Faiz indirimi teşvikinden yararlanmak istiyorsanız sermayenizi azaltmayın!

Bilgütay YAŞAR

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bildiğiniz gibi, TBMM tarafından kabul edilen ve 27 Mart 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6637 Sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasına (ı

) bendi eklendi. Bu düzenlemenin amacı, kurumları sermaye artışına teşvik etmek, böylece kurumların öz kaynaklarının olumlu yönde gelişmesine destek olmaktı. 

Özetle, yapılan düzenlemeyle kurumlar ödenmiş ya da çıkarılmış sermayelerini nakit olarak artırırlarsa artan kısım üzerinden Merkez Bankası’nca belirlenen faiz oranı üzerinden bir faiz tutarı hesaplayacaklar, hesaplanan bu faiz tutarı kurumun vergi matrahından indirilecektir. Böylece kurumlar herhangi bir faiz ödemesi yapmamalarına rağmen bir faiz indiriminden yararlanmış olacaklardır. Bu düzenleme ile ilgili açıklayıcı yazılar daha önce bu sütunlarda yazıldı. Sayın Recep Bıyık tarafından kaleme alınan bu yazılara bakmanızı tavsiye ederim. Ben bugün bu yazımda konunun sadece bir yönü ile ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum, o da sermaye azaltılması durumunda ne olacağıyla ilgili. 

Kanun koyucu, getirilen faiz indirim teşvikinin kötüye kullanılarak, sermaye artırılıp akabinde tekrar sermaye azaltılması durumunda indirimi engellemek için kanunda bazı düzenlemeler yapmıştır. Kanun maddesinde, sermaye artırımının tescil edildiği dönemi takip eden dönemlerde sermaye azaltımı yapılırsa azaltılan sermaye tutarının indirim hesaplamasında dikkate alınmayacağını hüküm altına almıştır. 

Bakanlar Kurulu kararı 

Kanunda bu hüküm dışında bir hüküm olmaması ve bu konuda Bakanlar Kurulu’na bir yetki verilmemesine rağmen konuyla ilgili çıkarılan 26.6.2015 tarih ve 2015 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 3/d bendinde 9.3.2015 tarihi ile 1.7.2015 tarihi arasındaki dönemde, yani kanunun meclise sunulduğu tarih ile yürürlüğe girdiği tarih arasında sermaye azaltımına gidilmiş olması halinde, azaltılan tutar kadarlık sermaye artışlarında indirim oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Diğer bir ifade ile eğer kurumlar belirtilen bu iki tarih arasında sermaye azaltımı yapmışlarsa daha sonra yapacakları sermaye artışında, azaltılan tutar kadarlık kısım üzerinden faiz indiriminden yararlanamayacaklardır. 

Tebliğ taslağı 

Söz konusu kanunun uygulaması açıklamak için hazırlanan 9 no. lu tebliğ taslağının 10.7.3.4 bölümünde ise indirimden yararlanan kurumların daha sonra sermaye azaltımı yapmaları halinde azaltılan kısmın indirim hesabında dikkate alınmayacağı açıklanmış, ayrıca indirim uygulamasından yararlanmak amacıyla nakdi sermaye artışından önce sermaye azaltımına gitmiş olmaları halinde, azaltılan tutar kadar olan kısmın indirimden yararlanmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca tebliğde yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen ve 09.03.2015-01.07.2015 arasındaki dönmede sermaye azaltımında (0) oranının kullanımıyla ilgili düzenleme tekrar edilmiştir. 

Hazırlanan tebliğ taslağında sermaye azaltımı ile ilgili gelecek dönemlerde yapılacak sermaye artışları ile ilgili düzenleme kanunda yapılan düzenlemeye uygun bulunmaktadır. Ancak geçmişte yapılan, özellikle kanun çıkmadan önceki dönemlerde yapılan sermaye azaltımlarını da kapsayacak düzenlenmenin kanunu aşan bir düzenleme olduğu görüşündeyim. Tebliğ taslağındaki düzenlemenin amacının bu olmaması halinde, özellikle kanunun yürürlüğünden önce, BKK kararında belirtilen dönemler dışında, yapılan sermaye azaltımlarının bu kapsamda olmadığının net bir şekilde belirtilmesinde yarar vardır. 

Nakdi olmayan sermaye azaltımları da yasak kapsamında mı? 

Çıkarılan kanunun amacı, gerekçesinde de belirtildiği üzere, işletmelerde nakit sermaye girişinin teşvik edilmesidir. Sermaye azaltımı ile ilgili düzenlemeler ise esas itibariyle sistemin kötüye kullanılmasını önlemeye yönelik yerinde düzenlemelerdir. Ancak aşağıda açıklayacağımız gibi bazı durumlarda yapılan sermaye azaltımlarının, sistemin kötüye kullanılmasıyla bir ilgisi olmadığı gibi özünde de şirketin nakit varlıklarını azaltıcı bir etkisi olmamaktır. Sırf sermaye azaltımı sayıldığı için yukarıdaki kısıtlamalara tabi tutulması bu neden kanunun amacına uymayacaktır. 

Bu konuda işletmelerde karşılaşılan en sık işlem sermayenin zararlarla kapatılarak azaltılmasıdır. Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu’na göre, gerek anonim şirketler gerekse de limited şirketler, sermayelerinin 2/3’ünü kaybettiklerinde ifl as durumuna düşebilmektedir. Bu durumdaki şirketler, isteseler de nakit sermaye artışı yapamamakta, öncelikle zararlarının kapatılması talep edilmektedir. TTK’ya göre şirketlerin iflas durumundan çıkmalarının bir yolu sermayelerini zaralarını kapatarak azaltmaktır. Böyle bir durumda şirketten herhangi bir nakit çıkışı olmamakta, zararlar azaltılarak sermaye azaltımı sağlanmaktadır. Bu işlemin şirketin nakit varlıklarında ya da öz varlığında herhangi bir negatif etkisi söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle sermayenin nakit çıkışı gerektirmeyen bir şekilde azaltılması, 6637 sayılı yasa ile getirilen teşvikin amacına aykırı bir durum yaratmamaktadır. 

Ancak, sermaye azaltımı ile ilgili yukarıda belirtilen düzenlemelerde nakit çıkışı olan, olmayan gibi bir ayrıma gidilmemiş olduğundan, bu tür sermaye azaltımları da yasak kapsamında değerlendirilebilecektir. Bu nedenle bu konunun tebliğ ile düzenlenmesinin, kanunun getiriliş amacı da düşünüldüğünden mümkün olduğu görüşündeyim

Bu konularda ilginizi çekebilir