Yatırım ve tasarruf ortamını iyileştirebilmek

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Kör dilenci, elindeki çiçekleri göremese de kokusunu duyar. Demirci, ister ki görebilsin balyozla ezeceği örsteki demiri. Uluslararası yatırımcı da doğrudan yatırımlarının hedefindeki ülkenin geleceğini…

Bir süredir görüş alanımız daralmıştı. Nitekim S&P, sorumlu olduğu yatırımcı kitlesini Türkiye’deki risklere karşı uyardı.

Ekim 2013 ile Şubat 2014 döneminde uluslararası serbest sermaye hareketleri 17.45 milyar işlem hacminin yaklaşık sekizde biri kadar; risk sermayesi, ortak girişim yatırımı çekebilmiş.

Doğrudan yatırımlar göstermelik alanlara göstermelik ilgi gösteriyor. Daha çok portföy yatırımlarındaki tercihlerde belirginleşiyoruz.

Neden uluslararası doğrudan yatırımlar açısından istihdam yaratıcı alanlarda açıkça istenmeyen bir ülkeyiz? Bu sorunun yanıtı, “neden doğrudan yatırımların tercih nedeniyiz?” de gizlidir.

1) Eylül 2008’den bu yana “carry trade” çok büyük artılar yazıyordu küresel yatırımcılar için. Bizim için de balon oluşturup balonları bu günlere kadar taşıdılar. İnşaat, portföy yatırımları, olağanüstü bireysel ve kurumsal kredi artışları; kriz boyunca, GSYIH’daki tüketim bileşeninden beslendi durdu. Konjonktürel tepki Ekim 2013 – Şubat 2014 döneminin kısa vadeli gösterge bono fiyatıyla TÜFE enflasyonu arasında gizlenemeyen bir ters ilişki öne çıkıyor. Ekim 2013’te gösterge bonoyu 100 kabul edersek Şubat’ta -1.93 değer yitirip; TÜFE enfl asyonu da +2.03 kazanıyor. Reel kayıp 3.88 oluyor. Mayıs sonrası ile siyasi gerginliğin üst üste bindirildiği son 5 ayın tablosu portföy yatırımlarının da ne kadar güvensiz yatırımlar olduğunu işaret ediyor.

2) Sektörlerinde kuralları tam oturtulamamış ulusal ekonomimizde, işleyen çarklar kendi aktarım (bypass) kanalını aça aça ilerliyor.

I. Burada yerel ağ yapısı ve sermayesi güçlü holdinglerle “ortak girişim” şeklinde yatırımlar belirginleşiyor.

II. Bürokrasiyi etkisizleştirmek, siyaseti ikna etmek, yapısal sorunları aşmak gibi kabiliyetleri bulunan küresel yatırımcıların tercihi Türkiye olabiliyor.

Oysa günceldeki uluslararası doğrudan yatırımlar şunları istiyor:

A. Doğal kaynak ve bunlardaki katma değer avantajını kullanmak. Bu durum açık bir sömürü oluyor.

B. Kalifiye ve tam işin istediği vasıfl arda insan gücüyle çalışabilmek.

C. Ulusal tasarrufl arın güçlü olmasının verdiği güven ortamına ihtiyaç duyuyor. Yatırımcı ilk rüzgarda uçacak bir sarp kayanın kıyısına yatırım yapmak istemiyor evinin çatısını.

D. Sıfır faiz ortamı, kazan kazan şeklinde risksiz iş modellerini öne çıkarıyor. Kriz ortamının tedirginliği, yatırım risklerinin paylaşımını esas alıyor.

Küreselleşmeye açılan her kapının ardında “kazanç” gerçeği duruyor. Doğrudan yatırım tüketimimizi hedefl erken, petrolüne yönelik yatırımcı çeken gelişmekte olan ülkelerden farksız bir sömürüye dayanıyor.

Türkiye yapısal sorunlarına, reformlarına uzun vadeli perspektifte bakamadıkça, çekebildiği küresel doğrudan yatırımcının modeli de “vur kaç” olabiliyor ancak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar