Siyasi partilerin “İSG” ile ilgili seçim vaatleri

DR. SEDAT KARABULUT

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bir ülkede yasama faaliyeti meclisteki çalışmalar ile şekillenir ve bunda hem iktidar hem de muhalefet partilerinin etkisi olur. Ülkede hem toplumsal hem de iktisadi hayat mecliste çalışılan, komisyonlarda tartışılan ve sonunda oylanarak Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulan yasalar ile belirlenir. 

7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak genel seçime kadar meclis tatile girmiştir. Bundan sonra yasama faaliyetleri, mecliste temsil hakkı elde edecek yeni partiler tarafından yürütülecektir. Bunu bekleyip göreceğiz. Ama bu günden geleceğe partilerin seçim bildirgeleri üzerinden İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) konularına projeksiyon yaptığımızda, partilerin neyi vaat ettiklerini seçim beyannamelerinde görmek mümkündür.

Hangi parti ne vaatte bulundu...

Bu yazı hazırlandığında MHP henüz seçim beyannamesini açıklamamıştı. Halen Meclis'te grubu bulunan diğer üç partiden CHP ve HDP seçim beyannamelerinde İSG konuları için ayrı bir başlık açmışlardı. AK Parti 376 sayfalık seçim beyannamesinin 133. sayfasında '' Çalışan kesimlerimizin iş sağlığı ve güvenliği, kendi başına bir değer olduğu gibi, verimli ve katma değeri yüksek bir üretim yapısının da ön şartıdır '' dedikten sonra ''Bu kapsamda, kamuoyuyla paylaştığımız İş Sağlığı ve Güvenliği Eylem Planı'nı kararlılıkla hayata geçireceğiz” demiştir. ÇSGB'nın yayınladığı ''Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi-III ve Eylem Planı 2014-18'' 43 sayfa olup 2018 yılına kadar bu alanda yapılması planlanan şeyleri detaylı şekilde anlatmaktadır. AK Parti sayfa 213 ve 240'ta madencilik ve inşaat sektörlerindeki iş güvenliği konularına vurgu yaparak bu başlığı tamamlamıştır.

CHP'nin seçim beyannamesi 200 sayfadır. Bunun içinde İSG ile ilgili olarak Sayfa 64'de; ''Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nü iş güvenliğini gözetecek ve iş güvenliği denetimlerini eksiksiz yapacak şekilde çağdaş bir yapıya kavuşturacağız '' dedikten sonra Sayfa 77-79 arasında bu konuya özel olarak ayrılmış bölümde bizce önemli şu taahhütlerde bulunmuştur; 

“- Ticarileşme yerine kamu yararını gözetecek Ulusal İşçi Sağlığı ve Güvenliği Konseyi’ni kuracağız. 
- Sendikalar, meslek odaları/birlikleri, üniversiteler ve ilgili bakanlık uzmanlarının katılımıyla, mesleki eğitimleri ve denetlemeleri gerçekleştirecek özerk kurumsal yapılar oluşturacağız. 

- Ulusal, sektörel ve bölgesel programlarla, ülke çapında eğitim ve denetim seferberliği başlatacağız. 
- İş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarına tam bir iş güvencesi sağlayacağız. 
- Bu uzmanların işten çıkarılabilmesini, iş müfettişi ve sendika/işçi temsilcisinin onayına tabi kılacağız. 
- İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini sunan personelin ücretlerinin, işverenin dörtte üç ve devletin dörtte bir oranında katkı sağladığı ortak bir fondan karşılanmasını sağlayacağız. 

- Çalışma ortamlarının sağlık ve güvenlik koşullarına uygun olması konusunda, devletin de işverenle birlikte sorumlu tutulmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapacağız”, demiştir. 

HDP'nin seçim beyannamesi ise 52 sayfadır. Bunun içinde İSG ile ilgili olarak Sayfa 4'te; “İşçilerin ve emekçilerin işyerlerinde iş cinayetlerine karşı iş güvenliğini sağlama hakkıdır dedikten sonra sayfa 36-38 arasında çalışma hayatında somut etkisi olabilecek şu vaatlerde bulunmuştur;

 “Mevsimsel işçiler... Ulaşım, barınma, beslenme, temiz su, tuvalet, ücret, çalışma saatleri, iş güvenliği, sağlık, sosyal güvence, çocukların eğitimi gibi konular sözleşmelerle belirlenecek” ve 

- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Konseyi oluşturulacak.
- İş cinayetlerine neden olan sorumluların cinayetten yar­gılanmaları sağlanacak.
- İşçi sağlığı ve iş güvenliği hakkı anayasal bir hak olarak tanınacak. “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve “Ceza Kanunu” başta olmak üzere, ilgili tüm mevzuat yeniden düzenlenecek. Şu anda süren cezasızlık politikasına son verilecek.

- Taşeron sisteminin varlığına son verinceye kadar, her hangi bir iş kazasında ana firmayı da sorumlu kılacak düzenlemeler yapılacak.” 

Bu beyannameler neden önemli...

Biliyorsunuz bu yılın nisan ayı içinde kamuoyunda ''Torba Yasa'' olarak bilinen ve içinde çalışma hayatını düzenlemeye yönelik birçok maddenin olduğu taslak onayladı. Buna göre “İşyeri hekimi ve İSG uzmanı, maaş aldığı işveren İSG ile ilgili uyarılara uymaz ve gerekli önlemleri almaz ise, işverenini bakanlığa şikayet etmek zorundadır.” (4.4.2015 tarih “6645 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 1)

Buna göre 301 işçinin hayatı kaybettiği Soma maden kazası bu yasa onayladıktan sonra yaşanmış olsa ve kazaya neden olan tehlikeli durum, işverene yazılı olarak bildirildiği halde yapılmamış ancak ilgili İSG uzmanı bu durumu bakanlığa bildirmemiş olsaydı, halen yargılanan kişiler kimler olur ve ne oranda ceza alırlardı? 

Bu örnekte de açıkça görülebildiği gibi, mevzuattaki en küçük bir değişiklik çalışma hayatını şiddetle etkiliyor. Bu nedenle TBMM'de temsil edilme hakkına sahip siyasi partilerin, ülkemiz İSG yaşantısı hakkındaki politikalarının ne olduğu çok ama çok önemlidir. Zira bu siyasi partilerin yayınlanacak yasa ve yönetmeliklere ekleyip çıkartacakları bir kaç cümle, çalışma hayatını şiddetle değiştirebilecek güçtedir.