Türk ekonomisini ne bekliyor?

DR. SÜFYAN EMİROĞLU / Ekonomist

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ekonomi güçtür, mutluluktur, barıştır ve toplumsal huzurdur. Tabi ki güçlü ve sürdürülebilir bir ekonominin sağladığı ortamlar için bunu söylüyoruz. Ekonomik durumun bozulması zafiyettir, huzursuzluktur ve toplumsal barışın tehlikeye girmesidir. Hatta ekonomideki sıkıntı kamu düzeninin bozulmasıdır. Türkiye 2002’den sonra 7-8 yıl başarılı bir ekonomik program yürüttü. Bu dönemde hem milli gelir hem kişi başı gelir iyi derecede büyüdü. Bu büyüme toplumsal refaha da yansıdı. Hatta bu gelişmeler krizlerle boğuşan ABD, AB ve diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin imrendiği bir noktaya ulaştı. Bazı ülkeler Türkiye’yi model ülke olarak görmeye başladı. Ancak son 6-7 yıldır ekonomik gelişmedeki bu ivme kaybedildi. Kişi başı milli gelirdeki artış durdu hatta son 2 yılda geriledi. GSMH’da son 2 yılda gerileme trendine girdi. Peki önümüzdeki dönemde Türk ekonomisini neler bekliyor. Başta eğitim, teşvik sistemi, teknoloji yoğun üretim zafiyeti gibi temel problemlerin yanında kısa dönemde Türk ekonomisini etkileyecek en önemli unsurlardan bazıları aşağıda ele alınmıştır. 

Çin ekonomisindeki gerileme, ekonomik büyümedeki düşüş tüm dünyayı etkileyeceği gibi Türkiye’yi de etkileyecektir. Petrol ve doğalgaz ithalatını bir tarafa bırakırsak Çin Türkiye’nin en büyük ticari partneri. Doğal olarak Çin ekonomisindeki olumsuz gelişmeler şu veya bu şekilde Türkiye’yi de etkileyecektir. Oysa Çin ile Türkiye arasındaki uzun dönemli (2020 yılında) ticari hacmin 100 milyar doları geçmesi hedefl enmişti. Türkiye’de bir yıl içinde 2 genel seçimin yaşanmasın da reel ekonomi için ciddi bir sıkıntı oluşturdu. Bu dönemde yatırımlardaki yavaşlamalar ve kamu ödemelerinde ki aksamalar, kamuyla iş yapan çoğu şirketin nakit akış hesaplarını alt üst etti ve şirketleri zora soktu. Sermaye yapısı zayıf ya da yetersiz firmalar bu dönemi fonlamada ciddi zorluklarla karşı karşıya. 

Halen yaşanılan ciddi bir sorun da döviz fiyatlarındaki yükselişler. Türk Lirası son dönemlerde dünyada en çok değer kaybeden para birimlerinden biri. Son iki yılda değer kaybı ciddi rakamlara ulaştı. TL’nin değer kaybının ihracatı artıracağı hesaplandı ama bu gerçekleşmedi. Yıllık ihracat %10 civarında düştü ve 144 milyar dolara geriledi. Bu üretim, istihdam ve vergi kaybı anlamına geliyor. Diğer bir önemli sorun komşular sorunu. Türkiye’nin etrafı ateş çemberi. Çokça mal sattığımız Irak, İran, Suriye, Mısır gibi ülkelerle hem diplomatik hem ticari olarak büyük sorunlar yaşıyoruz. Çevremizde neredeyse mal satacağımız ülke kalmadı. Bu durum Türk sanayicisini ve üreticisini kara kara düşündürüyor. Komşu ülkelerle yaşadığımız sıkıntılar diğer Ortadoğu ülkeleri ve Afrika’yla da bağımızı zayıflattı. 

Bir başka sorun mülteci sorunu. Türkiye’nin hiçbir sorunu olmasa tek başına mülteci sorunu Türkiye’ye sorun olarak yeter de artar bile. II. Dünya savaşından bu yana yaşanan en büyük mülteci sorununun odağındaki ülke Türkiye. Şu ana kadar resmi rakamlara göre mülteciler için 8 milyar dolar para harcadı. Bu rakama vatandaşın yardımları dahil değil. Toplumsal sorunlar bir tarafa Türkiye böyle bir mali yükü uzun süre taşıyabilecek bir ülke değil. 

Ve nihayet Rusya krizi. Rusya son yıllarda Türkiye’nin en önemli ticari partnerlerinden biri oldu. Müteahhitlik hizmetleri, tekstil, gıda ve turizm Rusya denince ilk akla gelen sektörler. Bu sektörler Türk ekonomisi için en önemli sektörler. Kısa bir süre içinde Rusya krizinde olumlu bir sürece girilmezse Türkiye’nin kaybı yıllık 10 milyar doları aşacak. Bu da Türkiye için büyük bir rakam. Kısacası Türk ekonomisi sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Peki ne yapılmalı? Maçı kazanmak için iyi bir takım şart.