Ulusal kültürler yükselecek üretim anavatana dönecek

2013’te gelişen pazarlar, yine gelişen pazarların yükselen orta sınıfına ürün ve hizmet geliştirmeye odaklanacak. Bu ekonomiler ulusal kültürlerini yurtdışına ihraç etmeye başlayacak. Gelişmiş ekonomilerde ise üretim anavatana geri dönecek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


Didem ERYAR ÜNLÜ

İSTANBUL - Trendwatching.com dünya genelinde tüketici trendlerini inceliyor. Şirketin son raporuna göre 2013 yılı gereksinim ve fırsatların yağmur gibi yağdığı bir yıl olacak. Bazı ekonomiler nispeten iyileşme gösterirken, diğerleri sallanmaya devam edecek. Kesin olan tek şey ise, değişen tüketici ihtiyaç, istek ve beklentilerini doğru yakalayan ve bunlara doğru ürün ve hizmetlerle yanıt verebilenler 2013’de de sayısız kâr etmeye devam edecek. İşte Trendwatching.com’a göre gelecek 12 ayın en önemli 10 tüketici trendi:

Pasif tüketicilikten, girişimci tüketiciye

2013 yılı tutkulu tüketicilerin iki yeni ve inovatif ‘tüketim’ modelini benimsemesine sahne olacak: PRESUMERS ve CUSTOWNERS. PRESUMER tüketiciler ürün ve hizmetlerle henüz piyasaya çıkmadan önce onlara destek olmak, fon sağlamak ve tanıtımını yapmak için haşır neşir olmayı seviyor. Bu bağlamda PRESUMER tüketicilerin markaların tanıtımı için harcadığı tutarın 2009 yılında 530 milyon dolardan 2011’de 1.3 milyar dolara; 2012’de ise 2.8 milyar dolara ulaşmasına şaşırmamak gerekir. PRESUMER tüketicilerinin geçeceği bir sonraki aşama ise CUSTOWNERS. Yani pasif tüketicilikten, markalara fon sağlama/ yatırım yapmaya (hisselerini satın almak da dahil) doğru aşama kaydeden tüketiciler. Bu arada iş bilinci yüksek olan bu tüketiciler finansal olduğu kadar duygusal bir kazanç da bekliyorlar.

Yükselen

Son yirmi yıldır önce, gelişmiş pazarların, gelişen pazarlara ürün ve hizmet götürdüğüne; daha sonra ise gelişen pazarların gelişmiş pazarlara ürün ve hizmet götürdüğüne şahit olduk. Bugün ise bambaşka bir trendle karşı karşıyayız. Gelişmekte olan pazarlar yine gelişmekte olan diğer pazarlara yönelik ürün ve hizmet geliştiriyorlar. Dünyanın her yerinde yeni gelişen markalar, dünyanın her yerindeki yeni gelişmekte olan orta sınıfların ihtiyaçlarını karşılıyor. Bunu sonucunda da küresel piyasaların yeni süper güçlerinin gelişmekte olan ekonomilerden çıkması kaçınılmaz olacak. IMF verilerine bakacak olursak, 2013 yılında ilk kez yeni gelişmekte olan ekonomilerin toplam gayrisafi millî hasılası gelişmiş ekonomilerin üzerine çıkacak

Mobil anlar

2013’de tüketiciler, deneyim, satın alma ve iletişim alanında birçok işi aynı anda yaparak, yaşadıkları her bir anı maksimize etmek için cep telefonlarına yönelecekler. Sürekli bir koşturmaca içeren kent yaşamında, içine biraz daha fazla içerik, bağlantı, tüketim ya da basitçe eğlence katılamayacak derecede kısa bir zaman dilimi ya da aşırı derecede konsantrasyon gerektiren bir aktivite neredeyse olmayacak. Bir örnek vermek gerekirse; ABD’de akıllı telefon sahibi yetişkinlerle yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, kadın katılımcıların yüzde 63’ü, erkek katılımcıların ise yüzde 73’ü telefonlarını kontrol etmeden bir saatten fazla duramıyorlar.

Yeni yaşam tohumu

Ekonomik durgunluk olsun ya da olmasın, ekolojik sürdürülebilirlik
uzun vadede markaların en önemli arayışlarından birisi olarak ortaya çıkıyor. Çöpe atılmak ya da (bir başkası tarafından) geri dönüştürülmek yerine bu ürünler ekilip büyütülebiliyor. 2013 yılında sıradan bir tüketim ürününden çevreye faydalı canlı bir yaşam yaratabilmeye her zamankinden çok daha fazla sembolik değer vereceğiz.

App-abonelikler

Tıp uzmanlarının alınan sağlık sonuçlarını desteklemek için sağlık
uygulama ve servislerine yönelmesi, dijital teknolojilerin ilaç özellikleri göstermeye başlamasına neden oldu. 2013’de hastaların tıp kurumlarından, tedavi için kullanmaları gereken sağlık uygulamaları ve teknolojilerini tasdik etmelerini, durumları için  uygun olanları seçip bir arada önermelerini veya “reçete etmelerini” talep etmelerini bekleyin. Uzmanlara göre, bu dijital ‘ilaçlar’, tüketicilerin farkındalığını arttırmak, onları kurallara uymaya yönlendirmek ve uzaktan takip sayesinde uyarı sinyallerinin erkenden alınmasına olanak tanımak suretiyle sağlık alanında yapılan harcamaları azaltmayı vaat ediyor.

Kültürüyle hava atmak

2013’de dünyanın kültür sermayesi de tıpkı finansal muadili gibi altüst olmayı sürdürecek. Önümüzdeki 12 ay gelişmekte olan ekonomiler ulusal kültürel miraslarını gururla dış pazarlara ihraç edecek, hatta bunları gösteriş konusu yapacaklar. Eskiden tamamen inkâr edilmeseler de açıkca küçümsenen sembol, yaşam tarzı ve gelenekler bu pazarlardaki tüketiciler için artık birer gurur kaynağı, diğer pazarlardaki tüketiciler için ise ilgi nesnesi haline gelecek.

Veri madenciliği

Bugüne kadar süregelen ‘büyük veri’ tartışması şirketlerin müşterileri hakkında sahip oldukları verilerin değeri konusuna odaklanmaktaydı. Tüketicilerin yaşam tarzları hakkındaki verilerin kendilerine ait olması ve bunları diledikleri şekilde kullanma talepleri ve toplanan verileri proaktif olarak, müşterilerinin davranışlarını geliştirmek ve/veya tasarruf etmek konularında onlara yardımcı olmak için kullanan markalara yönelmeleriyle, 2013’de bu bakış açısı tersine dönecek ve tüketicilerin tercihi
‘büyük’ değil ‘iyi’ veri olacak. Yani eğer veri en değerli kaynak ise, tüketiciler de bu kaynağın kendi paylarına düşenini talep etmeye başlayacaklar.

Yeni hizmet ekonomisi yerli üretim

2013’de üretim anavatanına geri dönüyor. Bu trendin ardında yatan
gelişmeler, tüketicilerin newism (yeni) tutkusu ve doğru ürüne hemen şimdi sahip olma beklentisi, ekolojik endişeler gibi trendlerle ilgili. Tüketicilerin “yeniden anavatanda üretim” trendine kucak açması, Çin’in yükselen işgücü maliyetleri, uzun teslimat süreleri ve hassas küresel tedarik zincirler nedeniyle endişelenen yöneticiler tarafından da olumlu karşılanıyor.

Tam görünürlük

2013 yılında markalar ‘saklayacakhiçbirşeyleriolmaması’aşamasından,
saklayacak hiçbir şeyleri olmadığını proaktif bir şekilde göstermek ve ispat etmek aşamasına geçmek zorunda. Ayrıca 'değerler' ve 'kültür' gibi gösterişli ancak muğlak ifadelerden ziyade gerçek sonuçları baz alan, açık ve anlaşılır ifadeler kullanmaya başlamaları gerekiyor. Yüzde yüz şeffaflık giderek bir hijyen faktörü haline geleceği için, talepkâr olmayan tüketiciler bile, markaların etik ve çevreci olduklarını ispatlaması gerektiğini düşünecek. Bir rakam vermek gerekirse, işletmelerin doğru olanı yaptığına inanan tüketicilerin yüzdesi 2011’de yüzde 56’dan, 2012’de yüzde 53’e düştü.

Talepkar markalar

2013’de hırslı ve sorumluluk sahibi markalar ve müşterileri  arasındaki ilişkide cüretkâr değişiklikler gündeme gelecek. Uyanık markalar daha sürdürülebilir ve markaların sosyal konularda daha fazla sorumluluk sahibi olduğu bir geleceğe doğru yol alırken, müşterilerinin de katkıda bulunmalarını talep ederek, bu yolla en talepkâr müşterilerinin dahi güvenini kazanmak amacında. Ancak tüketiciler kendilerini bir marka için öne atmadan önce o markanın vizyonuna tamamıyla güvenmek isteyecekler.