Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğinin röntgeni!

Resul KURT
Resul KURT İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK info@resulkurt.com

Son birkaç yıldır gündemdeki yeri sürekli artan iş kazalarıyla ilgili çok şeyler yazıldı, çizildi. MÜSİAD tarafından 88. Genel İdare Kurulu Toplantısı'nda ele alınan İş Hukuku, İş Sağlığı ve Güvenliği, Çalışma Hayatı Çalışma Raporu'nda da iş sağlığı ve güvenliğinde yaşanan sorunların çözümüne yönelik öneriler getiriliyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 2012’de yayımladığı “Kalkınmakta Olan Ülkelerdeki İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Ekonomik Maliyetlerini Tahmin” Raporu'nun önsözünde, dünya çapındaki gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH ) yüzde 4’ünün iş kazası ve mesleki hastalıklarından dolayı kaybedildiği tahminine yer verilmiştir. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin 2013 yılı GSYİH değeri 1 trilyon 565 milyar TL’nin %4'ünü hesapladığımızda, Türkiye’nin iş kazası ve meslek hastalıklarından kaynaklanan 2013 yılı tahmini kaybının yaklaşık 62 milyar TL civarında olduğu hesaplanabilir. 
İş kazaları sonucu yaşadığımız üzüntü ile kıyaslanamaz ancak maddi olarak tahmini kayıp yüksek mali kayıplara yol açmaktadır. Bu anlamda hem manevi hem maddi kayıpların önüne geçilebilmesi için iş kazalarının önlenmesi büyük önem arz etmektedir.

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin olarak mevzuat, güncel sorunların yarattığı olumsuzlukları gidermelidir. 

■Sektörel bazla belirlenmiş soru listeleri çerçevesinde işletmelerde İş Sağlığı ve Güvenliği denetimleri yapılmalıdır.

■Orta öğrenim seviyelerinde seçmeli derslerde ya da zorunlu olarak müfredata alınarak tüm öğrenim hayatında verilecek iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri neticesinde gelecek nesillerde sağlıklı ve bilinçli bireylerden oluşan işveren ve işçiler hedeflenmelidir.

■İşveren ve işçinin mevcut yaptırımları ciddiye almadığını görmekteyiz. Müeyyidelerin yanında iş sağlığı ve güvenliğinin uygulanmasında başarılı olanların ödüllendirilmesi sistemi de getirilmelidir.

■İş güvenliğinde branşlaşmanın getirilmesinin yanında, ayrıca İSG uzmanlarının A, B ve C sertifikası ayrımı yerine sektörel meslek gruplarına ayrılarak yetiştirilmesi gerekmektedir.

İşyeri sağlık ve güvenlik birimleri işyerlerinin yüzde sadece %2'sini kapsamaktadır: “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği”, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerlerinde “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu” oluşturulması veya işyeri dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınmasını düzenlemiş ve toplam 1 milyon 325 bin 749 işletmenin 50`den fazla işçi çalıştıran 25 bin 346`sı yani yüzde 1,91`ini kapsamaktadır. Bu da toplam işletmelerin %98’ini kapsam dışı bırakmaktadır. Bu halde AB standartları anlamında bir iş güvenliği politikası oluşturmanın çok uzağında kalmaktayız. 

Tehlike sınıfları dikkate alınarak; az tehlikeli işyerlerinin sayısı: 940 bin olup bu işyerlerinde yaklaşık 6 milyon kişi çalışmaktadır. Tehlikeli işyerlerinin sayısı: 275 bin. Yine bu işyerlerinde yaklaşık 3 milyon 750 bin kişi çalışmaktadır. Çok tehlikeli işyerlerinin sayısı: 230 bin. Bu işyerlerinde yaklaşık 3 milyon 400 bin kişi çalışmaktadır. Bir iş güvenliği uzmanı ayda en fazla 217 saat çalışabilmektedir. Dolayısıyla ortalama olarak;

■C sınıfı iş güvenliği uzmanı ihtiyacı: 4 bin 608

■B sınıfı iş güvenliği uzmanı ihtiyacı: 4 bin 320     

■A sınıfı iş güvenliği uzmanı ihtiyacı: 5 bin 222

Türkiye’ de özellikle A sınıfı iş güvenliği uzmanlarının azlığı istihdam zorluğunu gözler önüne sermektedir. 

İSG-KÂTİP sistemi üzerinden iş sağlığı ve güvenliği profesyoneli görevlendirmeyen tüm işverenlere önce mektup gönderilerek yükümlülükleri hatırlatılmalı, uygun bir süre sonunda yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında cezai müeyyide uygulanmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kötüniyet tazminatı 20 Eylül 2019