Kanada’nın “basına destek” kararı Türk basını için de ilham verebilir

Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA garbis.kesisoglu@dunya.com

Türkiye’de yazılı basının durumu haklı endişeler içeren geniş tartışmalara sahne olurken, Kanada’da örnek oluşturabilecek ilginç bir gelişme yaşanıyor. Bu ülkede, basının kendi olanaklarıyla hayatiyetini sürdürebilmesinin giderek çıkmaza sürüklendiğini gören hükümet, devreye girmiş bulunuyor.

Basının can çekiştiği ortamda eksiksiz demokrasiden söz edilemeyeceği gerçeğini göz önünde tutan Kanada Hükümeti, özellikle yazılı basındaki kan kaybını durdurabilmek için, beş yılı kapsayacak 595 milyon Kanada Doları tutarında bir sübvansiyon paketini, önümüzdeki 1 Ocak’tan itibaren yürürlüğe koyuyor.

İşte aklıselim dolu bir haber... Şimdi, bu umut verici gelişmenin arka planına birlikte göz atalım.

Kriz faturası gazetecilere ve medyaya çıktı

Kanada’nın en büyük medya grubu Postmedia’nın National Post gazetesi ile Toronto’da yayınlanan Toronto Star ve Montreal merkezli Le Devoir gazeteleri, son yıllarda kesintisiz biçimde “tasarruf önlemlerini” yürürlüğe koyarken gazetecilerin de işlerine yoğun şekilde son verdiler. Çıplak gerçek şu ki, 2010’dan bu yana Kanada’daki gazetecilerin üçte biri işini kaybetti. Krizin faturası en kestirme ve kolay yoldan gazetecilere kesilirken ülkede hızla büyüyen “ işsiz gazeteciler ordusu” oluştu.

Sağduyu sahibi herkes, bunun aslında basının kendi kuyusunu kazması demek olduğunu görebiliyordu... Çünkü gazeteciler, en başta da muhabirler olmadan gazetecilik yapılamayacağı, apaçık ortadaydı... Bir yandan da, topal ördeğe dönmüş, “dördüncü kuvvet” olmaktan çıkmış bir basınla demokratik hayatın sağlıklı ortamda sürdürebilmesi de olanaksızdı. Ortada ulusal imaj açısından tatsız bir tablo vardı.

Basına beş yıllık yardım paketi açıklandı

İşte bu “vahim” durum karşısında hükümet, harekete geçmek ihtiyacını hissetti...
Maliye Bakanı Bill Morneau, sonuçta federal hükümetin basına beş yıllık yardım planını kamuoyuna açıklamak durumunda kaldı. Ama hemen zannedilmesin ki bu kararı tüm kesimler alkışlarla karşıladı... Politika, her yerde politika:

Kararın ardından Kanada’da politikacılar ikiye ayrılıverdi... Evet basının çıkmazda olduğunu herkes kabul ediyor, evet basın ağırlıklı olarak karardan memnun... Ama işte bir kısım politikacılar da bu yardım planının “ medyayı hükümete bağımlı hale getireceği” görüşünü savunuyor... Daha açıkçası, bizdeki klasikleşmiş deyimiyle “besleme basın” oluşacağını öne sürüyor.

Kırk katır mı yoksa kırk satır mı örneği, “Ölü basın mı, besleme basın mı” tartışmasına hiç girmeden, bu olayı pekala politika üstü bir yaklaşımla ele almanın da mümkün olduğuna işaret etmekle yetinelim. Yani, hükümet yardımı gibi değil de üzerinde mutabakat sağlanmış “ devlet desteği “ gibi.

Fon dağıtımını bağımsız komisyon yapacak

Şimdi de, tartışılan planın ana hatlarına geçelim:

- Kanada’ya yararlı içerik üretirken kar amacı gütmeyenlere yüzde 15 oranında vergi
indirimi sağlanacak.

- Kâr amacı güdülmeden hazırlanan içerikler, bölge gazetelerine ücretsiz olarak
verilecek ve masraflar bu fondan karşılanacak.

- Gazeteler hayırsever kurumlardan ve şahıslardan bağış kabul edebilecek.
Böylelikle umulan o ki, üretim masraflarına katkıda bulunulduğu aboneler
artacak ve gazete gelirleri reklam kaybı açığını kapatabilecek.

- Destek fonlarının dağıtımı için, medya ve gazete sanayiinden bağımsız bir
komisyon kurulacak, tahsisler sıkı bir şekilde kontrol edilecek.

- Özellikle bölgesel/ yerel basının kalkındırılmasına öncelik verilecek.

Kriz kapıya dayanmışken, tartışmalar...

Bazı gazeteler ise şimdiden “Peki 5 yıl sonra ne olacak? Destek bitecek mi? “ şeklinde soruları gündeme getirmeye başladı. Buna paralel olarak kimi medya mensupları da; “ Kanada basının içinde bulunduğu durumun kendi çekirdeğinde inovasyon için fırsatlar barındırdığını, oysa programın başlaması ile medyanın sırtını teşviklere dayayarak rehavet uykusuna dalacağını” iddia ediyorlar.

Ölümcül kriz ortamında bu polemiklere tanık oldukça insanın aklına Fatih surlara dayanmışken Bizanslıların harıl harıl “Meleklerin cinsiyetini” tartışması geliyor...

Gazetelerimiz bir bir kapanmadan...

Kanada’daki bu gelişmedik en hareketle ülkemize dönersek... Özellikle yerel gazetelerin durumu, kağıt fiyatları nedeniyle tam anlamıyla çıkmazda.

Korkarız, bu gidişle kapanmaktan başka çare bulamayacak gazeteleri üzüntüyle izlemek zorunda kalacağız.

Tabii ki her krizin fırsatçısı da olacak... Kurların yüksekliği karşısında gayet rahat olan bir kesim var; Dışarıdan kağıt ithal edenler, fiyat yükselişlerinden artan kar marjları nedeniyle memnunlar. Tamam da, gazeteler battıkça bu işin sonu nereye varacak?

Türkiye’de de Kanada’dakine benzer bir programı, hiç değilse yerel gazeteler için bir an önce düşünmekte yarar olmalı. Bu ülkede hangi sektörler için ne teşvikler çıkmadı ki?

Düşük faizli özel kredilerle turizm teşviklerinin hatırlamak, herhalde yeter. Oysa basınımız, bugün ölüm döşeğinde bile ilaç için üç kuruşluk kredi alamıyor.

Medyamızdaki krizi partiler üstü bir anlayışla “ulusal sorun” çerçevesinde ve tam mutabakatla ele alıp tüm dünyaya örnek oluşturacak objektif teşvikleri hayata geçirebilmek çok mu zor?
Son bir not: Türkiye’de açılmış üniversitelerin büyük kısmında gazetecilik eğitimi veriliyor...
Basınımızı yaşayamazsak, bu gençlerimizin umutlarını nasıl canlı tutacağız?

Tüm yazılarını göster