Yabancıda yine aynı düşünce oluşmaya başladı; "Türkiye'den uza

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye'de hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedine yatırım yapan yabancılar, dönem dönem, gerek Türkiye içindeki siyasi ve ekonomik gelişmelerden, gerekse Türkiye'nin çevresinde olan ve bize de bulaşma eğilimi gösteren, dolayısıyla ekonomiye yansıyacağından endişe edilen kargaşa ve çatışmalardan haklı olarak tedirginlik duyarlar ve yatırımlarını olabildiğince azaltma yoluna giderler. 

Geçmiş dönemlerin rakamları, bu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor zaten. Örneğin geçen yıl mayısta başlayan Gezi eylemleri sürecinde üç ay içinde hisse senedinden 1.1 milyar dolarlık net çıkış gerçekleşti. DİBS'teki çıkış 5 milyar doları buldu. Ama bu çıkışları örnek göstermek, Gezi eylemlerine eleştiri getirmek amaçlı değildir; onu da özellikle vurgulayalım. Gezi eylemlerinin eleştirilecek yanı da vardır; ama asıl sorumlular herhalde o dönemi iyi yönetemeyenlerdir ya da özellikle o şekilde yönetmek isteyenlerdir. 

Hisse senedinden ya da devlet iç borçlanma senedinden çıkışlar dönem dönem hep görülür. Tersi de olur kuşkusuz. Örneğin bu yıl mart ayında da büyük olasılıkla 30 Mart yerel seçimlerinin yaratmış olduğu gerginlik ortamının yansıması yüzünden devlet iç borçlanma senedinden 1.1 milyar dolarlık net çıkış oldu. Aynı şekilde ocakta DİBS'ten 1.6 milyar dolarlık rekor bir çıkış gerçekleşmişti. 

Başta da dedik ya, yabancı "huzur bulacağı", "parasına olabildiğince az riskle para katabileceği" yerler arar. Ama şu da bir gerçek ki, çok kazanç, beraberinde çok risk de taşır. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Bir yabancı fon parasını çok daha düşük getirili Amerikan kağıtlarında tutmuyor ve yüksek getiriden dolayı Türkiye'ye geliyorsa, vade bitimini beklese ve taahhüt edilen getiriyi elde etse bile, Türkiye'den çıkarken bir kur darbesi yemeyeceğinin garantisi yoktur. Herkes de bunun farkındadır, dolayısıyla kimsenin bundan dolayı Türkiye'yi eleştirme, hele hele suçlama durumu söz konusu değildir. 

Temkinli duruş artıyor gibi 

Ekonomi dilimize "temkinli duruş" Merkez Bankası'nın para politikasıyla ilgili yaklaşımıyla girdi sayılır. Ama bu duruşu yabancılar da sergilemeye başladı. Üstelik bu duruş, 2014'ün tümüne yayılmışa benziyor. 

Önce toplam rakamı vererek başlayalım, sonra detaya ineriz. Yabancılar geçen yılın ilk 9.5 aylık döneminde hisse senedi alımı, DİBS alımı ve repo yoluyla Türkiye'ye net 6.5 milyar dolar getirmişlerdi. Bu yıl ise net giriş şöyle dursun, 257 milyon dolarlık net çıkış oldu. 

Toplamda durum böyle. Ama detaylar da önemli. Hisse senedi için getirilen parada artış var. Geçen yıl 9.5 ayda 214 milyon dolar gelmişti, bu yılki tutar 1 milyar doları aştı. Yani toplamda ortaya çıkan gerilemenin nedeni DİBS ve özellikle de repo. 

Yılbaşından ekim ayı ortasına kadar olan dönemde geçen yıl DİBS alımı için 1.1 milyar dolar gelmişti, bu yıl aynı dönemde 779 milyon dolarlık çıkış yaşandı. 

Repoda ise durum çok daha vahim. Geçen yıl 5.1 milyar dolarlık giriş gerçekleşen repoda, bu yıl 514 milyon dolarlık bir çıkış söz konusu oldu. 

Yabancı yatırımcı hisse senedi almaktan vazgeçebilir ya da elindekileri satabilir. Yine aynı şekilde devlet iç borçlanma senedi alınarak belli bir vadeye bağlı kalınmak istenmeyebilir. Ama repo yoluyla bile para getirilmiyor, getirilmek istenmiyorsa, durup orada düşünmek gerekir. Bu, yabancı yatırımcının Türkiye'ye dönük kaygısının hatırı sayılır ölçüde arttığının en somut göstergelerinden biri sayılır. 

Bu kaygıyı okuyor muyuz, okuyabiliyor muyuz, okumak istiyor muyuz, işte o tartışılır. Kaldı ki, kimi zaman bu tür yatırım kaygılarının altında yalnızca ekonomideki gelişmeler de yatmıyordur. Hukuk sistemine olan güvenin giderek azalıyor olması gibi, bizim pek de önemsemediğimiz ya da önemli olduğunu idrak etmekten hızla uzaklaştığımız kimi kavramlar, gerçek hukuk sistemine sahip tüm ülkeler için pek bir önem taşır.

 

aktas-039.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar