“Yenilik ve inovasyonda artık önceliklerimizi belirleyelim”

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Sabancı Topluluğu şirketlerinden Kordsa Global’in Endonezya’daki ikinci kord bezi ve polyesler iplik fabrikasının açılışıyla ilgili haberimizi geçtiğimiz cumartesi günü gazetemizde okudunuz... 

Açılış törenine katılan gazeteciler olarak, Endonezya seyahatinde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile sohbet olanağımız oldu… Bugün de sizlere bu sohbeti aktarmak istiyorum… 

Güler Sabancı sohbetin başında, Sabancı Topluluğu’nun 2015 yılı beklentilerini paylaştı… 

★ ★ ★ 

Özelleştirilen, enerji dağıtımı piyasasında Enerjisa’nın özel sektördeki liderliğini vurgulayan Sabancı, “Buradaki hedefimizden taviz vermiyoruz. 5 bin MW’a koşmaya devam ediyoruz” dedi ve ekledi: “Ancak, son yıllarda değişen ekonomik şartlardan dolayı Türkiye’de fazla kapasite oluştu. Biz de ona göre tempomuzu ayarlıyoruz. Bu sekiz sene içinde Enerjisa’ya toplam 20 milyar TL’nin üzerinde yatırım yaptık. Yapmaya devam edeceğiz. Hedeflediğimiz 5 binin 3 binini fiilen gerçekleştirdik. İklim ve hava şartları bize yardımcı olursa önümüzdeki birkaç ay içinde Tufanbeyli’yi devreye sokacağız. Bu Enerjisa için bir eşiktir.” 

Güler Sabancı, sanayi grubu şirketlerinden Brisa’da da bu yıl yatırımın düğmesine basacaklarını bu kapsamda Aksaray Fabrikası’nın temelini atacaklarını söyledi… 

★ ★ ★ 

Peki grubun tamamı?.. 
Sabancı Topluluğu 2015 yılında 1.4 milyar dolarlık yatırım planlıyor… Yarısı enerji, ardından da çimento ve sanayi geliyor… 

“Dinamik bir portföy yönetiyoruz” diyor Güler Sabancı ve bu ifadeden kastını şöyle açıklıyor: “Gerektiği zaman satın alarak, gerektiğinde sıfırdan yatırım yaparak; yeni iş kollarına girmeyi veya mevcut iş kollarımızda ve yan dallarında büyümeyi ve gerektiği zaman da çıkmayı bilmek lazım. ” 

★ ★ ★ 

Grubun ardından genel ekonomiye ilişkin görüşlerini de açıkladı Sabancı… İş dünyasında sıklıkla dile getirildiği gibi Sabancı da “Türkiye’nin yeni bir dönemden geçtiğine” vurgu yaptı… Alt unsurlarını ise şöyle açtı: 
• 90’lı yıllarda kalite yolculuğu, iş mükemmeliyeti modelleri ve verimlilik temelinde dünyaya açılmalar başladı… 
• 2000’li yıllarda inovasyona verilen önem arttı. Biz grup olarak 2005 yılında bu uygulamalara başladık. Şimdi her şirketimizde inovasyon komiteleri var ve başarılı bir şekilde çalışıyorlar… 

Özeti… “Buradan şuraya gelmek istiyorum; Türkiye’nin de önünde çok önemli bir dönem var: Teknoloji ve inovasyon. Türkiye ancak teknoloji ve inovasyonu yeni uygulamalarla, yeni gelişen çağın araçlarıyla, yeni dijital çağın gerekleri ile birleştirerek atılım yapabilir. Kişi başına düşen 10.000 dolar milli gelirden daha yukarıya çıkabilmek, daha ileriye gidebilmek için bu konulara odaklanmamız lazım.” 

Güler Sabancı, bu konularda kamu tarafında olumlu bir yaklaşımın egemen olduğunu belirtiyor… “Yeni teknojilere ve inovasyona çok ciddi kaynak ve destekler var. Bu da bana umut veriyor. Şimdi bu yeni fikirlere ve yeni teknolojilere verilen desteğin hayata geçmesini yani üretime, ticarete, bizi büyüten bir platforma geçmesini göreceğiz.” 

Hükümetin açıkladığı bin 250 eylem planının umut verici bulduğunu ifade eden Sabancı’ya göre, “Şimdi bu eylem planları önceliklendirilerek uygulamaya alınmalı”… 

Türkiye için önemli birkaç fırsat konusuna da değiniyor Sabancı: 
“G20’ye ev sahipliğimiz önemli… 
Ve düşen petrol fiyatları…” 

Bu durumun cari açığın dizginlenmesine büyük bir etkisi olacağını belirtiyor ve ekliyor: “Sadece ona değil, petro-kimyasallarda önemli fiyat avantajı sağlayacak”… 

Sabancı’ya göre bu avantaj iyi değelendirilebilirse, enflasyon aşağıya çekilebilir… 

Peki ya riskler?.. 
En önemli tehdit “kur” hareketleri.. 
“Euro/dolar paritesinin düşmesi Türkiye’nin ihracatında yüzde 40- 45 arası olan Euro’nun payında bazı kayıplar yaratacak. Ama ben 2015 yılının Türkiye için birçok fırsat getirdiğine inanıyorum.”

