Tüketim Ekonomisi, Nereye Kadar?

Tüketim toplumundan paylaşım toplumuna geçiş sosyal medyanın milyonları arkasına alan gücüyle devam etmekte.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Paylaşmak çocukluk çağında gelişimimizin bir parçası olarak ailemiz tarafından bizlere aşılanır. Eğer kardeşimiz varsa, paylaşmak hayatımıza hissettirmeden giren bir davranış kalıbıdır. Kimi zaman oyuncaklarımızı, kimi zaman giyeceklerimizi, kimi zamansa odamızı kardeşimizle paylaşırız. Kardeşi olmayanlar kuzenleriyle paylaşmayı öğrenir. Çekirdek ailelerin çocukları çevrelerinde pek yaşıtları yoksa, yuva çağına gelince arkadaşlarıyla paylaşmayı öğretmenlerinden öğrenir. Paylaşmak insanı zenginleştirir: belki oyuncaklar kaybolur, yiyecekler azalır, ancak kişiliğimizi geliştiren manevi değerler güçlenir, arkadaşımıza duyduğumuz sevgi ve bağlılığı paylaştığımız oyuncağımızla gösteririz. Paylaşmak adeta bulaşıcıdır. Birkaç gün sonra, annesinin yaptığı kekin yarısını size verir, siz de tadına bakın ister.

Paylaşmak bize küçük yaştan itibaren elimizdeki kaynakları en iyi şekilde kullanmayı öğretir, paylaştıkça büyürüz, olgunlaşırız. Sonra yıllar geçer rekabetin domine ettiği toplumumuzda çevremizin farklı değerleri alkışladığına şahit oluruz. Beraber kazanılan başarıların yerini bireysel başarılar alır, akademik hayatta öğretim görevlileri, profesyonel dünyada yöneticiler bizden farklılaşmamızı, sivrilmemizi ve kendi konumumuzu korumak için stratejik davranmanızı isterler. Kendimizi günden güne paylaşma ortamından uzaklaşır halde bulursunuz. İşinizde yükseldikçe daha da yalnızlaşırız. Profesyonel yaşantımızda paylaşmak ancak gençlere mentorluk yaparak ve onların gelişimine katkıda bulunarak gerçekleşir.

Tüketim toplumunun parçası olarak tüketim trendlerine uyum sağlarız.

Tüketmeye odaklı bir ekonomi içinde yeni şeyleri satın alıp bir süre kullanır, daha sonra sıkılır bir üst modele yöneliriz. Hep daha iyi, daha büyük, daha teknolojik bir ürünün peşinde oluruz. Daha fazla şeye sahip olmak için daha çok çalışırız böylece daha çok para kazanırız ancak kendimize ve ailemize ayıracak zamanımız olmaz.  Kazandığımız parayı sevdiklerimizin istek ve ihtiyaçlarını yerine getirmek için kullanma şansımız olur ancak sakin kafayla ve keyifle, beraber geçirdiğimiz zamanlar azalır. Bu çarkın içinde, bir yandan profesyonel anlamda üretirken, diğer yandan büyük bir hızla tüketiriz.

Zaman Paylaşma Zamanı

21. yüzyılın başında, özellikle gelişmiş ülkelerin tüketim hızıyla ilgili tehlike çanları çalıyor. Petrolün, suyun, gıdanın önümüzdeki yıllarda azalacağı, çeşitli krizlerin yaşanacağı üretim ve tüketim oranlarını incelediğimizde net bir şekilde ortada. Kaynakları etkin kullanmak ve tüketimi ihtiyaçlar dahiline indirmek gelişmiş dünyanın krizlere karşı en büyük savunması olacak. Ancak, bu savunmanın gerçekleşebilmesi için küresel ölçekte tüketim trendinin zayıflayıp, yerini paylaşım trendine bırakması gerekli.  Paylaşım, enerji tasarrufu, bilgi alışverişi, ulaşım gibi birçok alanda yerel ve uluslararası boyutta uygulanabilir.

Fast Company’de yayınlanan ‘Sharing Economy’ (Paylaşma Ekonomisi) adlı makale kaynakları paylaşmaya ilham kaynağı olabilecek yeni iş fikirlerini ve bireysel girişimleri gündeme getiriyor. Bireylerin sadece pazardaki ürünleri tüketen pasif bireyler olmaktan çıkıp nasıl kendilerinin ve çevrelerindekilerin varlıklarını en fazla yarar sağlayacak şekilde kullandıklarını çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Silikon Vadi’de yaşayan Neal Gorenflo eski bir DHL stratejisti. Bugün kendi özel ve profesyonel yaşamı için paylaşma üzerine stratejiler geliştiriyor. Öncelikle kendi yaşamını paylaşımlar üzerine yeniden düzenlemiş. 5 aylık oğlunu komşusuyla ortak tuttuğu dadıya bırakıyor, arkadaşın arkadaşa kredi verdiği bankacılık sistemi üzerinden düğününü organize eden birine ve evini taşıyan bir başkasına küçük krediler veriyor. Haftada bir kere paylaşılan bir ofis alanında işlerini yürütüyor. Gorenflo, paylaşmanın bulaşıcı bir davranış kalıbı olduğunu söylüyor. Bir alanda paylaşmaya başlayıp değer sağlayınca, insan sürekli yeni paylaşımlar arayışında oluyor. İşin en kolay ve cazip yanı ise, hayatında radikal değişiklikler yapmadan küçük adımlarla paylaşmayı hayatının bir parçası haline getirmesi. Alışkanlıklarında ve seçimlerinde yaptığı küçük değişiklikler hayata bakış açısını tümden etkilemiş.

Belli stresleri sıklıkla yaşadığı bir kurumsal hayattan kopup, kendi hayatına değer katmayan herşeyden kurtulmaya ve değer katan şeylere odaklanmaya karar vermiş. 2009 yılında Shareable adındaki web sitesini kurarak kişilere ve gruplara bebek mamasından güneş panellerine kadar herşeyin paylaşılabileceği bir sistem yaratmış. Gorenflo, satın almanın birkaç tıkla kolaylaştığı e-ticaret sayfalarından, paylaşmanın kolaylaştığı bir sistemin yaratıcısı olmaktan gurur duyuyor. Amacı, paylaşmayı bir davranış kalıbından ziyade bir ekonomik değere dönüştürmek. Ekonomik krizlerin ve çevresel problemlerin sıkça görüldüğü bu dönemde, sosyal medyanın yaşamımıza sağladığı avantajlarla, Gorenflo tüketimden uzaklaşıp kişiler arasında farklı ürün, hizmet ve yaşam tarzlarının paylaşılmasına öncülük etmek istiyor. Bu çok geniş yelpazeye dağılan ve sahip olduğumuz şeylerden başkaları için artı değer yaratmaya odaklanan sistem, gittikçe azalan kaynaklara daha fazla insanın ulaşmasını olağan kılıyor.

Benim olan senindir

‘What's Mine Is Yours: The Rise of Collaborative Consumption’ (Benim olan Senindir: Kolaboratif Tüketimin Yükselişi) kitabının yazarı Rachel Botsman’a göre, bu paylaşma akımı sahip olma alışkanlıklarımıza büyük yenilikler getirecek. Inovasyon danışmanı olarak GE ve IBM gibi teknoloji firmalarında tüketici davranışları üzerine araştırmalar yaparak tüketicinin daha çok satın alacağı ürünleri geliştirme konusunda uzmanlaşan Botsman şu an insanların varlıklarını nasıl daha çok paylaşabilecekleri üzerine kafa yoruyor. Botsman paylaşma ekonomisinin yakın tarihini şu şekilde özetliyor: Önce sosyal medyanın gelişimi sayesinde yazılımcılar kodlarını Linux gibi açık kaynak üzerinden paylaşmaya başladılar, daha sonra Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinden insanlara kendi yaşamlarını paylaşmak için fırsat verdiler ve son olarak içerik yaratanlar YouTube ve SlideShare gibi sayfalardan bilgilerini sunum ve video formatında paylaşır hale geldiler. Botsman’a göre, şimdi sıra 4. fazda yani gerçek dünyadan web bazlı olmayan her türlü varlığı paylaşma zamanı.

