Uzlaşmayalım, fiyat kıralım, hep beraber batalım!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Kendimiz, birileriyle uzlaşabiliyor muyuz? 

*       *        *

Gündem yorgunu Türkiye'den 11 bin kilometre uzaktayız...

Brezilya'da...

*    *    *

Gördük ki Brezilya'da aynı hatada!

Gündem yoğunluğu / yorgunluğunda bizimle yarışmakta!

Petrolü, doğalgazı, madenleri, yağmur ormanlarını, bereketli toprakları değerlendiremeyen; çalışmayı sevmeyen; kendi dillerinden başka bir dil konuşamayan 200 milyonluk halkın yüze 99'u kendini eğitimli sanmakta!

Halkın yüzde 40'ından biraz fazlası sosyal yardımlarla ayakta...

Kalanın yüzde 30'u 250 dolarlık asgari ücretle yoksulluk sınırının altında...

Bir kilo ekmek 5 dolara yakın fiyatla dünya rekorunda...

Ve bu politika sayesinde hırsızlık, gasp, huzursuzluk, karamsarlık revaçta...

Bu ruh halindeki yerlilerin yüzde 90'ı kışın ortasında tatilde, plajdayken yabancılar planlı olarak yatırım avında...

Ayrıca...

Cumhurbaşkanını ve hükümeti yolsuzlukla suçlayanlar bir tarafta...

Diğerleri bir tarafta...

Uzlaşma kültürü burada da sıfırın altında...

*    *    *

Gelişmekte olan ülkelerin kaderi galiba!

Belkide, gelişmiş olamamalarının / olamayacaklarının nedeni...

*    *    *

Bir nedende, o ülke yatırımcılarının da yine uzlaşmaz / bir araya gelmez tutumlarında gizli...

*    *    *

Sao Paulo'da geçirdiğimiz 2 günde, un ve unlu mamül üreticilerimizin, ihracatı biraz artırmak adına gösterdiği çabaya ve o çabanın getirdiği olumlu sonuçlara şahitlik ettim...

Ama...

Aynı çaba ve olumlu sonucuna 6-7 yıl önce Endonezya'da da şahitlik etmiştim...

O yıllarda 1 kg dahi ürün satmadığımız Endonezya'ya, yıllık 450 bin ton un satar hale gelmemizin zorluklarını adım adım takip etmiş, gurur, umut ve birazcık da şaşkınlıkla bu köşede anlatmıştım...

Aynı dönem Un ve Unlu Mamüller İhracatçı Birliği Başkanı Turgay Ünlü'nün, “Endonezya pazarını büyük gayretler sonucunda kazandık. İhracatçılarımızdan tek isteğim, düşük fiyatla değil, yüksek kalitemiz ile pazar payımızı artırmaya çalışalım. Düşük fiyat rekabeti, zor bela kazandığımız ve büyüyeceğimiz pazarları kaybettirir” şeklindeki cümlesinin de altını çizmiştim...

Ünlü'nün o uyarısı dinlenmedi ve üreticilerimizin kendi aralarındaki fiyat rekabeti Endonezya pazarını kaybettirdi...

Müteahhitlikten tekstile, gıdadan mobilyaya kadar bir çok sektörde yaptığımız yanlışı / hatayı, un ve unlu mamül üreticilerimiz de yapmalıydı! 

Sektör, öyle bir hatayı yapmasa olmazdı! 

Yaptı!

*    *    *    

Şimdi...

Uzun vadeli düşünen sektör temsilcileri, yoğun çaba ve kaliteli ürünün birlikteliği, bu sefer, 11 bin km uzaklıktaki Brezilya'ya un ihraç etmemizi sağladı... 

Bu birliktelik makarna gibi ürünlerin ihracatına da kapı araladı...

Bölgedeki diğer 9 ülkede de aynı modelle büyüme yönünde karar alındı...

Tek korku var...

Turgay Ünlü o korkuyu bir fıkrayla anlatmayı çalıştı:

“Ölenleri karşılayan zebani, yeni gelenTürk'ü kaynar kazanına götürürken, yol üstünde büyük bir kazan görürler.

Kazanın başındaki zebaninin, kazandan çıkmak isteyenleri tekrardan içeri attığını gören Türk, 'Beni buna atmayacaksın değil mi?' deyince, zebani, 'O, Fransızların kazanı, sizinki ilerde.' diye karşılık verir.

Aynı fotoğraf, aynı soru ve aynı yanıt eşliğinde onlarca 'kaynar kazan' geçildikten sonra, başında zebani olmayan bir kazanın önünde durulur.

Sorar bizimki, 'Boş mu bu kazan? Hem zebani yok, hem de içinden çıkmaya çalışan?'

Yanıtlar zebani, 'Boş değil. Türklerin kazanı. Nöbetçiye gerek yok, çünkü kazandan çıkmak isteyeni, alttaki aşağı çekiyor!'

*    *    *

Öncelikle vatandaşlar olarak uzlaşmayı öğrenmemiz, uzlaşmayanlarımıza da ciddi yaptırımlar uygulamamız gerekiyor... 

Pilot uygulama içinse 'dış ticaret', olumlu sonuçlarını somut olarak görüp alışkanlıklarımızı değiştirmeye zorlayacak bir konu gibi görünüyor...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar