Maliye Bakanlığı'nın özelgeleri ile genelgeleri uyuşmuyor

Murat Sayar / SMMM / Asist Denetim Danışmanlık SMMM Ltd.Şti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özelge (Bilgi İsteme) mesleğimizde çok eski bir uygulamadır. Özelgenin amacı kanunda açık hüküm bulunmayan veya muammalı bir hususta Maliye Bakanlığı’nın görüşünü alarak ileride oluşabilecek tarhiyat vs. gibi durumlara karşı tedbir niteliğindedir. Özelgeler sadece ilgili mükellefi görüş alınan hususta ilgilendirir ve konu aynı bile olsa farklı mükelleflerin kapsama dâhil olmaları için görüş almaları gerekirdi. 2010 yılında yapılan düzenleme ile vergi incelemelerinde Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgelerin de yapılacak vergi denetimlerde dikkate alınacağı ifade edilmiştir. Son düzenleme ile tabiri caiz ise sadece ilgili mükellefleri ilgilendiren özelgeler artık tüm mükellefleri ilgilendiren Genelgeler haline gelmiştir. Maliye Bakanlığı Özelge sistemi oluşturmuş ve özelge taleplerini öncelikle buradan (mükerrer olmaması için) kontrolü sağlanarak almaya başlanmıştır.

Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü tarafından verilen 21 Mart 2013 gün ve 11395140-220.99 – 256 sayılı özelge makalemizin konusunu oluşturmuştur. Özetle söz konusu özelge ile “sigorta şirketlerinden acenteler aracılığıyla almış olduğunuz sigorta hizmetlerinde (kasko, trafik sigortası vs.) mevcut poliçe tutarlarının tebliğ ile belirlenen hadleri aşması halinde söz konusu sigorta şirketine ait unvan ve vergi kimlik numarası yazılarak poliçede yer alan net prim (BSMV hariç bedel) bedelinin Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu'na (Form BA) dahil edilmesi gerekmektedir” şeklinde görüş bildirilmiştir.

Fakat mal ve hizmet alım/satımlarına ait bildirimleri düzenleyen 396 sıra no.lu vuk genel tebliği'ne göre 2010 ve müteakip yıllarda “bankalar, katılım bankaları, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, menkul kıymet yatırım fon ve ortaklıkları, reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri, sigorta şirketleri ve acentelerinin yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla bakanlığa bildirimde bulundukları için hizmet ve satış işlemleri için düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form BS (satışlara ait bildirim) ile bildirmelerine gerek yoktur, aynı şekilde bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontlarında karşı tarafça form BA (alışlara ait bildirim) ile bildirimde bulunmalarına gerek yoktur” hükmü yer almaktadır. 

Yukarıda yer alan tebliği hükmünde söz konusu dekont ve poliçeleri tanzim edenlerin bildirimde bulunmayacağı açıkça ifade edilmesine karşın poliçeye taraf olanlarla ilgili bir hükme yer verilmemiştir. Sadece bahsi geçen kurumların diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Form BA/BS formları ile bildirimde bulunmak zorunda oldukları ifade edilmiştir. Peki, bu durumda dekont ve poliçeye taraf olan mükellefler cari ayda (şuan ki uygulamaya göre 5.000 (Beşbin) TL) haddi aşan alışlarını Form BA ile beyan etmeleri gerekiyor mu? Bu soruyu sorma sebebimiz ise söz konusu uygulamamın amacıdır, bu uygulama karşılıklı Form BA/BS bildirimlerinin çapraz kontrolü ile uygunluk denetimi yapmaktır. 

Sonuç olarak; ilk satırlarımızda da ifade ettiğimiz gibi Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgeler artık sadece ilgili mükellefi değil konuya taraf olan tüm mükellefleri ilgilendirmektedir. Yapılan bir inceleme ve denetim esnasında yayınlanmış olan özelgeler dikkate alınarak tarhiyat ve ceza uygulaması söz konusu olabilecektir. Uygulama tebliğinde açıkça ifade edilmeyen ve karşılıklı mutabakat sağlanamadığı için bildirimde bulunulmayan dekont ve poliçeler için ne yapmamız gerekiyor? Naçizane tavsiyemiz zararın neresinden dönülürse kârdır mantığı ile bundan sonraki Form BA bildirimlerimize haddi aşan mal/hizmet alımlarınızı beyan etmeniz şeklinde olacaktır. Fakat bu ve buna benzer özelgeler ile genellerin çeliştiği hususlarda Maliye Bakanlığı'nın söz konusu yasal düzenleme de değişiklik yapması ile uygulama birliği sağlanabileceğini düşünüyoruz. Konuya vakıf olmayan fakat sorumlu olan vergi mükellefleri ile iş yoğunluğu ve birçok angarya ile mücadele eden meslek mensuplarının sürekli olarak Özelgeleri takip etmesi mümkün değildir. Vergi uygulama birlikteliğinin sağlanması amacıyla tebliğ, yönetmelik ve kanun değişikliklerinin toparlanıp birleştirildiği günümüzde özelgeler ile genelgelerin uyuşmaması aşikârdır. Temennimiz ise bu hususun dikkate alınarak mükellef mağduriyetlerinin önüne geçilmesi şeklinde olacaktır.