İnovasyonun anahtarı 'Yüzüncü Maymun'da!

Doç.Dr. Uğur Batı - Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Müdürü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


Konumuz inovasyonun yayılımı…

Yüzüncü Maymun” bize günümüz markalarının yaşamsal bir gerçeğini anlatır. Ken Keyes Jr. tarafından yazılan ve inovatif olmanın gereğini anlatan ilham verici kitap olan “The Hundredth Monkey”, yani ‘Yüzüncü Maymun’da, Macaca Fuscata denilen bir maymun türü üzerinde yapılmış 30 yıllık bilimsel bir araştırma projesi söz konusu edilir. Araştırmada maymunların doğal ortamları içindeki davranışları otuz yılı aşkın bir süre bir grup bilim insanı tarafından gözlenir. Bu süre içinde bilim adamları onları kumların üzerine bıraktıkları tatlı patateslerle beslerler. Maymunlar, tatlı patatesin tadından hoşlanırlar ama yiyeceklerinin kumlu olması hiç de hoşlarına gitmez. Maymunlar kumlu da olsa patatesleri yemeye devam ederler. Patates ne de olsa tatlıdır. Bir gün büyük bir olay olur ve on sekiz aylık İmo isimli dişi maymun, patatesleri en yakın su birikintisinde yıkayarak yemeye başlar. İmo daha sonra bunu tüm ailesine öğretir. Ardından İmo’nun arkadaşları da patateslerini yıkayarak yemeyi öğrenir. Bu yeni davranış biçimi yavaş yavaş maymunlar arasında yayılır. 

Önemli olan “kritik kütleye” ulaşmaktır!

Bu davranışı çocuklarını taklit ederek onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin maymunlar da edinir. Yeniliklere açık olmayan, çocuklar ve gençlerden de öğrenilebileceğini düşünmeyen, kendi bildiklerini tekrar eden yetişkin maymunlar ise kumlu patates yemeye devam eder. 1958’in sonbaharında çok şaşırtıcı bir şey olur. Sürecin devamında Koshima Adası'ndaki yüz maymundan doksan dokuz tanesi artık patateslerini suda yıkayarak yemeyi öğrenmiş olur. Bir sabah, gün doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar arasına katılır. O an her şey değişir. 1958 yılının sonbaharında Koshima Adası'nda patatesleri yıkayarak yiyen maymunların sayısı “Kritik Kütle” diye adlandırılan miktara ulaşır, artık hemen hemen tüm maymunlar patatesleri yıkarlar. Asıl mucize ise daha sonra başlar. Bilim insanlarını şaşırtan asıl sürpriz, bu adayla doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde, diğer adalardaki maymun kolonilerinin de aynı anda patateslerini yıkamaya başlamalarıdır. Maymunların hiçbiri hayatta değil ama yeni nesiller de hâlâ patatesleri yıkayarak yemeye devam ediyorlar.

Apple’dan önce kaydırmıyorduk değil mi?

Bu araştırmanın devamında Avustralyalı ve İngiliz bilim adamları insanlar üzerinde de benzer araştırmalar gerçekleştirirler ve insanın bilinmeyen tarafına dair çok oldukça ilginç sonuçlar elde ederler. Yenilik, değişim, inovasyon bir çeşit enerjidir aslında. Bu değişim tek bir kişinin başlattığı bir olgu bile olsa, zaman içinde diğer kişilere de sirayet eder. Bu bir nevi kuantum sıçramasıdır. Eğer değişim kritik kütle sayısına ulaşırsa, bu tüm insanlığı etkileyen bir kuantum sıçrayışı etkisi yaratabilir. Üstelik bu sıçramadan sonra hiçbir şeyin aynı kalmadığı da bir gerçektir. Kimse için. Markalar dünyasında bunun en iyi örneğini bize Apple ve “Elma Devrimi” veriyor. Elma devriminden sonra hiçbir şeyin aynı kalamayacağını ilk olarak Nokia, BlackBerry, Motorola ve Ericsson anladı. Daha da anlayacaklar var!

Apple kullanım alışkanlıklarını değiştirdi, yeni tüketici tutumları yarattı, bir pazar dinamiği yarattı. Marka gurusu Martin Lindstrom’un bahsettiği bir test var. Bu testte yaşları 9-36 ay arası değişen bebeklerden BlackBerry telefonu açmaları isteniyor. Sonuçlar şaşırtıcı oluyor. Bebeklerin %66’sı BlackBerry telefonu kaydırarak (sliding) açmak istiyor. Bir not daha: Başka benzer araştırmalarda bebeklerin TV’leri de kaydırarak açmaya çalıştığı gözleniyor. Bu tam olarak “Apple’dan önce, Apple’dan sonra” denecek türde bir değişim.

Elma devrimi nasıl sağlandı zannediyorsunuz?

Bunun nedenlerine bir bakalım isterseniz. Elma devrimi nasıl sağlandı, Apple nasıl “Yüzüncü Maymun” oldu, onun nedenini anlatmaya çalışalım. Marka;
• Fare ile tıklamayı grafik ekranda ilk kez kullanarak bilgisayarların kolay kullanılmasını sağladı. Apple’ın kolay kullanım ve tüketici deneyimi yaşamı boyunca tasarımlarına ilham veren en temel ilke oldu.
• Korsana karşı ilk büyük darbeyi iTunes müzik servisi ile vurdu. 0,99 dolara müzik servisine başladı. Arkasından televizyon dizileri ve filmler iTunes üzerinden satışa sunuldu.
• iPod: 10 yılda tam 300 milyon iPod satarak müziğin dijital devrimine eşlik etti. Kolay kullanılan menüsü ve rahat taşınabilir boyutlarıyla iPod devrimini yarattı.
• iPhone: Dokunmatik ekranlar cep telefonlarımıza hızlı giriş yaptı. Sadece tek modelle %5 pazar payına sahip oldu.
• iPad: İnterneti yaşam tarzı haline getiren, eğitimden sağlığa her anlamda dokunmatik ekranları hayatımıza soktu.
• AppStore: 1 dolara yazılım satmak yazılımcıların en büyük hayaliydi. Şu ana kadar uygulama geliştiricilere 3 milyar dolar ödeme yaptı.

“Yüzüncü Maymun”luğa soyunan Apple, şimdi diğerlerini yaratıyor. İşe Samsung’dan başladı!
“Yüzüncü Maymun Fenomeni” olarak adlandırılan bu olay bize ne gösteriyor? Yeni bir düşünce, yeni bir yol, toplumda sadece belirli sayıda insan tarafından biliniyorsa, bu yenilik sadece o kişilere ait bir şey oluyor. Ama “bilenlerin” sayısı belli bir sayıya ulaştığı an, sadece bir kişinin daha “yeni yol”a katılması, toplum bilincinin aşama geçirmesine yol açıyor. Aslında toplumsallaşmış oluyor. Aşinalaşıyor. Anlam kazanıyor. Bir deneyim haline geliyor. Yeni düşünce, birdenbire herkes tarafından düşünülmeye başlanıyor. Niceliğin niteliğe dönüşme noktasından bahsediyoruz. En önemlisi de eski olanın itildiği, dışlandığı bir durumdan bahsediyoruz. O zaman bir marka yaşamak istiyorsa kendi “Yüzüncü Maymun”unu bulmalıdır. İnovatif olmak mecburiyetindedir.