 

Tüm bu paylaşma fazlarının gelişiminde insanlarda görülen en büyük değişim yabancılar arasında güven ve yardımlaşma hissinin hızla yayılması. Aslında, güveni oluşturan altyapı teknolojinin ta kendisi. Teknoloji bizleri küresel bir köyün sakinleri haline getiriyor ve yüz yüze görüşerek oluşturabileceğimiz bağları uzaktan internet üzerinde kısa sürede internet üzerinden geliştirebiliyoruz. Satın almak ve satmak sonucunda değiştirilen para yerine farklı ürünleri takas etmek, paylaşmak veya kiralamak gibi farklı ve kendi kendini yeniden tanımlayan sistemleri geliştiriyoruz. Paylaşma amacıyla yola çıktığımızda ise, fiziksel komşumuz, arkadaşlarımız, meslektaşlarımızla paylaştığımız gibi, Facebook arkadaşlarımızla veya dünyanın diğer bir yanındaki yabancıyla da varlıklarımızı paylaşabiliyoruz. Böylece, komşu ve arkadaş kavramları yepyeni boyutlar kazanıyor, hiç kimsenin fiziksel olarak yakınımızda olmasına gerek kalmıyor.

Paylaşma Sistemleri

Yeni yeni oluşan paylaşma ekonomilerini Botsman üç ana grupta topluyor.

1. Yeniden dağıtım pazarları: Swaptree gibi varlıkların değiş tokuşu üzerine kurulan sistemler. Sizin sahip olduğunuz ancak artık kullanmak istemediğiniz bir CD, kitap veya DVD’nin ona ihtiyaç duyan birilerine verilmesi. Karşılığında, siz de o kişinin sahip olduğu ve sizin istediğiniz bir başka CD veya DVD’ye kavuşacaksınız. İki taraf da eskilerinden değer yaratacak, sahip olmadığı birşeye sahip olacak. Böylece, ürünlerin yaşam döngüsü uzatılacak ve atılan kullanılmayan malların sayısı tüketicilerin kontrolünde azaltılıyor.

2. Kolaboratif yaşam tarzları: Burada paylaşılan kaynaklar para, yetenekler ve zaman gibi değerler. Lending Club gibi sitelerde ufak krediler arayanlara borç verebilir veya kendi kişisel ihtiyaçlarınız için borç isteyebilirsiniz. Bu sayede, ihtiyaç duyulan kaynaklar bireyler tarafından bankaların şartlarından çok daha makul koşullarda bireylerin kullanımına sunulmuş olur.

3. Ürün Hizmet Sistemleri: Ürünün kendine değil, üründen sağlayacağınız yarar için para ödüyorsunuz. Airbnb ile dünyanın uzak bir köşesinde bir apartman konforuna sahip olabiliyorsunuz. İsterseniz kendi apartmanınızı da seyahatte olduğunuz dönemlerde başkalarının kiralaması için de başkalarıyla paylaşabilirsiniz. Bu sistem sayesinde, bir yerde ev alacağınıza tüm dünyada istediğiniz zaman ev kiralayabilir, uygun fiyatlarla farklı ortamlarda yaşamayı deneyimleyebilirsiniz.

Tüketim toplumundan paylaşım toplumuna geçiş sosyal medyanın milyonları arkasına alan gücüyle devam etmekte. Web bazlı ürünlerin, görüşlerin, resim ve videoların ötesinde, paylaşımların fiziksel dünyada sahip olduklarımıza yansıması daha uzun bir süreç gerektirebilir. Ancak, birbirine ne kadar yabancı olursa olsun insanların teknolojiyle beraber varlıklarını paylaşacak kadar yakınlaşması yeni bir küresel kültüre ne kadar açık olduklarını gösteriyor. Teknolojinin hızlı gelişimi bizleri al-tüket-at trendine alıştırmış olabilir. Şimdi aynı teknolojiden beklentimiz bizleri tüketicilerden bilinçli paylaşımcılar haline getirmesi.

www.datassist.com.tr

 

Bu konularda ilginizi çekebilir