Kadınların önünü açıyoruz

Güler Sabancı, sohbetin bir bölümünde genelde toplumda ve iş yaşamında, özelde de Sabancı Grubu’nda “kadın” konusuna ilişkin değerlendirmelerini de ekliyor: “Birleşmiş Milletler’in Kadını Güçlendirme Prensipleri’ni imzalayan ilk Türk şirketi Sabancı Holding. Topluluk olarak baktığımızda, toplam kadın çalışan oranımız yüzde 32. Beyaz yaka içinde kadın çalışan oranı yüzde 38. Tüm beyaz yakalı çalışanlarda, kadın çalışan terfi oranımız yüzde 49. 2014 yılında beyaz yakada işe alımlarımızın yüzde 40’ı kadın. Bunu da yeterli bulmuyoruz ve bu konuda çalışmaya devam ediyoruz. Sabancı Vakfı da çok kapsamlı projeler yürütüyor. Kadınların ve kız çocuklarının insan hakları odaklandığımız ana konulardan biridir.”

Güler Sabancı'dan satır başları...

Geçmişle çok fazla enerji kaybettiğimizi düşünüyorum... 

Güler Sabancı TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in açıklamalarıyla ilgili olarak, "Geçmişle artık çok fazla enerji kaybettiğimizi düşünüyorum. TÜSİAD, başkanını ve yönetim kurulunu seçiyor. Daha sonra başkan ve yönetim kurulu üyeler adına konuşuyorlar. Ben Sayın Haluk Dinçer ile bunu konuşmanızı tavsiye ediyorum. Neyin, nasıl olduğunu size anlatacağını düşünüyorum. 

Bütün partilerin odaklanması gereken konu anayasa...

Türkiye’de iktidarı ve muhalefeti ile bütün partilerin odaklanması gereken konu, kişilerden arınmış olarak Anayasa değişikliği olmalıdır. Sistemleri sistemler ile çözmeliyiz. Sistemleri konuşuyorsak, burada bir sıkıntı var. Şu anda bu sıkıntıya rağmen Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın birlikte iyi çalıştıklarını görmek bizim açımızdan memnuniyet verici. Ama sistem açısından bakıldığında Anayasa’ya odaklanılması gerektiği ve gerekli değişikliklerin yapılması gerektiği gözüküyor. 

Başkanlık sistemi... 

Bu konuda bir sıkıntı var. Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek daha önce ‘bu durum yetki kargaşasına sebebiyet verebilir’ demişti. Anayasa değişikliği diye konuştuğumuz şeyler bunlar. Bu benim kararım değil. Hep beraber karar vereceğiz diye düşünüyorum. Anayasa değişikliği halka gelecek. Bunu o zaman tartışmak lazım. 

Sistem tıkandı mı?..

Bir referendum oldu ve halkın büyük çoğunluğunun kabul ettiği referandum sonucu halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Bu bir gerçek. Bir de parlementer sistemi öngören bir anayasamız var. Bunu demokrasinin gereği seçimlerle, seçim sonucu meclislerle çözeceğiz. Sistem tıkandı demiyorum. Eskiden sistem böyle değildi... 

Çözüm anayasa değişikliği mi?

Yeni bir Anayasa ihtiyacını her alanda hissediyoruz. Biz bunu uzun zamandır söylüyoruz, yeni bir şey söylemiyoruz. Aksine bir görüş var mı? 

Sabancı Grubu'nda sanayinin payı geriledi mi?

Bu doğru bir tespit. Tabii neyi sanayi diye gördüğümüzle de ilgili olarak doğru bir tespit. Şimdi enerji üretimini sanayi olarak görmüyoruz. 2005’den beri çok büyük bir yatırım yaptık. Bir çemberin içinde yeni bir şey büyütürsen diğerinin ağırlığı aynı derece büyümediği için azalıyor. Perakendede, sigortacılıkta, bankacılıkta büyüdük, doğru. Dolayısıyla sanayide çok büyümemiş görünüyoruz ama şirketlerimiz kendi içinde büyüdü. Ama daha düşük büyümeler oldu. Teknosa yüzde 20 büyürken, lastikte yüzde 5-7 büyüdük. Yeni oranlar böyle oluyor. Sonra toplama baktığınızda sanayinin payı, pastanın içinde azalmış gibi görünebiliyor. 

Son çeyrekteki düşük büyüme... Petrol kararları... FED kararları...

Fed’in kararı, bütün gelişmekte olan pazarları ilgilendiriyor. Petrol fiyatları düşüyor ama bir yıl boyunca petrol fiyatı 55-60 dolarlar civarında kalırsa, dünyadan da100 milyar dolar gibi bir nakit de çekilmiş oluyor. O kadar az petrol satılmış, o kadar az gelir elde edilmiş oluyor. Her fırsatın ortaya koyduğu bir tehdit var. Türkiye’nin büyümesine gelince; etrafımızdaki büyüme oranlarına bakılınca kabul edilebilir bir seviye olabilir. Ama ben bunu ilk defa söylemiyorum; Türkiye için bu büyüme oranı yeterli değildir. Türkiye’nin yüzde 5.5-6 büyümeyi başarabilmesi lazım. Potansiyelimiz var, potansiyelimizin altındayız. İşte o yüzden diyorum ki bunlara odaklanalım. 

İnşaat-Sanayi tartışması 

İnşaat önemli bir sektör. Çok sayıda sektörü besleyen bir iş kolu. Yani kalkındıran bir sektördür. Zannediyorum Sayın Babacan’ın orada ifade etmek istediği inşaat sektörü değil de rantla ilgili, imarla ilgili bir hazırlık var diye anlıyorum. Böyle bir boyutu var inşaat sektörünün… Onu da açıkçası pozitif buluyorum. Çünkü kayıt dışına karşı olma ve şeff afl ık hepimizin istemesi gereken bir şey.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar