Veda

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Özdemir Asaf, bilirsiniz en sevdiğim şairdir. Şu mısrası son birkaç aydır aklımda, bu yazıyı yazmak da: “Bir gün herkes kendi bahçesine derlerse, hazır mısınız?” 

Hayatta hepimizin beklediği anlar, tarihler, günler, zamanlar var. Benim de var. Hatta itiraf edeyim, ben pek çoğunuza göre de duygusal biriyim. Bugün yazdığım bu son yazı size şimdilik vedam. Ayrılık zor elbet, dile kolay on sekiz yaşımdan -bugün otuz dörtüm- bugüne kadar hep buradan sizlere yazdım. Bir kere daha kısa bir yazmama dönemim oldu ama onda size veda bile edememiştim, şimdi en azından bu lüksüm var. Kalemi ilk elime aldığımda dedem Nezih Demirkent, beni bir gazeteci olmak için heveslendirdi. Yeteneğim vardı, üstelik yalan değil şu dünyada başka da iş bilmem, iyi ki de bilmem. Bana göre yazmak dünyanın en keyifl i işi. Bir de bundan para kazanmak. Ben insanın iyi yaptığı işten para kazanmasına inandım hep. Bir işi iyi yapıyorsan o işten deli gibi para kazan, kimsenin gözü olmaz. Ancak bir işte kötüysen ve de deliler gibi para kazanıyorsan, o para sana helal olmaz. 

Zaman her şeyin ilacı, eminim yerime harika biri gelip sizlere buradan seslenecek. Etkisi inşallah benim kadar olur. Ben de hayatımın dönüm noktasındayım. Size buradan gazel okuyordum, değişin falan diye, önce kendim değişeyim. Üç çocuğum büyüyünce “Anne sen de inandığın şeyi yapmışsın (!)” ve “Sen hayli de sabretmişsin” desinler diye bekledim. Bunca yıl içinde bana emeği geçen Osman S.Arolat’a, ilk günden beri yanımda olan Faruk Şüyün’e, hep bir tampon göreviyle beni şevklendiren; insan olarak da ayrı sevdiğm Hakan Güldağ’a, canım kadar sevdiğin kuzenim ve iş ortağım Didem Eryar Ünlü’ye, aklıyla her zaman benim için bir usta olacak; çok sevdiğim ve saydığım Rüştü Bozkurt’a, başta Ferit Parlak, Recep Şenyurt, Tülay Taşkın, Ömer Çiftçi olmak üzere bölgedeki arkadaşlarıma, Ömer Türkdönmez başta tüm yazı işleri ekibine, gazetede yıllardır beni seven mesai arkadaşlarıma, yönetim katında doğduğum günden beri bana koşturan Hülya Yıldırım’a, aramızdan bir şekilde ayrılmış ama hep kalbimde olan dostlarıma ve yıllarca benim burada yazmamda, iş geliştirmemde beni destekleyen Didem Demirkent’e teşekkürlerimi sunarım. Görünmez olmak bir sanattır. Bazı insan görünmez olmayı kabul eder, para için de her yol mübahtır. Ben o olamadım, sevgisiz ortamlarda kalmayı başaramadım, ben de böyleyim sevgili okurum... 

Bugün evimin, Cağaloğlu koridorlarında koştuğum o küçük binadan bu koca binada, kendi çocuklarımın koştuğu binanın kapısını açıp çıkıyorum. 

Hakkınızı helal ediniz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015