TUİK: Enflasyon sepeti, Türkiye ortalaması ile oluşuyor

TUİK: Enflasyon sepeti, Türkiye ortalaması ile oluşuyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Vekili Ömer Toprak, vatandaşların, enflasyon hesaplamasında esas alınan ürünlerin kendi tüketimlerini yansıtmadığı eleştirilerine ilişkin "Vatandaşın, sepet beni yansıtmıyor düşüncesi çok çok yanlış değil. Çünkü o sepet, Türkiye ortalaması bir sepet. Ahmet'in, Mehmet'in, Hüseyin'in kendi yaşam standardına bağlı, ondan yola çıkarak oluşturulmuş bir sepet değil" dedi. Toprak yaptığı açıklamada, enflasyon hesaplaması yaparken fiyat değişimini izledikleri ürün sepetini 2005 yılında yenilediklerini ve kendi içinde güncellemeye yönelik bir sistem hayata geçirdiklerini söyledi. Bu sistem çerçevesinde her yıl sonunda "halkın tüketimine yeni giren" ve "tüketiminden düşmeye başlayan" ürünleri tespit ettiklerini ve sepeti buna göre şekillendirdiklerini kaydeden Toprak, "Artık (ne zaman güncelleme yapacaksınız), (sepet eski mi) gibi sorunlarımız yok" dedi. Toprak, verilerin toplandığı "Hane Halkı Bütçe Araştırması" kapsamında, belirlenen hanehalklarının hangi üründen, hangi fiyata, ne kadar alım yaptığının kaydedildiğini belirterek, "Sepetteki ürünleri değerlendiririz. Örneğin peynir. Bakarız; ne kadar peynire, ne kadar para harcamış, önceki yıla göre düşmüş mü, yükselmiş mi. Diyelim talep azalmış, bu peynirin fiyatının yükselmesinden mi kaynaklanıyor, yoksa hanehalkı peyniri bırakıp başka bir şeye mi yönelmiş... bunlara bakarız" diye konuştu. 26 bin haneden veri toplanıyor Enflasyonun tespiti için izledikleri ürünlerin seçimine yönelik eleştiriler hatırlatıldığında Toprak, şöyle konuştu: "Ben hem başkan olarak, hem de konuların tekniğine çok hakim biri olarak söyleyeyim; açıkçası vatandaşın biraz bu sepet beni yansıtmıyor şeklindeki düşüncesi çok yanlış değil. Neden yanlış değil? Çünkü o sepet, Türkiye ortalaması bir sepettir. Ahmet'in, Mehmet'in, Hüseyin'in, Ali'nin kendi yaşam standardına bağlı, ondan yola çıkarak oluşturulmuş bir sepet değildir. Türkiye genelinde 26 bin hane ve hanede yaşayan 15 yaş üstü bütün fertler ile ilgili tüketim defterlerinin esas alıyoruz. Bunların toplamı 26 bine bölüyoruz. Yani Türkiye ortalaması bu demek. Bunun ötesi ne olur? İnanın bunun ötesinde yapılabilecek bir şey olsa, kurum olarak ilk önce ben yapmak isterim bunu, herkesin kafasındaki güven problem... ama onu giderecek bir araç yok elimizde. Ben sizin tüketiminizi baz alayım, sizi razı ederim ama ikinci bir kişi razı olmaz o zaman." Enflasyon düşmesi fiyat düşmesi değil Bir soru üzerine, vatandaşların "enflasyonun azalması" ve "enflasyon artışı"ndan ne anladığının da büyük önem taşıdığını vurgulayan Toprak, "Sokak röportajlarında izliyorum vatandaş diyor ki (enflasyon nasıl düşer, şunun fiyatı geçen sene de 500 liraydı, şimdi de 500 lira). Bu sıfır enflasyon demek. İnsanlar, enflasyon düşünce zannediyor ki fiyat düşecek. Oysa enflasyon düşmesi fiyat düşmesi değil, fiyat artış miktarının geçmişe göre düşmesi demektir" şeklinde konuştu. Toprak, başka bir soru üzerine, vatandaşların istatistikler ile ilgili güvensizlik ve eleştirilerinin son döneme yönelik olmadığını ifade ederek, "Sürekli vardı. Toplumsal algılarla alakalı bu" dedi. Ömer Toprak, şunları söyledi: "(TÜİK yalan söylüyor. Bunun ispatı şudur; şu sendikanın rakamını aldım, TÜİK'in istihdam rakamıyla çarptım, TÜİK'in TÜFE'si ile genişlettim, şöyle bir şey çıktı...) eğer TÜİK yalan söylüyorsa neden güvendin de TÜİK'in rakamlarını neden kullandın o zaman. Kullanma. Türkiye genelinde bir araştırma yap da bir alternatif üret. İnsanlar çok basite indirgeyip TÜİK'in rakamına bakıyor, sonra kendi çevresindeki birkaç kişiye bakıyor, soruyor, hükmünü veriyor. Sanki Türkiye, o 3 kişiden, onların oturduğu binadan, yaşam standardından ibaretmiş gibi... Gerçek böyle değil." Türkiye, 12 üyeli çift haneli "enflasyon kulübü"nde Çift haneli enflasyonu olan ülkelerin sayısının 12'ye yükseldiği belirtilirken "enflasyon klübü" üyeleri arasında Türkiye'nin de bulunduğuna dikkat çekildi. Le Monde gazetesince yayınlanan bir analizinde "Başbakan Erdoğan'ın fiyat yükselişi ile mücadele angajmanı, siyasi risk içeriyor. Çünkü faizleri artırmak bir hükümetin popülaritesini etkiler" yorumu yapıldı. Uluslararası yatırım alanında 25 yıl bankacı olarak çalıştıktan sonra analist olan Martin Hutchinson, Fransız Le Monde gazetesince yayınlanan yazısında "İki haneli enflasyonu olan ülkeler klübü, 2007 yılında yeni üyeleri aldı. Artık 12 oldular ve aralarında Rusya, Türkiye ve Venezüella da var" diye yazdı. Bir ülkenin "pek övülmeyecek" bu kulübe girdiğinde, genellikle fiyat kontrollerini getirdiği, bunun da ekonomide çarpıklıkları yarattığı ve enflasyona karşı çıkılmasını mümkün kılmadığı belirtilen analizde şöyle denildi: "Nihayet, siyasi olarak tehlikeli olsa da sadece yüksek reel faizler, fiyat yükselişinin durdurulmasına olanak sağlıyor. Bu yola giren hükümetler de sabır göstermeli ve cesur olmalı." "Enflasyon Klübü" üyesi 12 ülkeden 9'unda negatif reel faizlerin olduğuna dikkat çekildiği analizde diğer üç ülke, Türkiye, İzlandya ve Güney Afrika'nın, ise enflasyonla mücadelede para politikasını kullandığı belirtilirken "2002 yılında hiper enflasyon ile tanınan Türkiye, enflasyonu, yüzde 8.6'lık reel kısa vadeli faizlerle kontrol altına almaya kararlıdır" denildi. Hutchinson, Brezilya'nın enflasyonla mücadelesindeki başarısına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: "Brezilya, yüksek faizlerle enflasyonu yüzde 5'ye düşürdü ve enflasyonist olmayan bir ekonomik canlanma ile ödüllendirildi. Model olmalı. Ancak Brezilya, Ankara'dan daha çok hareket alanı vardı. Orada da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın fiyat yükselişi ile mücadele angajmanı, siyasi bir riski içeriyor. Çünkü faizleri yükseltmek, bir hükümetin popülaritesini etkiler."