Yatırımı destekleyelim ama zamanında

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI recep.biyik@tr.pwc.com

Son zamanlarda basında sıklıkla yatırım teşvik mevzuatının yeniden gözden geçirildiğine ilişkin haberler yer almaktadır.

Yapılan açıklamalardan, hangi bölgede yapılırsa yapılsın, yüksek teknolojili bütün yatırımların beşinci bölge teşviklerinden yararlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Teşvik mevzuatının gözden geçirilmesi esas olarak teşviklerin artırılıp artırılmaması ekseninde tartışılmaktadır. Teşviklerin amacına ulaşıp ulaşmadığı, beklenen etkiyi yapıp yapmadığı, yapmadıysa nedenleri üzerinde genellikle durulmamaktadır.

Kişisel düşüncemiz, yatırım teşviklerinin özellikle bir süredir beklenen etkiyi göstermediği yönündedir. Tartışmalar da bu düşünceyi doğrulamaktadır. İlgili otoriteler de mutsuz olmalı ki yeni araçların devreye sokulması düşünülmektedir.

Teşvik araçlarının daha etkinleştirilmesi çerçevesinde, aşağıda önemli olduğunu düşündüğüm iki öneri paylaşılmaktadır.

Teşvik yatırım döneminde verilmelidir

Yatırımcı için yatırımın finansmanı önemlidir. Yatırımcı desteklenecekse, öncelikle yatırım aşamasında desteklenmelidir.

Yatırım döneminde sağlanmayan, yatırımın kazanç ürettiği döneme ertelenen desteğin beklenen etkiyi sağlaması mümkün değildir. Bu çerçevede yatırım desteklerinin yatırım döneminde etkisini gösterecek şekilde sağlanması gerekmektedir.

Anlaşılamayan bir gerekçeyle, indirimli kurumlar vergisi oranı teşvikinin uygulaması, yapılan yatırımdan kazanç elde edilip vergi ödenmeye başlanması sonrasına bırakılmıştır. 

Her ne kadar, sonradan yapılan bir düzenlemeyle, indirimli kurumlar vergisinin daha sonra yararlanılacak teşvike mahsuben yatırım döneminde de uygulanması olanaklı hale getirilmişse de, birinci bölge dışındaki bölgeleri kapsayan bu düzenleme hem yeterli olmamış hem de içinden çıkılması mümkün olmayan teknik sorunlar yaratmıştır.

Öte yandan, komple yeni yatırım dışındaki yatırım türlerinde, yeni yatırımdan elde edilen kazanç ayrıca hesaplanamamaktadır. Bu durumda kanun varsayıma dayalı bir hesap yöntemi öngörmektedir. Bu hesap yöntemi, belirli bir aktif büyüklüğüne ulaşmış işletmelerin, çok uzun yıllar teşvikle sağlanan vergi tasarrufunu elde edememelerine yol açmaktadır. Bu ise teşvik unsurlarının en önemlisinin yatırımlara olan olumlu etkisini aşındırmakta, hatta yok edebilmektedir.

Teşvikten beklenen etkinin gerçekleşmesi umuluyorsa, yatırım indiriminde olduğu gibi, yatırıma başlanmasıyla birlikte ve yapılan yeni yatırımın kazanç üretmesi beklenmeksizin teşvikin uygulanmasına başlanması sağlanmalıdır.

İndirimli oranın yeni yatırımdan elde edilen kazanca uygulaması ilkesinden vazgeçilmeyecekse, bir şekilde teşvikle sağlanacak vergi tasarrufuna makul bir sürede erişim olanağının sağlanması gerekmektedir.

Katma değer vergisi istisnasının kapsamı yeniden belirlenmelidir

Yatırım teşvikleri kapsamında, teşvik belgesi sahibi yatırımcılara, belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri katma değer vergisinden istisnadır.

İstisna tam istisnadır. İstisna kapsamında makine ve teçhizat satanlar, bunların üretimi veya alımıyla ilgili olarak yüklendikleri katma değer vergisini indirim konusu yapmakta, indiremedikleri vergiyi ise iade alabilmektedirler.

Bu özelliği nedeniyle istisna, yatırımcının vergi pozisyonuna da bağlı olarak, yatırım malı maliyetinin %18’ine varacak ölçüde vergi tasarrufu sağlayabilmektedir.

İstisna kapsamına sadece makine ve teçhizat teslimleri girmektedir. Bu kapsam, düzenlemenin yapıldığı tarih itibariyle anlaşılır bir durumdur. Ancak o tarihten bugüne başta sanayileşme ve teşvik politikamız olmak üzere ciddi değişiklikler olmuştur.

Yürürlükte bulunan kalkınma planı, sanayi stratejisi belgesi ve hükümet programları başta olmak üzere, yakın geçmişten başlayarak günümüzün resmi dokümanlarına bakılacak olursa, sanayileşme ve teşvikle ilgili bölümlerin tamamına yakınının; teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, yazılım üssü, katma değeri yüksek ve döviz girdisi sağlayan hizmet gibi kavramlar etrafında oluştuğu görülmektedir.

Böyle olunca, makine ve teçhizatla sınırlı bir yatırım teşvik unsurunun olması anlaşılabilir değildir. Mevcut teşvik düzenlemesinin, mevcut teşvik politikasını yansıtmaktan uzak olduğu açıkça görülmektedir.

Olabilecek ilk fırsatta, yasal düzenleme değiştirilerek, yüksek teknoloji içerikli faaliyet yapan işletmeler ile hizmet işletmelerini dikkate alarak, makine ve teçhizat yanında;

• Yazılım teslimlerinin,

• Gayrimaddi hak alımlarının

• Yatırım yeri teslimlerinin ve 

• Özellikle hizmet sektöründe, inşaat yapımı nedeniyle satın alınan girdilerin,
istisna kapsamında yapılmasına olanak sağlanmalıdır.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar