Gelişmiş ülkeler ve “taşeron terör örgütleri”

Erdoğan KUTLU - Makine Mühendisi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gelişmiş ülkeler, yeraltı ve yerüstü kaynakları yönünden zengin ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmesini daima engellemektedirler. Bunu siyasi işbirlikçileri, ekonomi tetikçileri ve “taşeron terör örgütleri” aracılığıyla yapmaktadırlar. Ham maddelerini (petrol, doğalgaz, altın, elmas, bakır, alüminyum, uranyum. Toryum, bor … vb. gibi) alıyorlar, yerine ise silah, mühimmat ile savunma araç ve teçhizatları veriyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin gelişmesini engelleyen terör eylemleri genelde etnik ve mezhepsel olmaktadır. Bu terör örgütlerinin “Narko-Terör” örgütleri ile de ilişkileri bulunmaktadır. Ülkemizde maalesef bu “taşeron terör örgütleri”nden etnik ve mezhepsel olanı bulunmaktadır. Uzun yıllardır eylemleri ile ülkemizin gelişmesine engel olmaya çalışılmaktadır.

Terör eylemlerinin önlenmesi konusunda verilen silahlı mücadeleler istenen sonucu vermemekte. Ülke bütünlüğüne kast eden terör eylemleri ile elbette silahlı mücadele yapılacak ve ilave kanuni tedbirler alınacaktır. Ödül sistemi gibi, sınırlarımıza çift sıra elektronik çit çekilmesi, arasında özel eğitilmiş köpeklerin bulundurulması ve inşa edilecek yüksek güvenlikli “kule karakollar”dan kontrolünün yapılması ve yerli işbirlikçilerinin TC vatandaşlığından çıkarılması….. gibi ilave tedbirler düşünülebilir. Ancak bunların yeterli olmayacağı dünyada ki örneklerden görülmektedir. Bu durumda daha değişik tedbirler düşünmemiz gerekmiyor mu?

Örneğin;

1- Halkın aydınlatılması

Ülkemizin geleceği açısından son derece önem arz eden bu etnik ve mezhepsel terör örgütlerinin gelişmiş ülkeler tarafından kiralanan “taşeron terör örgütleri” oldukları ve iddialarının yalan ve iftira olduğu belgeleri ile kamuoyuna duyurularak halkın aydınlanması sağlanabilir. Böylece terör örgütlerinin yalanları ile TC düşmanı yerli işbirlikçileri ortaya çıkacak ve artık taraftar bulamayacaklardır. Bu da terör örgütlerinin en çok korktukları konudur. Milletimiz bu tür olaylar karşısında birlik olmayı Çanakkale ve Milli Mücadele dönemlerinde gelişmiş ülkelere göstermiştir. “O dönemde de düşmanla işbirliği yapan vatan hainleri vardı. Ancak halkımız vatanseverler tarafından aydınlatıldı ve bir süre sonra bu yerli işbirlikçilerin hainliklerini gördü ve Milli mücadeleye katıldı.” Bu nedenle; milletimiz için 'Söz konusu Vatansa gerisi teferruattır'

2- Demokratik sisteme geçilmesi

Ülkelerin güçlü bir ekonomiye sahip olabilmesi, çağdaşlaşması ve bireylerin mutlu olabilmesi için “Demokratik Sisteme” geçmeleri gerekmektedir. Demokrasi bir kurallar rejimidir ve ülkelere göre değişiklik göstermez. Bunu için;

a) Anayasa'nın; Yasama, Yürütme, yargı bağımsızlığını, Laikliği, özgürce düşünmeyi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir Anayasa olması ve halkın yüksek katılımı ile kabul edilmesi,

b) Seçim sisteminin “eşit seçmen sayılı, dar bölge ve iki dereceli, adil ve demokratik bir seçim sistemi olması”

c) Tüm hukuk kurallarımızın adil, demokratik ve insan hakları evrensel beyannamesine uygun olması ve kararlı bir şekilde bir bütünlük içerisinde uygulanması gerekir. Çünkü bu kurallar Demokratik sistemde zorunludur.

3) Çağdaş eğitim sistemine geçilmesi

Bilimsel devrim yapamayan ülkeler yapan ülkelerin sömürgesi olmaya mahkumdurlar. Gelişmiş ülke olabilmek için Bilimsel Devrimler yapmak gerekiyor. Bunun için ülkelerin demokratik sistemle yönetiliyor olması ve finans bağımsızlığı ile teknoloji bağımsızlığına sahip olması gerekiyor. Finans bağımsızlığı, ağırlıklı olarak öz kaynağa dayalı tasarrufların teknoloji yoğun üretim amaçlı yatırımlara yönlendirilmesi ile sağlanabilmektedir. Teknoloji bağımsızlığı ise; ancak çağdaş eğitim sistemleri ile mümkün olabilmektedir. Bu nedenle eğitim sistemimizin yönetimine siyasi müdahalelerin olmaması, üniversitelerin yönetimin özerk olması ve eğitim sistemimizin ezberci yapıdan özgürce düşünen, araştıran, sorgulayan ve geliştiren bir yapıya dönüştürülmesi gerekmektedir. 

Bu amaçla, gelişen teknolojilerin beraberinde getirdiği yeni meslek dallarının eğitim sistemimize ilave edilmesi, uygulamalı eğitim yapılması ve iyi eğitim görmüş öğretim elemanlarının yetiştirilmesi gerekmektedir.  İşte o zaman artık bizde genetik teknoloji, biyo teknoloji, ileri teknoloji, nano teknoloji ve uzay teknoloji alanlarında önemli bilimsel gelişmeler sağlayabileceğiz ve üretim sistemimizin teknoloji yoğun üretim sistemine dönüşmesini sağlayabileceğiz. 

Teknoloji yoğun üretim ile tarımda birim araziden, hayvancılıkta birim hayvandan ve sanayide birim üretimden en yüksek verimi ve getiriyi sağlayabileceğiz. Böylece ekonomimiz güçlü bir ekonomi, ülkemizde gelişmiş ülke düzeyine çıkabilecektir. (Gelişmiş ülkeler bir taraftan gelişmekte olan ülkelerin gelişmesini engellerken diğer taraftan da yeni teknolojiler geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarını sürdürmektedirler.)

Şu anki çalışmaları;

- Elektrik enerjisinin tümünü güneşten elde etmek, depolayabilmek, kablosuz iletebilmek ve uzaktan kablosuz depoları şarj edebilmek.
- Cisimlerin ışınlanabilmesini gerçekleştirmek.
- İleri malzemeler geliştirmek….vb. gibi konular olup önemli gelişmeler kaydetmişlerdir.

4) Yatırımlar kırsala yönlendirilmeli

Özellikle terör eylemlerinin yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizin modern üretim ve çağdaş yaşam merkezleri haline getirilmesi, bir taraftan bölge insanlarının iş ve aş bulmasına ve çağdaş yaşama kavuşturulmalarına sebep olacak diğer taraftan da terör örgütlerinin artık taraftar bulamamasına sebep olacaktır. Bu amaçla;

a) Yarım kalan “Toprak Reformu’nun gerçekleştirilmesi, kooperatifleşmelerinin sağlanması, verimli yukarı Mezopotamya ovalarının Ziraat Bankası koordinatörlüğünde organize tarım ve organize hayvancılık bölgeleri haline dönüştürülmesi sağlanabilir. (Toprak reformunda eşit miktarda toprak yöre insanlarına tapu tahsis şeklinde verilebilir. Ancak bu tahsislerin satış ve devir hakkı bulunmamalıdır.)

b) Dağınık halde bulunan alt ve üst yapıları bulunmayan sağlıksız köylerin ve mezraların yerine, ana yollara yakın yerlere üretim ve pazarlama amaçlı modern ihtisas köylerinin (Cumhuriyet Köylerinin) kurulması ve eğitimleri için 'Köy Enstitüleri'nin benzeri uygulamalı eğitim verecek eğitim birimlerinin kurulması sağlanabilir.

c) Böylece bölge önemli bir tarım ve hayvancılık ürünleri üretim ve ihracat merkezi olabilir. (Hollanda’nın tarım ve hayvancılık ürünleri 2014 yılı ihracatı 110 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.)

Özetle; Milletçe en büyük hedefimiz; Önce Milli birlik ve beraberliğimizi sağlayarak taşeron terör örgütleri ile mücadeleyi başarmak sonra da gelişmekte olan ülkemizi gelişmiş ülke düzeyine çıkarmak olmalıdır.