Çin'in sınavı, Türkiye'nin fırsatı

Çin’in Covid-19’a karşı ‘sıfır vaka’ saplantısı, Çin ekonomisi üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek gibi duruyor ancak Çin, mevcut politikasından bugün vazgeçmiş olsa dahi halihazırda bu politikanın vermiş olduğu zararı geri alması pek mümkün görünmüyor.

Mustafa MERTCAN Gelecekten Haber mustafa.mertcan@dunya.com

Çin’in Covid-19’a karşı ‘sıfır vaka’ saplantısı, Çin ekonomisi üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek gibi duruyor ancak Çin, mevcut politikasından bugün vazgeçmiş olsa dahi halihazırda bu politikanın vermiş olduğu zararı geri alması pek mümkün görünmüyor. Çin ekonomisindeki bu hasarı tetikleyen en önemli etkenler arasında, küresel ekonominin yavaşlaması nedeni ile zayıflayan ihracat ve artan enflasyon gösterilebilir. Dünya Bankası verilerine göre, Çin’in mal ve hizmet ihracatının GSYİH’ye oranı 2006 yılında %36 iken 2021 yılında %20’ye geriledi. Bu oran, Çin’in yıldızının parlamaya başladığı 2001 yılı ile neredeyse aynı. Ayrıca sorunlu emlak piyasasına bağlı zayıf iç talep, bu durumu daha da körükleyeceğe benziyor. Tüm bunlara rağmen dünya nüfusunun yaklaşık %20’sini oluşturan, her alanda büyümeye ve gelişmeye açık bir ülkenin yükselişi, çok uzun bir süre durdurulamayacaktır. Çin; önümüzdeki birkaç yıl içinde yaşanabilecek zorlukların ardından, en nihayetinde eskisinden daha güçlü ve yıkıcı bir güce sahip olacak şekilde geri dönecektir. Bu süreç, ülkemiz için farklı imkan ve fırsatlar doğurmuştur.

Küresel kriz, Türkiye’nin fırsatı olabilir

Tüm kriz zamanları, birileri için tehdit olurken diğerleri için fırsat oluşturabilir. Bu durum, bireyler ve şirketler için olduğu kadar ülkeler için de geçerlidir. Çin, tedarik zincirinin tam ortasında yer alan dünyanın en büyük üreticisi. Uzun yıllar boyunca bu üretim gücünü kullanarak ithalat fuarları yapıp cari fazlasını dengelemeye çalışacak kadar cesur bir ülke. Fakat pandemi ile hiçbirimizin tahmin edemediği yeni bir dünya düzeni kurulmaya başladı. Özellikle Avrupa, tedarik zincirine yeni ülkeler eklemek için arayışa geçti. En iyi alternatifler olarak iki ülke öne çıktı: Polonya ve Türkiye. Her iki ülkenin de avantajı, genç nüfusu ve kaliteli üretim kabiliyetine sahip oluşu. Makine ve yazılım gibi alanlarda, alternatif ülkelere göre daha avantajlı bir konumdayız. Bu alanlara yoğunlaşırsak Çin’in piyasadan az da olsa uzaklaştığı bir dönemde ciddi ivme yakalayabilir ve kaliteli ürünlerimiz ile büyümeyi sürdürülebilir hale getirebiliriz.

Geçen yıldan bu yana normalleşmeye başlayan uluslararası fuarlar, Çin’in ‘Sıfır Covid-19’ politikası sebebi ile -özellikle Çin’de- sürekli erteleniyor veya düzenlenemiyor. Fuar deyince akla gelen bir ülkenin; etkin fuarlar düzenleyememesi bir yana, üretici ve ziyaretçileri neredeyse hiçbir uluslararası fuara -yine aynı sebeplerle- yeterince katılım gösteremiyor. Bundan dolayı bu fırsatı çok iyi değerlendirip halihazırda güçlü olduğumuz, Avrupa ve Amerika gibi pazarlarda daha fazla güçlenmemiz ve yeni pazarlara açılmamız gerekli. Bize ve ürünlerimizin kalitesine alışan firmalar ve ülkeler, asla vazgeçemeyeceklerdir.

Markalı üretim ve ihracata verilen destekler değerlendirilmeli

Bu noktada üretici ve ihracatçımıza büyük görevler düşüyor. Acilen sektörümüz ile ilgili tüm uluslararası fuarlarda katılımcı olarak yer almamız, hatta farklı alanlarda sponsorluklar ile kendimizi öne çıkartmamız doğru ve etkili bir pazarlama yöntemi olacaktır. Markalı üretim ve ihracat burada önem kazanıyor. Genel ihracat rakamlarına göre, kg başına düşen birim fiyatımız 1.2 dolar seviyelerinde. UN Comtrade’in verilerine göre bu rakamlar: Çin’de 2,34 dolar/ kg, Almanya’da 3,78 dolar/kg, yüksek teknoloji ihracatı %20 seviyelerinde olan Polonya’da ise 2,35 dolar/ kg. Tabi ki bahsettiğimiz ülkelerin ‘teknoloji tarafı güçlü’ diyerek kendimizi ikna edebiliriz. Bir de çuvaldızı kendimize batırabilir miyiz, ona bakalım.

Yalnızca 15 yıl öncesine kadar Polonya’nın yüksek teknoloji ihracatı %3 seviyelerindeydi. Bu oran, bizim ülkemizin şu andaki teknoloji ihracatı seviyesine yakın. Bu da demek oluyor ki, özellikle teknoloji ve markalı ihracat alanında yapılması gereken birkaç adımı doğru planlayabilirsek biz de Polonya gibi kg başına düşen ihracat rakamımızı yükseklere çıkartabiliriz. Markalı ihracatın ülkemizde desteklenmesi için teknoloji alanında iştigal eden firmalara yönelik ‘E-Turquality’ gibi muazzam destek paketleri var. Ayrıca Ticaret Bakanlığımızın ihracatı ve üretimi arttırmaya yönelik birçok farklı desteği var. Bu destekler ve ihtiyaç duyulan bilgilerin çoğuna, kolayihracat.gov.tr ve kolaydestek.gov.tr adreslerinden ulaşabilirsiniz. Bu yolları izlediğimizde dünyanın tedarik merkezine yerleşip kısıtlı zamanda avantajlı olabileceğimiz bir noktaya ulaşmamız, ancak birkaç yılımızı alacaktır.

Tüm yazılarını göster