Vurun abalıya

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Geçtiğimiz hafta Hacettepe Üniversitesi sektörü Prof. Dr. Murat Tuncer’in kamu üniversitelerinin yönetimi hakkında yaptığı açıklamalar dikkat çekiciydi. İşin doğrusu hem sektörden birisi olarak hem de kamu ve vakıf üniversitelerinde yöneticilik tecrübesi olan birisi olarak ilgiyle okuduğum açıklamalar olduğunu söylemek isterim. Bu kadar ilgi duyunca ister istemez yorum yapmak da gerekiyor. 

Açıklamaları okuyanlar hatırlayacaktır, Sayın Tuncer yüksek miktarları makam arabası gibi lüks sayılabilecek tüketime harcayabilme olanağı olmasına karşılık bu kalemleri öğrenciye burs vermek için kullanamadığından yakınarak başlıyor açıklamalarına. 

Sadece üniversiteler değil kamunun bütünü için geçerli olan bu eleştiriye katılmamak imkansız. Kamu denetimi, harcamaların ne amaçla yapıldığını bir kenara bırakıp harcama yöntemlerinin mevzuata uygunluğunu denetim altına aldığı sürece bu ve benzeri yakınmaların devamının geleceği açık. 

Ancak harcamalarının nedeninin de sorgulandığı bir sistem kurulabilirse bu sorun ortadan kalkabilir. Kurulması oldukça zor olan böyle bir sistem birçok kamu üniversitesindeki etkinliğe aykırı uygulamaların da ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Aslında kamu üniversitelerinin ve rektörlerinin elindeki tek kaynak mali kaynaklar değil. 

Kadro dağıtımı başta olmak üzere etkin kullanılmayan daha birçok çok kaynak var ve aynı hassasiyeti bu kaynaklar için de göstermek gerekir. Bütüncül olarak baktığımızda kamu üniversitelerinin mevzuattan veya yönetim anlayışından dolayı kaynaklarını çok etkin kullanamadığını söylemek olanaklı. 

Sayın Tuncer, elindeki kaynakları istediği gibi kullanamadığını belirttikten sonra bir başka bölümde ise vakıf üniversitelerinde kesilecek vergilerle yaratılacak ek kaynakların kamu üniversitelerine aktarılmasını talep ediyor açıklamalarında. 

Bu kısmı tam anlayamadım. Kaynakların etkin kullanılamadığını belirttikten sonra daha fazla kaynak talep etmenin anlamı nedir diye insan düşünüyor ister istemez. Kamu üniversitelerinin sorunu kaynak mı yoksa harcama disiplini mi diye araştırmak lazım herhalde. 

Ele almak istediğim son konu ise burslar. Mevzuat gereği kamu üniversiteleri burs veremiyor, öğrencilerine farklı isimlerle destek olmaya çalışıyor. Bu davranış, bence çok önemli ve takdir gerektiren bir davranıştır. Murat Hoca başta olmak üzere, bu amaçla sınırları zorlayan bütün yöneticilere teşekkür etmek gerekir. 

Ancak bunu yaparken, devasa bir kamu üniversitesinin mevcut durumda bütün öğrencilerine aktardığı eğitim desteğinin orta büyüklükte bir vakıf üniversitesinin tek bir programında verilen burs miktarı kadar olduğunu da unutmamak gerekir. 

Üniversitelerin tanımladığı birçok farklı bursu bir kenara bıraksak bile kamudan hiç destek almayan bu üniversiteler sırf mevzuattan kaynaklanan nedenlerle her on öğrenciden birini tam burslu okutmak zorundalar. Tanımlanan başarı burslarını da dikkate aldığımız zaman ortalama bir vakıf üniversitesinin sağladığı burs miktarı toplam bütçesinin önemli bir kısmını oluşturuyor. 

Kamu üniversitelerinin belirli sınırlar içinde kalmak şartıyla bütçelerini yönetmekte daha özgür olmaları gerektiğini savunanlar olabilir ancak bu görüşü savunurken, bunu vakıf üniversiteleri üzerinden yapmak doğru olmadığı gibi, bu konuda yapılan yanlış değerlendirmeler sadece vakıf üniversitelerine değil bütün üniversite sistemine zarar da verecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018