beklenmektedir.