AB’nin enerji politikası ve dış politikasının buluşma noktası: Enerji diplomasisi

Çisel İLERİ / İKV Proje Müdürü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Avrupa Birliği'nin (AB) enerji diplomasisi alanında giderek vites büyütmesi, katılım müzakereleri sürecindeki bir ülke olan Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Kuşkusuz Enerji Diplomasisi Eylem Planı’nın hayata geçirilmesi Güney Gaz Koridoru’nun bir parçası olan, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarıyla ilgili sorunlar yaşayan, Ortadoğu ve Kafkaslardaki kaynak, tedarikçi ve geçiş ülkesi konumundaki komşularıyla ilişkilerini geliştirerek bir enerji üssü olmayı hedefleyen Türkiye için yeni soruları beraberinde getirmektedir. Türkiye’nin Enerji Stratejisi’ne1 bakıldığında öne çıkan hususlar şunlardır: 

- Kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğine gidilmesi, 
- Enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını artırırken nükleer enerjiden de yararlanılmaya başlanılması,
- Enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik çalışmalarda bulunulması,
- Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulması.

Türkiye’nin Enerji Stratejisi’nde Rusya, Norveç ve Cezayir’den sonra Avrupa’nın dördüncü ana arteri olma, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenlerinde, üretici ve tüketici ülkeler arasında güvenilir bir transit ülke rolünü üstlenme ve dinamik bir enerji terminali konumu edinme hedefleri belirtilmiştir. Nitekim Bağımsız Türkiye Komisyonu’nun son raporunda2 da Türkiye’nin enerji merkezi olmasında Avrupa için Türkiye’nin değerini ciddi olarak artıracak bir potansiyel olduğu belirtilmektedir. Raporda belirtildiği gibi Türkiye’nin enerji kaynaklarını ve rotalarını çeşitlendirme stratejisinin parçası olan üç unsur şubat ayında açıklanan Enerji Birliği stratejisinde de güçlü biçimde altı çizilen Güney Gaz Koridoru’nun inşasıyla örtüşmektedir. Bunlar Şah Deniz Bölgesi’ndeki doğalgazın TANAP aracılığıyla Avrupa’ya iletilmesi, Irak ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (KRG) ile enerji ilişkilerinin geliştirilmesi, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz potansiyelidir. Ayrıca geçtiğimiz haftalarda İran ile P5+1 ülkeleri arasında varılan nükleer uzlaşı sonucu fosil yakıt kaynakları açısından son derece zengin olan bu ülkenin uluslararası sisteme geri dönüşü de dikkate alınmalıdır. Ancak bölgedeki çatışmalar, Suriye’deki istikrarsızlık, İŞİD tehdidi gibi unsurlar Irak ve KRG ile ilişkileri, Kıbrıs sorunu ve İsrail ile gergin ilişkiler de Doğu Akdeniz’deki enerji dengelerini etkilemekte, Türkiye’nin enerji merkezi olma stratejik hedefine erişmesi için doğru enerji diplomasisi unsurlarını kullanmasını zorunlu kılmaktadır.

Bir diğer önemli husus serbestleşmenin sağlandığı, rekabetçi ve şeffaf bir enerji piyasası yaratılmasıdır. Türkiye bununla ilgili adımları AB müzakere süreci çerçevesinde atmaktadır. Ancak Türkiye ile katılım müzakerelerinde enerji başlığının açılamaması, bu dönüşümün hızını belirlemede AB çıpasını denklemin dışına itmekte, küresel enerji piyasalarındaki gelişmelerle hükümetin önceliklerini temel unsur haline getirmektedir. AB çevrelerinde sıkça dile getirilen Enerji Topluluğu’na katılım konusu ise sorunludur. Bilindiği üzere Enerji Topluluğu’na katılım enerji alanında AB müktesebatının üstlenilmesini gerektirmektedir ve Türkiye Enerji Topluluğu’nun gözlemci üyesidir. Bu noktada AB ile zaten katılım müzakereleri süreci devam ediyorken ve bu süreç kapsamında enerji başlığında Türkiye’nin müzakerelere başlaması için herhangi bir teknik engel bulunmazken, Türkiye açısından AB müktesebatının üstlenilmesini zorunlu kılacak Enerji Topluluğu üyeliği geçerli bir tercih olarak değerlendirilmemektedir. 
Türkiye’nin Enerji Stratejisi’nde enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi hususunda öne çıkan yenilenebilir kaynaklardan azami fayda sağlanması ve 2023 yılında yenilenebilir enerjinin payının yüzde 30’a çıkarılması enerji diplomasisi açısından bir diğer önemli husustur. Yenilenebilir kaynakların kullanımı AB için tıpkı Türkiye için olduğu gibi iklim stratejisinin de önemli bir parçasıdır. Ancak Türkiye’nin AB raporlarına, değerlendirmelerine yansıyan yüzünde enerji arz güvenliği için öneminin altı çizilirken, çevre ve iklim değişikliği mücadele hedefleri kapsamında yeterince ön plana çıkmadığı görülmektedir. Bu noktada Türkiye’nin kendi enerji diplomasisinde AB’nin iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine sunacağı katkının da altının çizilmesi son derece önemlidir. AB üyesi olan bir Türkiye’nin bu alanlardaki politikalara nasıl katkı sağlayacağının netleştirilerek sunulması, Türkiye’nin üyelik konusundaki kararlılığının daha iyi algılanmasını sağlayacaktır. 

AB’nin enerji diplomasisinin önemli ayaklarından birisi enerji ürünlerinin ticareti ve yatırımlardır. Bilindiği üzere AB enerji verimli ürünlerde ve teknolojilerde dünya liderliğine oynamaktadır; bu çerçevede DTÖ şemsiyesi altında ve/veya kendi akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarıyla (STA) buna göre hareket edeceğini belirtmektedir. Bu noktada, “Türkiye enerji teknolojileri üreten bir ülke olma yolunda ne derece kararlıdır?”, “sanayi stratejisini, teşvik mekanizmalarını ne ölçüde buna göre şekillendirmektedir?”, “DTÖ çatısı altında bu konularda AB ile paralel mi hareket edecektir?”, “kendi akdedeceği STA’larda enerji ürünleri ve yatırımları nasıl yer alacaktır?” gibi çok sayıda sorunun cevabının araştırılması gerekmektedir. 

Elbette AB’nin enerji diplomasisindeki gelişmeler Türkiye açısından başka soruları da gündeme getirmektedir. Örneğin giderek daha fazla tek ses olarak konuşan ve hareket eden bir AB’ye karşı çıkarların buluşmadığı noktada Türkiye’nin tavrı nasıl şekillenecektir? Enerji diplomasisinin Türkiye açısından ne derece önemli olduğu dikkate alındığında, AB üyesi olduğunda bu alandaki AB tutumuna Türkiye’nin katkısı ne olacaktır? AB’nin 20 Temmuz’da ortaya koyduğu Eylem Planı’nın hedeflerine ne derece ulaştığını, başarılı olup olmadığını elbette zaman gösterecek. Ancak tüm bunların ötesinde öncelikle sorulması gereken soru şudur: Bu Plan’da belirtilen esaslar dikkate alınarak Türkiye de kendi stratejik öncelikleri, hedefleri ve öngörüleri çerçevesinde bir enerji merkezine dönüşebilmesi için elzem olan enerji diplomasisi alanında atacağı adımları ortaya koyan bir yol haritasını ne zaman ortaya koyacaktır?

1-T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa, Erişim Tarihi:06.08.2015

2-Independent Commission on Turkey, “Turkey in Europe: Breaking the Vicious Circle”, 7 Nisan 2014, http://www.independentcommissiononturkey.org/pdfs/2014_english.pdf. Erişim Tarihi:06.08.2015