Yine yeniden internet yasakları

Sosyal medyaya düzenlemeye ilişkin tartışmalar yine gündemin baş sıralarına yerleşti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

2009 yılı yazının yakıcı günlerinden birinde uçağım Tahran'a indi … Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olduğu, geceleri sokaklarda Mir Hüseyin Musavi'nin başı çektiği reformcularla, Mahmud Ahmedinejad  yanlılarının çatıştığı günlerdi. İlk işim konsolosluğa uğramak oldu… Ardından bir taksi bulup kendimi zar zor otele attım,  bilgisayarımı internete bağladım… İnternete bağlanmama rağmen hemen hemen hiçbir siteye erişemiyordum. İlk olarak bunun internet bağlantısının yavaşlığından kaynaklandığını düşündüm. Sonra konsolosluktan aldığım bilgileri  hatırladım;  bana  maillerimde yazdıklarıma dikkat etmemi, İran sim kartlı telefonuma ise hiç güvenmememi söylemişlerdi. Sadece sosyal medya değil,  klavyemden internete giden tüm yollar tutulmuştu. Her şey ciddi bir kontrol süzgecinden geçiyordu ve rejimin baskısı otel odamda bile benimleydi. İran'da geçirdiğim 20 gün boyunca internete her bağlandığımda diken üstündeydim.  Gezi Parkı eylemlerinin örgütlenmesindeki aktif rolü sebebiyle gündemin en önemli maddelerinden biri haline gelen sosyal medyaya düzenlemeye ilişkin tartışmalar işte tam da bu günleri hatırlamama sebep oldu.   Bugün 5651 sayılı kanunun getirdiği düzenleme sonucu 30 bini bulan yasaklı site sayımızla, Türkiye'nin bu konudaki karnesi çok iyi sayılmaz.

Dünya genelinde demokrasi sınavı veren birçok ülkenin başının belası haline gelen sosyal medya şüphesiz uçsuz bucaksız bir okyanus. İletişim açısından bakacak olursak iyi & kötü bilginin bir arada bulunduğu, etkileşimi saliselere indiren bu ağlar sayesinde kapalı hiçbir kapı kalmadı. Bugün nasıl şirketlere sürekli olarak 'açık iletişim'in nimetlerini anlatıyor ve "Artık iş süreçlerinizi şeffaflaştırmak ve doğru davranmak zorundasınız yoksa tüketici yakanıza yapışır" diyorsak aynı şey kanun koyucular ve yöneticiler için de geçerli.  Tüketicilerin (halkın) yüzüne kapatılacak her kapı, fısıltı gazetesinin tirajını arttırmasına ve sonuç olarak biriken bu mesajların yarattığı bilgi kirliliğinde topluca boğulmamıza sebep oluyor. Son olarak minik bir kartopu olarak başlayıp adeta bir çığa dönüşen Gezi Protestoları da bunun en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Ancak burada sosyal medya sadece bir araç…  Unutmamak gerekiyor ki krizin ana sebebi sosyal medyanın yaygın kullanımı değil, mesajlarını iletemediklerine inanan,  dinlenmediklerini hisseden bir kitlenin 'biz de buradayız' deme çabasıydı. Dünya, sosyal ağlardan özgürlük anlamında neredeyse ikiye ayrılmış durumda; bir tarafta özgürlüklerin kısıtlanamayacağını savunan ülkeler, diğer tarafta ise demokrasi sınavında terleyen ülkeler… Bitmek tükenmek bilmeyen internet yasakları tartışmaları belki de ihtiyacımız olan şey büyük resmi görmek ve bu resimde nerede durmak istediğimize karar vermek…

İran

İran'da Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin kullanımı yasak. Siyasi muhalefet yapan ya da erotik içerik bulunan sitelere de erişim yok. Ancak halk ülkede farklı yöntemlerle internet erişimi kısıtlamalarını aşıyor. İran'da sosyal ağların yanı sıra Gmail ve Hotmail gibi mail servisleri üzerinden e-posta göndermek yasak. Bir dönem Türkiye'de de yasaklılar arasında yer alan YouTube da İran'daki yasak siteler arasında yer alıyor. Burada YouTube yerine, devletin kurduğu Mehr adlı video paylaşım sitesi kullanılıyor ancak Mehr de özgür bir ortam sayılmaz. İran'da batı kültürünü yansıtan dizi ve animasyonların izlenmesi hem TV, hem de internet ortamında yasaklanmış durumda.

Çin

Çin'de batılı ülkelerde geliştirilen sosyal medya sitelerinin kullanımı yasak. Twitter ve Facebook gibi sitelere bu ülkede erişilemezken, Çin bunların yerine kendi sosyal ağlarını geliştirdi. Çin'de ayrıca yabancı televizyon dizileri de yasaklılar arasında. Ülke genelinde 500 milyondan fazla internet kullanıcısı var ama son derece sıkı bir internet sansürüne maruz kalıyor. Ülkedeki etkin siber polisler, bloglar ve pornografik içerik sağlayan yerel sosyal medya sitelerinin yanısıra  muhalif politika sitelerinin erişimlerini de engelliyor. Öte yandan Çin'de her kullanıcı sabit bir IP adresine sahip. İnternete girmek isteyenler, kimlik numaralarını yazmadan internete giriş yapamıyor. Bu sistemle, kullanıcının internet ortamında yaptığı işlemler o kişinin IP adresiyle kayıt altına alınıyor.

Kuzey Kore

24 milyon nüfuslu ülkede internet kullanımı son derece sınırlı. Kuzey Koreliler sadece ülke içinde yayın yapan medya sitelerine erişebiliyor. Elit ailelerin üyeleri, yabancılar ve bazı merkezi otellerde sadece sınırsız internet bağlantısı var. Sınır Tanımayan Gazeteciler ülkeyi 'dünyanın en büyük internet kara deliği' olarak tanımlıyor ve internet düşmanı ülkeler listesinin en başında tutuyor.

