'Yeni hükümet sanayiyi sahipsiz bırakmamalı'

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, "Yeni hükümet, üretimi ve büyük yatırımları ekonomi politikalarının merkezine koymalı, sanayiyi öksüz çocuklar gibi sahipsiz bırakmamalıdır" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA Ankara Sanayi Odası (ASO) ağustos ayı meclis toplantısını düzenledi. Toplantıda değişecek olan hükümetin ekonomik politikalarına dikkat çekildi. ASO Başkanı Nurettin Özdebir, cumhurbaşkanı seçiminin sakin bir ortamda gerçekleştirildiğini söyledi. Özdebir, "Şahsen, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Türkiye'nin önünde yeni ufuklar açacağını düşünüyorum" diye konuştu.  

Yeni kurulacak kabinede bazı bakanlıklarda değişiklikler olabileceğini kaydeden Özdebir, bu konuda yeni başbakan ve yeni cumhurbaşkanının tercihlerinin önemine işaret etti. Bakan olabilmek için milletvekili olma şartı aranmadığını anımsatan Özdebir, şöyle devam etti: 

"Şahsen bu anlamda da yeni bir teamülün oluşmasını isterim. Türkiye'nin böyle bir yola gitmesi gerektiğine inanıyorum. Güçler ayrılığı deniyor ama Türkiye'de şu anda gerçek anlamda bir güçler ayrılığından söz edemeyiz. Çünkü parlamentonun içinden seçilmiş bir bakan, parlamentodayken yasama görevini, parlamentonun kapısından bir adım dışarı attığı zaman yürütme görevini yapıyor. Bunlar biraz iç içe geçmiş durumda. ABD'de olduğu gibi bakanların dışarıdan atanma şartı olsa o zaman parlamentonun ayrı bir saygınlığı olur. Böylece, parlamentonun yasama görevinin yanında denetim görevini de daha sağlıklı yapabileceğine inanıyorum. Bütün bu dönüşümleri yeni dönemde başarabilirsek Türkiye'nin daha yönetilebilir bir ülke olacağını düşünüyorum." 

"Yeni hükümet, sanayiyi sahipsiz bırakmamalı" 

Ekonomik konulara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Özdebir, Türkiye'nin üretime ve büyümeye odaklanması gerektiğini söyledi. Cari işlemler açığı riskini azaltmak için sanayinin ana girdilerini oluşturan ve sanayici açısından hammadde olan ara malı üretimini artırarak ithalatının düşürülmesinin önemine işaret eden Özdebir, "Yeni hükümet, üretimi ve büyük yatırımları ekonomi politikalarının merkezine koymalı, sanayiyi öksüz çocuklar gibi sahipsiz bırakmamalıdır" ifadesini kullandı.  

Sanayicinin düşük kâr oranları, artan rekabet ve yatırım ortamındaki eksiklikler, her geçen gün istihdam üzerindeki hukuki ve mali yüklerin artışı nedeniyle varlığını sürdürme mücadelesi verdiğini ileri süren Özdebir, imalat sanayisi ürünlerinin diğer birçok sektörde üretilen mal ve hizmetlere göre değerinin düştüğüne dikkati çekti.  

Küresel krizin neden olduğu emtia fiyatlarındaki artışların da sektörler arasındaki fiyat farklılaştırmasını körüklediğini dile getiren Özdebir, "Başka sektörlerde tatlı kârlar dururken sanayici neden sanayicilik yapsın?" dedi. 

Bir sektörde en büyük 4 firmanın toplam üretim içindeki payını gösteren yoğunlaşma oranları hakkında da konuşan Özdebir, bir sektörde yoğunlaşma ne kadar yüksek ise rekabetin o kadar az, bazı firmaların tekel gücü ile fiyatların da o kadar yüksek olduğunu kaydetti.  

İmalat sanayisinin dörtte birinde çok yüksek, beşte birinde ise yüksek yoğunlaşma bulunduğunun altını çizen Özdebir, şöyle devam etti: 

 "Birçok sektörde yeterli rekabet olmadığı ve birkaç büyük firma o sektöre hakim olduğu için fiyatlar yüksek oluşmaktadır. Böylece tekel gücüne sahip firmalar ürünlerini dışarıda dünya fiyatlarından satarken yurt içinde yüksek fiyatlardan satarak karlarını artırabilmektedir. Biz de sanayici olarak eğer o sektörlerden mal satın alıyorsak rekabetçi bir piyasadakinden çok daha yüksek fiyatlar ödüyoruz. Malımızı satıyorsak da tekel gücü karşısında malımızı düşük karlarla satmak zorunda kalıyoruz" 

Yüksek yoğunlaşma oranlarının, sanayinin sağlıklı gelişimini engellediğini belirten Özdebir, ekonomi yönetiminin, yoğunlaşma oranları yüksek sektörlere girecek yeni şirketlere teşvik vermesi gerektiğini bildirdi. 

Bu konularda ilginizi çekebilir