‘Ekonomide kendine yet’ ideolojisi reel ekonominin gelişimini engelliyor

Pyongyang dışına çıkıldığında yol aniden tenhalaşıyor. Geniş yol neredeyse bomboş. Çeltik tarlalarını ayıran sınır topraklar bile ekim için değerlendirilmiş. Tarım sektörünün hayli emek yoğun olduğu anlaşılıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

2-457.jpg

Ulaşım sektörü yatırıma açılırsa büyük fırsat

Otobüs, troleybüs, tramvay ve 35 km’lik iki hattan oluşan metro kent ulaşımını sağlıyor. Ulaşım maliyeti devletçe desteklendiğinden ücretler sembolik; metro bizim paramızla 10 kuruş. İş çıkış saatlerinde otobüs durakları kalabalık. Metro inşaatı 1969’da başlamış ve 1973’te ilk hat tamamlanmış. Metro istasyonları ise (en azından bize gösterilen istasyonlar) bir sanat galerisi gibi; büyük ölçekli duvar resimleri, revaklı yüksek sütunlar, tavandan sarkan devasa süslü avizeler ve Kim Il Sung’un heykeli. Pyongyanglılar, gazetelerin sergilendiği camekânlardan günlük haberleri okuyorlar. 

Kent trafiğinde Skoda marka araçlar daha çok dikkat çekmekle birlikte Toyota, Volkswagen ve Mercedes gibi markalara da rastlanıyor. Bisiklet trafiği araç trafiğinden daha yoğun; yolun bir şeridi bisikletlilere ayrılmış. 

Pyongyang dışına çıkıldığında yol aniden tenhalaşıyor. 1980’li yıllarda yapılan Batı Denizi barajını ziyaret etmek üzere liman kenti Nampho yolundayız. Sağda bisiklet yolunda bisikletlilerin yanı sıra yürüyen insanlar; sırtına bağladığı bebeği ile bisiklet kullanan bir anne. Geniş yol neredeyse bomboş, zaman zaman karşı şeritten gelen birkaç araba ya da önümüzde giden bir otobüs. Kentin giriş ve çıkışında ve kimi yerlerde kontrol memurları var; yerel rehber memura bilgi veriyor, yola devam ediyoruz. Asfalt, yamalar ve çukurlar içinde, sarsıntılarla ilerliyoruz. Şeritleri ayıran çizgiler çoğu yerde silinmiş. Sağda pirinç tarlalarında çalışan, çapa yapan köylüler, göletlerde neşe içinde yüzen çocuklar, otlayan inekler ya da keçiler; uzakta köyler ya da kooperatifl er. Sulu çeltik ekimi yapılıyor, bu türde üretimin daha fazla olduğu söyleniyor. Çeltik tarlalarını ayıran sınır topraklar bile ekim için değerlendirilmiş, oralara da başka bitkiler ekilmiş. Tarım sektörünün hayli emek yoğun olduğu anlaşılıyor. Traktöre ve biçer, dövere rastlamıyoruz ama bir ara otobüsün penceresinden gördüğümüz kara sabanla çift süren köylüler Feyhaman Duran’ın Harman resmini çağrıştırıyor. Dönüşte Pyongyang’a yaklaştıkça trafik artıyor, bir ara karşı şeritte sekiz araç sayıyorum. 

Kentler arasında düzenli otobüs seferleri yok. Tren seferlerinin sıklığı ve kapsamı nedir bilmiyoruz. Yerel rehberimiz, tatillerde, bayramlarda ailece ya da grup halinde yapılacak ziyaretler için kendi şirketlerine önceden rezervasyon yapılması halinde otobüs tahsis edildiğini söylüyor. “Pekiyi, tek başına ve hafta içi bir yere gitmek istersem” diye soruyorum. “Burada o tür talepler olmaz” diyor. 

İşgücüne katılım kadınlarda %75

KDHC’nin nüfusu 25 milyon. BM Kalkınma Örgütünün (UNDP) verilerine göre nüfusun tamamı okur-yazar. Doğumda yaşam beklentisi kadınlar için 73,4, erkeklerde 66,4. İşgücüne katılım oranı erkeklerde %84,2, kadınlarda %72,3. Kadınların parlamentoda temsil oranı %15,6. İnsanlar genellikle kısa boylu ve liderlerin görüntüsünden farklı olarak hayli ince. Günlük yaşamda hareketlilikleri fazla, yürüyen insan sayısı dikkat çekici. Kadınların saçları kısa kesilmemiş ise bağlanmış veya topuz yapılmış. Blujean giyen yok. Yaşlı ve orta kuşağın giysilerindeki yalınlık, basitlik ve kapalı renkler, genç kuşaklarda biraz farklılaşıyor. Yüksek topuklu ayakkabılar, dar etekler içinde şık genç kadınlar göze çarpıyor. Gazete haberlerinden ve gezilen mağazalardan Kore tekstil sanayinin kadın giysileri konusunda tasarım arayışı içinde oldukları anlaşılıyor. Müzelerde, tarihi ve turistik yerlerde rehberlik yapanlar genellikle yerel Kore giysileri (chima –etek- ve jogori-ceket) içinde ve ellerinde anlatımda kullandıkları uzun işaret çubuklarıyla kadınlar. 

'Bağımsızlık için bağımsız ordu' ideolojisi hakim

KDHC’nin politikalarına yön veren temel kaynak, Juche ideolojisi ve Songun politikası. Her ikisi de ülkenin kurucusu olan ve hâlâ kitapları, anıtları, heykelleri, rozetleri ile anısı çok canlı tutulan, tüm resmi belgelerde ve her türlü açıklamalarda mutlaka anılan, Kim Il Sung (1912- 1994). Öyle ki, Kuzey Kore’de Kim Il Sung’un doğum yılı olan 1912, Juche yılının başlangıcı olarak kabul edilmekte ve içinde bulunulan yıl buna göre hesaplanmakta. Örneğin 2014’te basılmış bir kitabın baskı yılı “Juche 102 (2014)” olarak verilmekte. Kült bir kişilik olarak Kim Il Sung’un fotoğrafları, oğlu Kim Jong Il’in (1942-2011) fotoğraflarıyla birlikte kamu binalarında, müzelerde, kısaca her yerde karşımıza çıktığı gibi rozetleri de adeta halkın giysilerinin mütemmim cüzü. Bazı resmi yayınlarda her iki liderin adlarının normal puntodan daha iri yazılmış olması da dikkatten kaçmıyor. 

Her iki liderin yan yana duran Mansu tepesindeki, 5 metrelik bronz heykelleri Kuzey Korelilerin bir tür tapınağı gibi. Çeşitli yaşlardan oluşan insanlar günün her saatinde gruplar halinde bu anıtı ziyaret ediyor. Görevli askerlerin denetiminde, düzenlilik içinde gerçekleşen bu ziyaretler, heykellere belli bir mesafede topluca eğilerek saygı gösterme ve çiçek bırakma ile tamamlanıyor. Ziyaretçiler arasında gelin ve damatlar ve eşlik eden yakınları dikkat çekiyor. Yeni evli çiftlerin anıtı ziyaret etmelerinin yerleşik bir uygulama olduğunu anlıyoruz. Biz de grup olarak anıtı ziyaret edip çiçek bırakıyoruz. 

Girişte de belirtildiği gibi, “kendi kendine yeterlik” olarak özetlenebilecek Juche ideolojisi, “siyasette bağımsızlık, ekonomide kendi kendine yeterlik ve savunmada kendine güven” ilkelerinden oluşmakta. Bu ideolojinin kent mimarisindeki yansıması, Kim Il Sung’un 70. doğum yıldönümünde (1982) Pyongyang’da Taedong nehri kıyısında açılan, üzerinde 25 metrelik bir meşalenin bulunduğu 170 metrelik Juche Kulesi. Girişteki, çoğunluğu Asya coğrafyasından dünyanın çeşitli ülkelerinden juche ideolojisine gönül veren kuruluşların tabelaları yer alan kulenin son katı kenti kuşbakışı görmek ve fotoğrafl amak için ideal. 

Kim Il Sung tarafından kurulan ve oğlu Kim Jong Il tarafından geliştirilen Songun siyaseti ise, bir ülkenin bağımsızlığını korumada kendi ordusuna sahip olmanın önemini vurgulayan bir düşünce. Bir ülkenin geleceğinin ve güvenliğinin ancak güçlü bir orduyla güvenceye alınabileceği; güçlü bir orduya sahip olmaksızın bir ülkenin bağımsız, egemen bir devlet olmayacağı öğretisine dayanıyor. Juche ideolojisini tamamlayan bir siyaset olan Songun, ülke yönetiminde, birincil önceliği askeri konulara ve ülke savunmasına veren bir yaklaşım. KDHC’nin devlet örgütlenmesi de bu siyasete göre biçimlendirilmiş. Savunma odaklı ülke anayasası, devlet organlarını; Yüksek Halk Meclisi, Ulusal Savunma Komisyonu Birinci Başkanı, Ulusal Savunma Komisyonu, Kabine, Yerel Halk Meclisleri, Yerel Halk Komiteleri, Halk Savcılığı Ofisleri ve Mahkemeler olarak belirliyor. Yasama yetkisi, seçimle gelen 683 milletvekilinden oluşan Yüksek Halk Meclisinde. Başbakan, başbakan yardımcıları, bakanlar ve gerekli görülen diğer üyelerden oluşan Kabine, ülkenin en yüksek yönetsel ve yürütme organı. 

Ulusal Savunma Komisyonu (USK) Birinci Başkanı ülkenin en üst lideri. Aynı zamanda genelkurmay başkanı görevini de üstlenen USK Birinci Başkanına, tüm devlet işlerini yönetmek, diğer ülkelerle yapılan anlaşmaları onaylamak- iptal etmek, özel af çıkarmak, olağanüstü hal ve savaş ilan etmek gibi yetkiler tanınmış. Halen, Kim Il Sung’un torunu ve önceki lider Kim Jong Il’in küçük oğlu Kim Jong Un bu görevi sürdürmekte. Kim Il Sung’un, “ebedi devlet başkanı” olarak adlandırıldığı ülkede, 1998’de anayasadan devlet başkanlığı unvanı kaldırılarak işlevleri farklı organlara dağıtılmış. Yüksek Halk Meclisi Başkanı, devleti temsil ettiği gibi, Meclisin toplantıda olmadığı zamanda liberal demokrasilerde yasama ve yürütmenin yetkisinde olan birçok yetkiyi de kullanabilmekte.


Prof. Dr. Seriye Sezen Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Öğretim Üyesi'dir. 
seriyesezen@hotmail.com

Bu konularda ilginizi çekebilir