TÜSİAD ve sorgulamak...

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TÜ- SİAD Yüksek İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ‘Yeni Türkiye’ olgusunun temelini oluşturan “Büyüme belli bir kesime değil, 77 milyona refah sağlamalı...” maddesini genişçe anlatma gereği duydu... 

Erdoğan’ın, “Van’daki çiftçinin, Çankırı’daki bakkalın, Karadeniz’deki çay üreticisinin, Antalya’daki turizmcinin, İstanbul’daki taksicinin ve bu salonda bulunan bulunmayan her bir sanayicinin kazandığı bir Türkiye istiyoruz...” cümlesi ve konuşmasında ki yapıcı, birleştirici üslubu, salonda olan olmayan çaycısından taksicisine, turizmcisinden sanayicisine kadar tüm iş alemini harekete geçirmeli... 

★ ★ ★ 

Çünkü... 

Makro göstergelerde bozulma sinyallerinin başladığını hepimiz biliyoruz... 

Mikro yapının ‘makro yapı’dan etkilendiğini ve beklemeye geçtiğini de görüyoruz... 

İşsizlik oranının tekrar yüzde 10’a çıktığını; enflasyonun yine çift haneye doğru yol aldığını; büyüme verisinin ekonomi yönetiminin dahi kabul ettiği hızlı bir ivmeyle düştüğünü üzülerek/kaygıyla izliyoruz... 

Güneyimizde, kuzeyimizde, doğumuzda yaşananlarla, sorunlarımıza tuz biber ekiyoruz... 

★ ★ ★ 

Bu durum karşısında... 

İş dünyası, “Destek yok...”, “Yatırım iklimi yok...” gibi; Çalışan ya da işsiz, “Masabaşı iş istiyorum...”, “Kamuyu tercih ediyorum» gibi; Hükümet, “Biz her türlü önlemi alıyoruz, yapısal reformları hayata geçirmeye çalışıyoruz... Faizleri indirmesi için MB’ye baskı yapıyoruz. Buna rağmen bir sıkıntı olursa bizden kaynaklanmaz, dış güçler...” vs gibi kolaycı yaklaşımlardan kurtulmalı... 

★ ★ ★ 

Düşünmekte fayda var... 

Arabamızın motoru veya tekerleği yok... 

Harekete ettirmek için bujilerini, farını kontrol edip, kaportaya şekil vermekle uğraşıyoruz... 

Bu bizi hem yoruyor, hem de sonuç almamızı engelliyor... 
★ ★ ★ 

Dün Aynı toplantıda TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer temel soruna dikkat çekti ve eğitimin öneminden bahsetti... 

Biz maalesef insana yatırımı tersine yapıyoruz... 
“Eğitimsiz olsun”, “ihtiyaç sahibi olsun..”, “biat eden seçmen olsun” mantığıyla hareket edip, “Türkiye pazar olarak kalmalı” düşüncesindekilerin ekmeğine yağ sürüyoruz. 

★ ★ ★ 

Sorgulamayan toplumun temelinde de eğitimsizlik yatıyor... 

“Sorgulamak” deyince akıllara farklı şeyler gelebilir ama eğitimli toplumlarda “sorgulamak” deyince, ilk akla gelen şey, bizim ilk aklımıza gelen şeyden farklı oluyor... 

★ ★ ★ 

Örneğin... Dışarıdan 10 dolara aldığın şeyin içerideki maliyeti 30 dolarsa, başlangıçta içeriden almak mantıksız geliyor... Ancak 2 yıl pahalı üretip, tükettikten sonra, daha kalitelisini ve ucuzunu üretmeyi öğrenebileceğimizi ve o konuda teknoloji geliştirir seviyeye ancak o yolla gelebileceğimizi bilmemiz gerekiyor... 

Tarımda da böyle... 

Makinede de böyle... 

Otomobilde de böyle... 

“Oralardan 10 dolara alınabilirken, biz neden 30 dolara mal ediyoruz” diye sorgulayan yok... Sorgulayanlara da eğitimsiz birinin dahi verebileceği yanıtları veriyoruz, “Enerjide dışa bağımlıyız ya, onun için fiyatlar yüksek, bu da üretimde dezavantaj...” 

Böyle bir tespite eğitimlinin yanıtı şu olurdu herhalde, “Sanki Güney Kore ve Çin’in petrol ve doğalgaz yatakları var!”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar