Sürdürülebilir protein kaynakları: Böcek ve yosun

Uzmanlar, yosunların yeni protein kaynağı olarak Avrupalılara nasıl anlatılacağı ve bu yiyeceklere yönelik yasal düzenlemeler ile pazarlama konusundaki potansiyel zorlukların nasıl aşılacağını tartışıyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem ERYAR ÜNLÜ

Avrupa Birliği çevre ve besinlerin sürdürülebilirliği için kaynakları daha verimli kullanma ve sera gazları oluşumunu azaltma hedefiyle yeni projeler üzerinde çalışıyor.

Hayvan yetiştiriciliği, önemli miktarda sera gazı oluşumuna yol açtığı için hayvansal yiyeceklerin tüketiminin azaltılarak, tarımsal uygulamaların arttırılması önemli hedefler arasında yer alıyor. Bu doğrultuda et, balık, süt, yumurta gibi temel hayvansal protein kaynaklarının, daha sürdürülebilir olan besinlerle ikamesi konuşuluyor.

Baklagiller veya soya gibi bitkisel protein kaynakları seçenekler arasında değerlendiriliyor. Asıl yeni olan ise böcek ve yosunların yeni protein kaynakları olarak gündeme gelmesi.

Sabri Ülker Vakfı da, "Bilim Bunu Konuşuyor" platformu ile sağlık ve beslenme alanlarında gündeme gelen bu yenilikleri paylaşıyor. Vakıf, son olarak çevre ve besinlerin sürdürülebilirliği için kaynakları daha verimli kullanma ve sera gazları oluşumunu azaltma hedefiyle gündeme gelen "yeni" diğer protein kaynaklarını gündeme taşıdı.

Yenilebilir böcekler

Böcek ve yosun aslında uzak doğu ülkelerinin çoğunda tüketilen ancak dünyanın diğer coğrafyaları için oldukça "yeni" ve farklı bir besin kaynağı. Uzmanlar, yosunların yeni protein kaynağı olarak Avrupalılara nasıl anlatılacağı ve bu yiyeceklere yönelik yasal düzenlemeler ile pazarlama konusundaki potansiyel zorlukların nasıl aşılacağını tartışıyorlar.

Geleneksel hayvan yetiştiriciliğiyle elde edilen protein miktarına ulaşmak için yenilebilir böcek yetiştirilmesi halinde doğaya salınan toplam sera gazı ve doğal kaynak kullanımının daha düşük olacağı belirtiliyor. Yenilebilen yaklaşık bin 400 böcek türü olduğu biliniyor. Protein ve buna ek olarak lif yani posa içeren yenilebilir böceklerin, vitamin ve mineral içeriği ise türüne, büyüme evresine ve beslenmesine yani yemlerinin bileşimine göre değişiklik gösterebiliyor.

Birçok yenilebilir böcek türü, insan tüketimi için güvenli ve olumsuz sağlık etkileri olmadığı kanaatiyle tüketilebiliyor. Oysaki yenilebilir böcekler, yetiştirilme koşullarına göre biyolojik veya kimyasal kirleticiler içerebiliyor. Dolayısıyla yenilebilir böceklerin yetiştirilme ve beslenme koşullarının uygunluğunun değerlendirilmesi de büyük önem taşıyor.

Yosunlar ve su bitkileri

Yosunlar, geleneksel bitkilerle karşılaştırıldığında çok daha hızlı çoğalabilen bitkiler olarak ön plana çıkıyor. Alglerin, kalsiyum, demir ve bakır gibi mineral içerikleri ise toprakta yetişen bitkilere göre daha yüksek olabiliyor. Japonya ve Kore'de temel besin kaynaklarından biri olan deniz yosunları, denizden elde edilebildiği gibi çiftlikte de yetiştirilebiliyor. Bazı yosun türlerinin diğerlerine göre protein içeriği yüksek, yağ içeriği düşük olsa da yosunların tümü vitamin, mineral ve bazı önemli elzem amino asitler açısından iyi birer kaynak olarak gösteriliyor.

Yeni bitkisel protein kaynakları

AB destekli "Protein2Food" projesi, Avrupa'da hâlihazırda tüketilen amarant, karabuğday ve kinoa gibi tahıllar ile bakla, nohut ve yeşil mercimek gibi bitkisel protein kaynaklarının içerdiği proteinin miktarını ve kalitesini arttırmayı amaçlıyor. Avrupa'nın iklim ve topraklarına daha uygun türlerin geliştirilmesi, üretim ve hasat süreçlerinde iyileştirmeler ve teknolojik gelişmelerle protein içeriği ve kalitesi yüksek olan etlere alternatif teşkil edebilecek fırıncılık ürünleri, makarnalar, kahvaltılık tahıllar ve atıştırmalıklar gibi bitkisel besinlerin üretiminin sağlanabilmesi hedefleniyor.

Karbon emisyonlarını sıfırladı

Prof Grup, Akdeniz Bölgesi baharatlarını dünyanın birçok ülkesine ihraç eden Kütaş Tarım Ürünleri'nin pest kontrol uygulamaları nedeniyle çevreye saldığı karbon emisyonlarını Gold Standard Karbon Kredisi ile sıfırladı. Sürdürülebilir bir gelecek için atılan bu adım ile karbon emisyonlarının çevreye zararlı etkisi önlendi.

Haşere mücadelesinin başta gıda olmak üzere birçok sektör için hayati önem taşıdığını ifade eden Prof Grup Genel Müdürü Selçuk Yavuz, firmaların ürün güvenliği için zorunlu olan bu uygulama nedeniyle karbon emisyonu yaymak zorunda kaldıklarını ifade etti. Selçuk Yavuz, Prof Grup olarak haşere ile mücadelede çevreye en az zarar veren ürün seçimlerinin yanı sıra bu süreçte ortaya çıkan karbon emisyonlarını sıfırlamak için hizmet verdikleri kuruluşlara karbon kredisi sertifikası sağladıklarını belirtti.

Selçuk Yavuz, "Karbon kredisi kavramı tüm dünyada Kyoto protokolünün imzaya açılması ile gündeme geldi. Bu kapsamda yaydığınız karbon salımını önlemek veya absorbe etmek için emisyonları azaltan bir kurum ile alışverişe girerek karbon denkleştirme şansınız var. Bu konu ülkemiz için henüz çok yeni biz de Prof Grup olarak bu konuda öncü olmak istedik. Hizmet verdiğimiz kurumlara Gold Standard Vakfı'nın karbon kredilerini sağlıyoruz. Gold Standard Vakfı, merkezi İsviçre'de olan 70'ten fazla ülkede 80'in üzerinde sivil toplum kuruluşu tarafından desteklenen kâr amacı olmayan bir kuruluş. Bize emanet edilen bu dünyayı en iyi şekilde korumanın hepimizin sorumluluğu olduğuna inandığımız için bu projeyi hayata geçiriyoruz. Projemizi Akdeniz baharatlarını dünyaya ihraç eden Kütaş Tarım ile başlattık ve çevreye duyduğumuz saygıyla devam ettireceğiz" diye konuştu.

Kütaş tesislerinde 2016 yılı boyunca yürütülen pest kontrol uygulamaları sonucunda oluşan karbon ayak izlerinin tamamını Prof Grup'un sağladığı Gold Standard Karbon Kredisi ile sıfırladıklarını söyleyen Kütaş Tarım Genel Müdürü Ufuk Begisi, sürdürülebilir bir gelecek için attıkları bu adımın Türkiye için henüz çok yeni ve öğrenme sürecinde olduğunu ifade etti. Begisi, Prof Grup ile yaptıkları bu iş birliğinin tüm firmalara örnek olmasını dilediklerini de sözlerine ekledi.