Vietnam: “İnsanın insana ettiğini felek bile etmez!”

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Mart ayının üçüncü haftasında, odaklandığım konulardan biri olan mobilya sektöründeki gelişmeleri Çin'deki fuardan gözleyecektim. Aniden karşıma çıkan Vietnam gezisi fırsatı, Çin gezisi tercihimi değiştirdi.

Hatırlama kültürünün değişkenliğini zihnimde test etmenin öğretici bir yol olduğunu kendime anımsattım. İlkokul son sınıfında, köyümüzdeki tek radyodan dinlediğim, Hindiçin'de Fransız sömürgeciliğinin sonunu getiren Dien Bien Phu vadisinde 40 bin kişilik ordusuyla General Vo Nguyen Giap'in unutulmaz zaferi birikimleri zihnimde canlandı. Dien Bien Phu Vadisi'ndeki savaşın 13 Mart 1954 günü başladığını, 7 Mayıs 1954'te sonlandığını bile unutmamıştım. Daha sonra 1965'de başlayan, 1975'te ABD'nin yenilgisiyle biten savaşın fotoğrafları ve haberlerinin birikimi de zihnimde önemli bir yer tutuyordu. Gezi programında da efsane savaşın odak noktası Cu Chi'deki yağmur ormanlarında 200 kilometreyi geçen tünellerinden bazılarını görme fırsatım da olacaktı.

Angkor uygarlığını yaratan Mekong nehrinin deltasında dolaşacak, Tibet'te Tanglha Dağları'ndan doğan, Çin'in Yunnan Bölgesi'ni aşan, Myanmar, Tayland, Laos'a ulaşan ve Vietnam'da Çin Denizi'ne karışan dünyanın ilk on ırmağından birinin üzerinde dolaşacaktım. Mekong ırmağının 5 bin 224 yükseklikteki Batı Himalyalar'dan çıkarak, 4 bin 900 kilometre yol kateden uzun yolculuğunun küçük bir anına tanıklık etmekten daha heyecanlı ne olabilirdi ki...

Bazı kaynaklar Mekong ırmağının 60 milyondan fazla insana hayat verdiğini yazıyor. Deltada son dönemde 10 binden fazla biyolojik tür saptandığını okumuştum .Mekong nehrinin yaklaşık 39 bin kilometre karelik deltada 9 büyük kolla okyanusla karışmasının bir kolunda dolaşmanın ihtişamıyla büyülediğimi söylersem abarttığımı sanmayın!

Mevsim yok

Dolaştığımız Mekong Deltası'nda mevsim yok. Yağmurlu ve kurak zaman dilimi var. Yağışlar mayıs ayında başlıyor; ekim ayına kadar sürüyor. Hemen her gün yağmur yağdığı oluyor. Kurak zaman ise  ekimden mayıs ayına kadar. Biz, yağışsız döneme tanıklık ettik.

Bir gömlek bir şortla bütün ömrü sürdürebildiğiz; meyvesi ve sebzesi bol, büyük emek harcamadan günlük nafakaya erişilen bu zengin  doğada insanların bizim gibi çalışmasına pek gerek yok. Yok ama, Vietnam halkı sadece Saigon'daki 6 milyon motosikletle arı gibi evinden işine, işinden evine gidip geliyor. Refah yarışında bitmeyen bir koşunun inatçı atletlerine benzettim onları.

Bizim bir haftalık gezimiz başladığında Vietnam Sosyalist Partisi'nin 12. kongresi bitmişti. Genel sekreter Nguyen Phu Trong da Güney Vietnam'da dolaştı. Viet Nam News'tan gezinin yansımalarını izledim: Delta arazisinde 19 bin hektar pirinç, 5 bin 800 hektar meyve, 500 hektar sebze, 475 hektar alanda balıkçılık yapıldığını, 88 bin 200 hane halkının tarım ve hayvancılıkla geçindiğini öğrendim. Suyun içinde yaşayan Nam halkı arasında 355 bin insanın arıtılmış temiz suya ihtiyacı olduğunu, planda gerekli yatırımların öngörüldüğünü de genel sekreter açıklıyordu.Vietnam'da tarım, turizm, tekstil ve hazır giyim öncelikli gelişme alanı.

Cu Chi'de Vietkong iradesi

Kulaklarımızda kalan adıyla Saygon, bugünkü adıyla Ho Chi Minh kentinde en önemli yer Savaş Müzesi. Bizim hayatla ilgili seçimleri yaptığımız dönemin ünlü savaşıyla ilgili anımsamadığımız çok malzeme var. Müzeyi dolaşırken Azeri atasözünü sıklıkla yineledim: “İnsanın insana ettiğini felek bile etmez!”

Fransa'nın ve  ABD'nin Hindiçini ülkelerinde ne işi vardı? Öylesine insaftan yoksun, öylesine acımsız, öylesine kahredici bir savaş yaşanmış ki müzeden çıkarken, yaşı, cinsiyeti, milliyeti ve inancı inancı farklı herkesin, gücünü sınırsız kullananlara nefretlerini gözlerinden okudum.

Eski Başkanlık Sarayı'na girerken Çin yapımı 390 ve 843 No.lu, savaşı bitiren zaferin simgesi olan iki tankı farklı bir araç gibi değerlendirdiğimi farkettim. “Düşmanını öğretmen yap” diyen bu kadim halkın bundan ders alarak başkalarına tahakküm etmeyeceğini umdum.

Vietnam'ın dağlık alanlarının başladığı Cu Chi yakınlarındaki 200 kilometre olduğu söylenen tünelleri, yalın ama yaratıcı savaş tekniklerini görünce, kitle desteğini arkasına alan bir gücü, bir ortak iradeyi hiçbir büyük ordunun yenemeyeceği düşüncesini bir kez daha onayladım. Ho Chi Minh'le ilgili deftere birkaç satır karaladım: “Saygıdeğer Ho Amca, Benim gençlik yıllarımın birinici kahramanı Gazi Mustafa Kemal, ikinci halk önderi de sendin. Bir ulusun kendi özgürlüğüne inanmasının gücü önünde hiçbir silahın galip gelemeyeceğini siz ulus olarak bütün dünyaya kanıtladınız. Özgürlük ve vatan sevginiz önünde saygıyla eğiliyorum.”

Hepimizin barışın, refahın ve insanlığın farkına vardığı bir çağ özlüyor ve diliyorum.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar