Yolun açık olsun Fenerbahçe’nin evladı (!)

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Son on yılda fırtınalı günlerin eksik olmadığı Beşiktaş camiası, bu kez sezon başlamadan önce karıştı. Geçtiğimiz yılın yaz aylarından bu yana takım yapılanması ve planlaması konularında işine fazlaca karışılmasından rahatsızlık duyan Önder Özen, Yalçın Ayhan olayı yaşanana kadar futbol idaresindeki çatlakların ve kırıkların “yen içinde” kalmasına gayret etmişti. Zaten istifası sonrası yaptığı açıklamalar ve ileriye dönük herhangi bir talep dile getirmemesiyle geçmişte “bizim evladımız” denilerek göreve getirilen Beşiktaşlılara, o çok sık telaffuz edilen Beşiktaşlı duruşunda fark attığını da tüm kamuoyu gördü. Yalçın Ayhan transferinde patlak veren olaylar, yöneticilerin takım planlamasına burunlarını sokarak yarattıkları “klik” yüzünden. Bu noktada Fikret Orman’ın Dany transferi sebebiyle tabiri caizse taraftar nezdinde ipe çekilmesinin de Yalçın Ayhan merkezli olayların fitilini ateşleyen gelişmelerden biri olabileceğini düşünüyorum. Yalnız şu da var ki, başkanlığa seçildiğinde; “Ben futboldan, teknik konulardan anlamam. O işleri profesyonellere bırakacağız” diyen Fikret Orman’ın aradan geçen zaman zarfında Beckenbauer’e dönüşümü Kafka’nın Gregor Samsa karakterine bile rahmet okutur. 

Beşiktaş'tan hizmet beklemek 

Beşiktaş’ta yaşanan son gelişmelerin kökeninde kişisel reklam peşindeki yönetimsel zihniyetin Akaretler’deki kulüp binasında kendisine koltuk bulması yatıyor. Bu cümleyle Yönetim Kurulu’nun genelini kast etmiyorum ancak bir kısım yöneticinin Beşiktaş’a hizmet etmek yerine, Beşiktaş’tan hizmet beklemek gibi garip bir nosyonu var. Bunların kim olduğunu merak ediyorsanız, transferin en cafcafl ı dönemlerinde günlük olarak mikrofonlara konuşup, incir çekirdeğini doldurmayacak demeçleri verenlere bakmanız yeterli. Yeter ki, kameraların karşısına geçilsin. Yeter ki, isimleri medyada fazlaca yer alsın. Gerisi önemsiz. 

Gelelim, Dany–Yalçın meselesine. Evet, Dany Beşiktaş’ta yaptıkları ve yapamadıklarıyla olay olmuş bir futbolcu. Hatta siyah-beyazlı takımın Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılamamasıyla ilgili de performans anlamında sorumlu tutulabilir. Peki, tüm yaşananlara Önder Özen’in planlayarak ya da tasarlayarak imza attığını düşünmek mümkün mü? Dany Galatasaray tarafından transfer edilirken de, Beşiktaş’a gelirken de hatta birkaç gün önce sona eren Dünya Kupası’nda Kamerun forması giyerken de potansiyelinden söz ettiren bir oyuncuydu. Fundamental eksiklikleri, onun üst düzey maçlardaki en büyük handikabı oldu. Sivok’un devre arasında atroskopi geçirmesi ve Beşiktaş’ı uzun süre yalnız bırakabileceği endişesinin oluşması hızlı ve hamleli bir stoper ihtiyacı doğurdu. Önder Özen de kısıtlı zaman ve kısıtlı kaynaklarla Dany’i kiralama yolunu seçti. O zaman da yazdım, bugün de aynı şeyi düşünüyorum: Kâğıt üzerinde, takım planlaması bakımından bu transferle ilgili bir hata yoktur. Tıpkı Yalçın Ayhan transferinin temelinde takım ihtiyaçlarının yatması gibi Dany kiralanırken de en azından oyuncu tipi anlamında doğru teşhis konulmuştur. Bugün Beşiktaş’ın İngilizce tabiriyle “size” sıkıntısı çektiği, üstelik bu sıkıntının savunmada had safh ada olduğu inkâr edilebilir mi? “Yerli yedek” olarak düşünülen 1.92’lik Yalçın Ayhan’ı veto edenler, aynı gün 1.79’luk İbrahim Toraman’a af yolunu açmışlardır. İbrahim’in Beşiktaşlılığını sorgulamak niyetinde değilim ki zaten tarihte siyah-beyazlı kulübe sadakatinin örnekleri de vardır ve Beşiktaş’ın sembol oyuncularından birisidir. Önder Özen ise kafasında kurguladığı takımda “ahde vefa” konusundan çok rasyonel davranmaya gayret ediyordu. Kulüplerimiz artık dernek statüsünde yönetilmekten uzaklar çünkü dernek olarak yönetilmek, modern futbolun gereklerini karşılamakta yetersiz kalıyor. Hal böyleyken, Önder Özen’i rasyonel davrandığı için eleştirebilir miyiz? 

Köhne yapılar 

Beşiktaş, yönetim kurullarına kadar uzanan ve camia içine kök salmış köhne yapılar yüzünden İbrahim Altınsay’ı koltuğunda tutamadı. Altınsay’ın kafasında planladığı takıma, “Bu yaştaki oyunculara 1.5 milyon euro para mı verilir?” diyenler, bugün aynı oyuncuların 12-15 milyon euroya ulaşan değerlerine uzaktan bakıyorlar ve tahminimce özeleştiri yapma gereği bile duymuyorlar. Çünkü onlar duayen. Aynı köhne yapıların farklı uzantıları, Önder Özen’in plan ve projeleriyle “Sanki Real Madrid burası. Laboratuarlar falan…” diyerek dalga geçtiler. Fenerbahçe ile olan geçmişini dillere pelesenk ettiler. Her fırsatta ikilik yaratıp onu da görevinden kaçırdılar. Anlayacağınız, ikidir tren kaçıyor. Muhtemelen şimdi bir arayış başlayacak ve söz konusu pozisyon için “Beşiktaş’ın bir evladı” aranacak. Bugünden yazıyorum; kim gelirse gelsin, rasyonel davranıp inisiyatif kullanmadığı sürece pozisyon dolduran geçmişin arabesk futbol direktörü denemelerinden öteye gidemeyecektir. 

Futbol takımlarındaki profesyoneller; vizyonlarına, yeteneklerine ve projelerine göre değerlendirilirler. Tuttukları takımlara göre değil. Bunu illa Fenerbahçe’nin evladından(!) mı öğrenmek gerekiyordu?

 

Dünya liglerinden haberler

- İngiltere Premier Lig ekiplerinden Liverpool, Benfica’da forma giyen Lazar Markovic’i transfer etti. Ligi geçen sezon ikinci sırada tamamlayan Liverpool, 20 yaşındaki Sırp kanat oyuncusu için Portekiz ekibiyle 20 milyon sterline anlaştı. Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, sözleşmenin detaylarına yer verilmedi.

- Hollandalı futbol efsanesi Johan Cruyff, futbolcu ve teknik direktör olarak görev yaptığı Barcelona’nın transfer stratejisini anlamakta zorluk çektiğini söyledi. Cruyff, Messi ve Neymar’ın yanına Suarez’i de ekleyen Katalan kulübün yıldız oyunculara bağımlı hale geldiğini dile getirdi. Ünlü futbol adamı, “Açıkça görülüyor ki, Rijkaard ve Guardiola’nın geliştirdiği oyun anlayışından vazgeçiliyor” şeklinde eleştiride bulundu.

- Juventus’ta Conte’nin ayrılmasıyla takımın başına kimin geçeceği merak konusu olurken, İtalyan basınında ilk isimler konuşulmaya başlandı. İtalyan basını, Conte’nin bıraktığı koltuk için üç aday gösterdi. Bunlar Milan’ın eski hocası Massimiliano Allegri, Sampdoria’nın Sırp çalıştırıcısı Sinisa Mijahlovic ve Galatasaray’dan ayrılan Roberto Mancini. Conte’nin adı ise şimdiden Cesare Prandelli’den boşalan İtalya Milli Takımı teknik direktörlüğü için geçmeye başladı.

- 2009-14 sezonları arasında Mainz’in başında olan 40 yaşındaki teknik direktör Thomas Tuchel, yeni yıl için herhangi bir takım çalıştırmayacağını söylemişti. Tuchel bu doğrultuda Galatasaray’dan kendisine gelen teklifi de reddetmişti. Bild’de bugün yer alan habere göre ise Tuchel, Joachim Löw’ün yardımcısı olabilir. Teknik ekipte yer alan Hansi Flick’in yakında milli takımdan ayrılacak olması Tuchel ile ilgili iddiaları kuvvetlendiriyor.

- Manchester City’nin golcü oyuncusu Alvaro Negredo, İngiltere’ye alıştığını ve Manchester City’de mutlu olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yaz Sevilla’dan transfer edilen golcü oyuncunun adı bilindiği gibi son dönemlerde sıkça Atletico Madrid ile anılıyordu. İspanyol golcü geçtiğimiz sezon çıktığı 49 resmi maçta 23 gole imza atmıştı.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016