Küresel ısınma ile mücadele beyin ve yaratıcılık gerektiriyor

Virgin Şirketler Grubu CEO'su Branson'a göre, küresel ısınma ile mücadele ancak şirketler bundan kar edeceklerini anladıkları zaman başlayacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ
İngiliz Yatırımcı Sir Richard Charles Nicholas Branson işadamı, 350'den fazla şirketi bulunan Virgin şirketler grubunun CEO'su. İlk ticari başarısını henüz 16 yaşında iken çıkardığı Student adlı dergi ile kazanan Branson, 1971 yılında dünya çapında yaygınlaşmış Virgin Megastore zincirinin ilk mağazasının açtı. Gösterişli ve rekabete dayalı stil ve satış stratejisi ile, Virgin Markası özellikle 1980'li yıllarda hızlı bir şekilde büyüdü. Bu şekilde aynı strateji ile Virgin Atlantic Airways adıyla havayolu şirketi ve Virgin Records adlı müzik şirketini büyüttü. Richard Branson'un, günümüzde servetinin 4 Milyar Sterlinin üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Sir Branson geçtiğimiz günlerde Alman Der Spiegel dergisinde yer alan söyleşisinde, küresel ısınma ile mücadelenini ancak şirketlerin bundan kar edeceklerini anladıkları zaman başlayacağını söylüyor. Branson, küresel ısınma ile mücadelenin beyin ve yaratıcılık gerektirdiğini kaydediyor. 

Ekonomik açıdan mantıklı bir şekilde karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik önerileri 25 milyon dolar ile ödüllendirme kararı olan Branson, henüz kimsenin ödüle layık görülmediğini, fakat tüm önerilere açık olduklarını söylüyor.

Branson'un yorumları şöyle:
* Sir Richard, Almanca "Angst" kelimesinin ne anlama geldiğini bilir misiniz?
Tabii ki bilirim. Biz İngiltere'de, "German Angst" (Alman Endişesi) kavramını sizden aldık.
* İklim değişikliği ile mücadelede en iyi yöntemlerden birinin karbon toplanması ve depolanması olduğunu düşünüyorsunuz. Bu yöntem güvenlik nedenlerinden dolayı Almanya'da eleştiriliyor. Almanlar çok mu endişeli davranıyor?
 Almanları eleştirmek istemem, fakat küresel ısınma ile mücadelede yeni teknolojilere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda Alman sanayi çık büyük katkılarda bulunabilir. Bosh, Siemens ve BASF gibi şirketlerin bu konuda neler yaptığına bakmanız yeterli olur.
* Siz ne yapıyorsunuz?
Sera gazları ile mücadele çok büyük kar fırsatları sunuyor. Ben bazı arkadaşlarımla birlikte bu düşünceyi savunmak için Karbonla Savaş Odası'nı kurduk. İklimi korumanın yollarından birisi, ona bir iş modeli olarak bakmak. Çünkü sanayinin küresel ısınmayı durdurması için tek seçenek bundan para kazanıyor olması.
* Alman PV sanayi son dönemde oldukça kötü durumda.
Tüm Avrupa'da solar enerji sanayi kriz yaşıyor. Bunun nedeni Çin'deki ucuz rakipler. Ben kendi adıma çok para kaydettim. Fakat ekonomi böyle işliyor. Bazı şirketler kaybediyor, bazıları kazanıyor. Hepimiz için iyi haber ise solar enerji sistemlerinin fiyatlarının düşüyor olması. Bazı ülkelerde solar enerji yakında kömürden üretilecek elektrik kadar ucuz olacak. Sağlıklı rekabet üreticiler üzerinde baskı yaratarak, yenilikçi ürünlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Bence bu noktada kazanan çevre oluyor. 
- Uçaklarınızla, çevreye en fazla kirletenlerden birisiniz. Bu konuda ne yapıyorsunuz?
Ulaşım şirketlerimizden elde ettiğim karı, karbon emisyonlarını azaltan teknolojileri geliştirmeye yatırıyorum. Bu yatırımlar yıllar içinde 3 milyar dolar aştı. Hedefimiz petrolden elde edilen parafinin yerini alacak yeni bir yakıt bulmak.
- Anlatacağınız somut gelişmeler var mı?
Bitki veya atıklardan üretilen yakıtların gelişimi oldukça ilerledi. Bu yakıtların üretimini artırabildiğimizde, bu çok büyük bir pazar olacak. Parafine yönelik vergilerin ve diğer masrafların kalkacağını dikkate aldığınızda, tasarruf edeceğiniz parayı bir düşünün.
- İnsanlar daha az uçak kullansalar bu iklim için daha iyi olmaz mı? Karbon emisyonlarının yüzde 3'üne havacılık sektörü neden oluyor.
İnsanlığı yeniden karanlık çağlara yönlendirmek yanlış bir yaklaşım olur. Küresel ekonomi zaten zor bir durumda, dolayısıyla uçakları yerde tutarak işleri daha da kötü boyuta taşımamalıyız. Bunun yerine yapmamız gerekn beyinlerimizi ve yaratıcılığımızı kullanmak. Örneğin çok az yakıtla çalışan aşıtı hafif uçaklarla dünya etrafında dönmeyi başardık. Bundan sonraki adımım ise çok az yakıtla uzay yolculuğu gerçekleştirmek olacak.
- Büyüme üzerine kurulu her ekonomik model, otomatik olarak doğaya zarar vermiyor mu? Her ne kadar Rio de Janeiro BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına ev sahipliği yapıyor olsa da, ülkenin diğer tarafında yağmur ormanı yok olmuş durumda. 
Kapitalizm sorunlara neden olabilir, fakat sosyalizm de iyi bir seçenek değildi. Sovyetler Birliği'ndeki ekolojik yıkım bunun en somut örneği. Eğer bu yönde modern teknoloji ve daha iyi tarım modelleri uygularsak, ormanların yok olması ile karşı karşıya kalmayız.
- Ekonomik açıdan mantıklı bir şekilde karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik önerileri 25 milyon dolar ile ödüllendireceğinizi ifade ettiniz. Herhangi bir kazanan oldu mu?
Hayır ama öneri hala geçerli. Tüm önerilere açığız.

Dünyaca ünlü Virgin Group'un patronu Richard Branson, geçtiğimiz yıl İngiltere'nin kamulaştırılıp devleştirilen Northern Rock bankasını 747 milyon pound ödeyerek satın aldı. Avrupa'nın içinde bulunduğu kriz ortamında, bankacılık bu kadar zordayken Branson'ın hamlesi kimilerince "delilik" olarak yorumlandı. Bazılarıysa "kesin bir planı vardır" diye düşünmeye başladı. Analistler havayolundan medyaya dev bir imparatorluğu yöneten Branson'un hedefinin "basit bankacılık" olduğunu söylüyorlar.
Avrupa'da perakende bankacılıkta gündeme gelen bu yeni akım, küresel finans krizine neden olan karmaşık bankacılık ürünlerine bir tepki olarak değerlendiriliyor. Hedef basit bankacılık ürünlerini tüketicinin ayağına götürmek, gerçek anlamda perakende bankacılık yapmak. Bankacılık lisansı olan Virgin Money ile bu hizmeti veren Branson, Northern Rock'ı satın alarak, sektördeki konumunu güçlendirmiş oldu. 

"Fikirleri gerçeğe dönüştürmek"
Capital dergisinde yer alan Richard Branson imzalı "Fikirleri gerçeğe dönüştürmek" başlıklı yazıda, genç girişimcilere önemli tavsiyeler yer alıyor. Yazıdan bazı bölümler şöyle:
"Yerel şirketlerin sıkıntıya girdiği zor zamanlarda genç girişimcilerin hevesi kırılabilir. Son zamanlarda bu durumda olan gençlerin çoğu tavsiye alma ihtiyacı hissediyor. Bazıları fikirlerini yeni işlerde hayata geçirip geçirmeyeceklerini sorarken, bazıları da ilk şirketimi kurduğumdaki ekonomik koşulları bugünle kıyaslamamı istiyor. Bu sorular üzerine düşündüğümde dünya genelinde birçok yeni girişimcinin benzer bir sorun karışımıyla karşılaştığını görüyorum. Tıpkı 1960'lar-da benim ve arkadaşlarımın Student Dergisi'ni çıkardığımızda yaşadığımız gibi... Burada kilit noktalardan bazıları, şirketinizi farklı kılacak güçlü bir niş alan bulma ihtiyacı, fikirlerinizin peşinden koşma cesareti, daha başta sıkletinizin üzerinde dövüşebilme yeteneği ve şirketin büyümesini sağlayacak fonları bulabilmektir. Öte yandan, benim kuşağımın aksine bugünün girişimcileri büyük bir avantaja sahip: Yerel ve ulusal pazarların yanı sıra yabancı pazarlara ulaşabilme yeteneği. (...) Yeni kurulan bir şirketin düşebileceği tuzaklarla ilgili beş kılavuz ilke şunlardır:

1. Zor dönemlerin yaratabileceği boşlukları dönemleri bulun
Çalkantılı ekonomik koşullarda büyük şirketlerin hayatta kalma sorunuyla boğuştuğu, inovasyonu ve değişimi yavaşlattığı sıklıkla görülür. Bu durum yeni ve açıkgöz şirketler için boşluklar yaratır ve yeni şirketlerin büyümesi için istisnai fırsatlar sunar. Emlak daha ucuzdur, işgücü çok rahat bulunabilirdir ve hammaddeler makul fiyatlardadır. Ve unutmayın, cüzdanı kabarık yatırımcılar bulmak her zaman cevap değildir. Bu ortamda Ahmed'in doğrudan pazarlama çabası akıllıcı bir girişim olurdu. Maliyetleri düşürme derdinde olan komisyoncuların varlığı durumunda çabalarını, ürününü gerçekten satın alacak olanlara kaydırması konusunda tavsiye alması doğru bir yaklaşım olurdu.

2- Fikirlerinizi gerçeğe dönüştürün
Hem Ahmed'in hem Tapping'in kendi şirketlerini kurma kararları alışılmadık ölçüde cesur kararlardır. Çok sayıda iyi fikir hayata geçememektedir, çünkü sahipleri başlama cesaretine sahip değildir. Birçoğu da başarısız olur, çünkü insanlar bunu zor dönemlerde yapabilme kararlılığına sahip değildir. Cesaretinizi toplayın, atılım yapın ve işin sonunu getirin.

3- Global düşünün
Yerel olanın ötesine geçin ve imalat, tedarik, dağıtım ve satış için ulusal ve uluslararası pazarları keşfedin. Harika bir başlangıç noktası, yurtdışındaki meslektaşlarınızın kendi şirketlerini nasıl kurduklarına bakmanızdır. Tapping, Güney Afrika'dayken ülkede kendi yaratmak istediği moda tarzına yakın üretim yapılıp yapılmadığını merak etti ve kendi giysi imalatı için malzeme tedarik edebileceğini keşfetti. Aynı zamanda iletişim teknolojisinin ve globalleşmiş iş dünyasının diğer ülkelerde pazar bulmanızı kolaylaştırdığını unutmayın. Bu pazarlara ürün veya hizmet sunabilme yeteneklerinizin varlığına emin olduğunuzda, potansiyel müşterilerinizi aramaya başlayın.

4- Ağ, ağ, ağ
Tapping'in durumunda, en zorlayıcı soruların birçoğu moda ve medya sektörlerinde tecrübeli insanlarla yapılacak tartışmalarla çözülebilirdi. Bir sorunla karşılaşırsanız, benzer alanlarda iş kurmuş ya da çalışmış insanlarla konuşmak en iyi çözümü bulmanızda yardımcı olacaktır. Genç bir girişimci olarak bir havayolu şirketi kurduğumda, (şimdi feshedilmiş olan) Laker Airways'in kurucusu Freddie Laker'ın paha biçilmez tavsiyelerini aldım. Daha en başında bize pazarlama yaklaşımımızı şekillendirme konusunda yardım etti.

5- Bütün mesele hayatta kalmak
Başlangıçtan itibaren ilk birkaç yıl yaşamak zordur ve birçok girişimci bu süreçte başarısızlığa uğrar. Aksilikleri göğüslemek ve yola devam etmek için kendinize ve fikirlerinize inancınız olmalıdır. İşinizi nerede ve ne zaman kurduğunuza bağlı olmaksızın, kendi şirketinize sahip olmak sonsuz bir meydan okumadır. Kendinize ve kendi amaçlarınız için çalışıyorsanız, başarının elde edilmesi en ödüllendirici unsurdur.