Küba

Ülkedeki sıkı kontrol, yavaş bağlantı ve yüksek maliyet Küba halkının yalnızca yüzde 5'lik kısmının sınırsız internet kullanmasına olanak sağlıyor. Nüfusun sınırlı internet kullanan yüzde 23'lük kısmı ise devletin sağladığı ülke içi internetten faydalanıyor. Bu da oldukça kısıtlı bir içeriğe erişmeleri anlamına geliyor. Kullanıcılar internet sitelerine girmek için önce kimlik numaralarıyla bir sisteme giriş yapmak zorunda kalıyor.

Körfez Arap ülkeleri

Hükümete tehdit olarak algılanan siteler doğrudan yasaklanıyor. Arap Baharı'ndan bu yana Körfez Bölgesi'ndeki ülkeler bloggerların tutuklanmalarını arttırdı ve devlete karşı olan içerik üreticilerini göz altına almaya başladı. Sosyal ağlar da sıkı kontrol altında.

Merkezi Asya

Sovyetler Birliği'nden ayrılan Asya ülkelerinde internet sansürü sıkı şekilde uygulanıyor. En yoğun kısıtlamalar İran'ın sınır komşusu Türkmenistan ve Özbekistan'da görülüyor. Türkmenistan'da Facebook, Twitter, Youtube gibi sosyal paylaşım sitelerine erişim yok. Özbekistan'da hükümete karşı siyasi içerik üreten sitelere doğrudan yasak geliyor. Tacikistan da ise Facebook'a erişim yok.

Eritre

İnternet yasakları konusunda en kötü ülkelerden biri. Ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğu internete erişimi yok. Hükümet interneti kısıtlıyor ve internet üzerinden yapılan iletişim denetliyor. Ayrıca  e-postaların denetlenmesini öngören bir kanun var ve internet hizmetleri sadece hükümetin sağladığı üç vericiyi kullanmak zorunda.

Suriye

Suriye'deki 5 milyon internet kullanıcısının tamamı hükümet kontrolünde. Halen devam etmekte olan direnişlere sebep olduğu için 'blog siteleri ve 'facebook gibi sosyal paylaşım siteleri kapatıldı.  Youtube ve Wikipedia Arab sitelerine de 2007 yılından beri erişim yok.
Pakistan

Pakistan'da Twitter'ı yasaklatan gelişme Hz. Muhammed'in resimleri üzerinden başlatılan bir yarışma oldu. Pakistan Telekomünikasyon Müdürlüğü hem Twitter'dan hem de Facebook'tan bu duruma derhal son verilmesini istedi ancak Twitter yetkilileri talebi yerine getirmeyince ülkede kullanımı yasaklandı.

Hollanda ve Kanada en özgür ülkeler

Geçtiğimiz günlerde Hollanda meclisi tarafından kabul edilen ağ tarafsızlığı internet bağlantısının ne servis sağlayıcılar ne de hükümetler tarafından kontrol edilmemesi anlamına geliyor. Herhangi bir güç kişinin bilgisayarında ne yaptığına göre internet bağlantısını ayarlayamıyor.  Örneğin bir internet sağlayıcısı bağlanılan servise göre bant genişliği tanımlayamıyor, hükümet ise herhangi bir şekilde, herhangi bir internet sitesine erişimi engelleyemiyor. Ağ tarafsızlığını dünya üzerinde kabul eden ilk ülke Kanada olmuştu.

İnternet Yayıncıları Derneği: İnternete erişimde sabıkalıyız

Sosyal medyaya gelecek düzenlemelerle ilgili endişeli olduklarını belirten İnternet Yayıncıları Derneği bu konuda bir bildiri yayınladı: "Son günlerde basına da sıkça konu olan ve hükümetin sosyal medyayla ilgili düzenleme hazırlığı içinde olduğuna ilişkin haberleri endişeyle takip etmekteyiz. Öyle ki, hükümetin düzenlemeden anladığı, şu anda yürürlükte olan 5651 Sayılı "İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanun" ile aynı ise Türkiye'de sosyal medya erişimini ciddi sıkıntılar bekliyor demektir. 5651 sayılı kanunun getirdiği düzenleme sonucu yasaklı site sayısı 30 bini bulmuş ve Türkiye'yi internet sitelerine erişim konusunda sabıkalı ülkeler arasına sokmuştur. Sosyal medyayı düzenleme adı altında ve benzer bir mantıkla yapılacak kanun çalışması bu baskıyı daha da arttıracaktır. Avrupa Birliği standartlarına aykırı bir şey yapmayız" diyen ve sosyal medyanın batılı ülkelerdeki gibi bir denetime alınması gerektiğini vurgulayan Hüseyin Çelik'e batılı ülkelerde sosyal medyayı denetim altına sokmak isteyen hükümetlerin olmadığını hatırlatmak isteriz."

İnternette kısmen özgürüz

Bağımsız bir denetim STK'sı olan Freedom House'ın 2012 yılında yayınladığı "Freedom On The Net" Raporunda, Türkiye 47 ülke arasında Tunusla birlikte 25-26 sırayı paylaşıyor ve Kısmen Özgür ülkeler arasında yer alıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler ise Türkiye'yi İnternet konusunda gözlem altında tutuyor; "İnternet Düşmanı Ülkeler" kategorisine sokmasa da aday konumda tutuyor.  Raporun tamamı için http://www.freedomhouse.org/report/freedom-net/2012/turkey