Türk vergi sistemi büyümeyi ne kadar destekliyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Nazmi KARYAĞDI / Gelir İdaresi E.Daire Bşk. 

Ülkemizin vergi sistemi kaynakların yatırım, üretim ve tüketim arasında etkin bir şekilde yönlendirilmesini sağlayarak ekonomik büyümeye olumlu bir katkı yapar nitelikte midir? Gelin bu sorunun yanıtını birlikte araştıralım. Vergi sisteminin göz önünde bulunduracağı üç önemli gerçek vardır: Vergi gelirlerini artırmak suretiyle kamu harcamalarını sağlıklı kaynaklardan finanse etmek, ekonomik büyümeyi sağlamak ve gelir/servet dağılımında adaleti sağlamak.

Büyümeyi etkileyen tek bir faktörden söz etmek elbette ki mümkün değildir. Ekonomik büyümeyi sağlayacak faktörler emek, sermaye ve teknolojik gelişmelerdir. Bu faktörler üzerindeki vergileme yapısı da büyüme üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Sadece vergi oranlarının yüksek ya da düşük olması değil vergi türleri, verginin alındığı taban, verginin şahıslar ya da kurumlar üzerinden alınıp alınmaması, kayıt dışı ekonominin boyutu, istisnalar ve indirimler de ekonomik büyümede etkendir. Geçtiğimiz haftalarda VergiAlgi internet sitesinde Gelir İdaresi E. Başkan Yrd. Bülent Taş tarafından yapılan analiz, uluslararası piyasalarda Ocak 2015 itibariyle bir yıllık sürede ham petrol fiyatları %54 oranında ucuzlamışken Türkiye’de benzin fiyatlarının %20, motorin fiyatlarının %22 oranında azaldığını ortaya koyuyordu.

Perakende fiyatı 4.56 lira olan motorinin bünyesindeki vergi tutarı 2.38 lira

Yani ham petrol ne kadar ucuzlarsa ucuzlasın yüksek vergi payı nedeniyle fiyat daha aşağıya çekilememekte imalatçının/ihracatçının maliyetleri yüksek olmakta, yüksek fiyattan ürettiği ürüne hem iç piyasada hem de dış pazarlarda alıcı bulmakta zorluk çekilmektedir. Bu nedenle de Türkiye, ciddi maliyet unsuru olan yüksek vergiler yüzünden iç piyasada üretimi/tüketimi, dış piyasada da ihracatı artırmak suretiyle büyüme potansiyelini yeterince ortaya koyamamaktadır. 

Elbette ki Türkiye’nin ikilemi mali disiplin ya da ekonomik büyüme arasında bir seçim yapmak değildir. Geldiğimiz noktada kamu maliyesinde mikro tedbirler olarak adlandıracağımız vergi gelirlerinin kompozisyonunu büyümeyi sağlayıcı yönde değiştirecek aksiyonlara ihtiyaç bulunuyor. 

OECD bünyesinde yapılan bir çalışmaya göre (Tax and Economic Growth) büyümeyi en azdan en fazlaya doğru etkileyen vergiler şöyle sıralanıyor: Taşınmaz varlık vergileri, tüketim vergileri, kişisel gelir vergisi, kurumlar vergisi.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, vergi açığının oranı, kayıt dışılık oranı, devletin ekonomideki payı gibi hususlara bağlı olarak vergilerdeki artış ya da azalışların büyümeyi her ülkede farklı yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz.
Bize göre Türkiye’deki sorunun çözüm yolu gelir vergilerinin azaltılması değil işletmeler için maliyet unsuru olan ÖTV ve ÖİV ile ücret üzerindeki mali yüklerin azaltılmasıdır.

OECD ülkeleri arasında 2012 sonunda toplam vergi gelirleri içinde KDV gibi genel satış vergilerinin payı %19,5 iken Türkiye’de %20,8’dir. Ancak özel tüketim vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı OECD ülkeleri arasında %7,8 iken Türkiye’de%18,3’tür. 

2014 sonunda ülkemizde petrol ürünlerinden alınan ÖTV 45 milyar 682 milyon lira iken dahilde alınan KDV 38 milyar 121 milyon liradır. 

Aslında bu tablo sadece büyümeyi değil aynı zamanda enflasyonla mücadeleyi de olumsuz yönde etkileyen bir görünüm arz etmektedir.

Öte yandan Özel İletişim Vergisinin yüksekliği de büyümeye olumsuz etki yapacak düzeydedir. Sabit ve mobil (GSM) iletişimden, internetten ve data iletim hizmeti üzerinden alınan vergilerin yüksekliği artan maliyet olarak fiyatlara yansımakta, üretim (arz) cephesinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Keza bilgi ve iletişim teknolojilerinden yeterince yararlanılamaması verimlilik kaybı olarak da büyümeyi etkilemektedir. 

Konuyla ilgili olarak Deloitte firması tarafından GSM Assocation için hazırlanan éMobil İletişimin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi Nedir? (Kasım 2012)é raporundaki tespitler de görüşümüzü destekler mahiyettedir. Buna göre; mobil penetrasyon oranı 2G’den 3G’ye %10 oranında artırılırsa GSYH %0,15 oranında artacak, mobil data kullanımının iki kat artması durumunda GSYH %0,5 oranında artacaktır. Gelişmekte olan ülkelerde mobil telefon kullanımında %10’luk artış ise toplam faktör verimliliğine %4,2 oranında artışa neden olacaktır.

Özetle belirtmek gerekirse vergi sistemimiz vergi adaletinden yoksun olduğu gibi ekonomik büyümeyi de yeterince desteklemiyor. Sadece bütçe giderlerini karşılamak üzerine kurulu vergi sistemi kamu maliyesini (ekonomisini) kurtarırken özel kesim ekonomisinin gelişme potansiyeline gereken katkıyı veremiyor.

Kayıt dışılığın büyük ölçüde kayda alınması, indirim, istisna ve muafiyetlerin minimum düzeye indirilmesi suretiyle vergi tabanının genişletilmesi ve servet üzerinden vergilemede etkinlik sağlanması sonucunda;

ÖTV, ÖİV ve ücret üzerinden alınan vergilerde azaltmaya gidilebilecek bu da üretim üzerindeki maliyetlerin azalması ve fiyatların düşmesi nedeniyle iç piyasada talebin artması ve bunun sonucunda yatırım ve üretimin artmasına, eksik kapasitelerin kullanılmasına ve dolayısıyla verimliliğe, istihdamdaki artış nedeniyle işsizliğin azalmasına ve bu suretle büyümenin artmasına katkı sağlayacaktır.

Öte yandan maliyetlerin düşmesi nedeniyle oluşan fiyat avantajı nedeniyle (kaliteyi de gözardı etmemek kaydıyla) dış piyasada ülkemizin rekabet gücü artacak, artan ihracat da yine ekonomik büyümeye destek olacaktır.