Tarihin derinliklerinden bir ses!

Tarihçenin akışında ara ara kopukluklara, önemli bazı terimlerin yeterince ifade edilememiş olmasına yol açsa da, bu kitap, bol çizim ve alıntılarla Yunan Felsefesi'ne eğlenceli bir giriş yapmamızı sağlıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ÇİĞDEM SİRKECİ

İnsanlığın hayat ve dünya hakkında düşünce yürütmesi, insanlık tarihi kadar eski olsa da, felsefenin doğuşunun bu düşünceleri sistematik ve rasyonel hale getirdiği kabul edilir. Evreni, mitolojik anlayıştan (mitos), us ile anlamaya (logos) geçiş, polis şehirlerin oluşmaya başladığı İ. Ö. 6.yüzyılda gerçekleşir.

Bu şehirlerde tartışma, münazara ve karşıt görüşlerin çatışması yoluyla siyaset bilimi ve felsefe gelişir. Kitabın yazarına göre, felsefe yapılabilmesi için bir diğer şart, boş zamandır (otium). Köle olarak yaşamını sürdüren birinin bir filozof olmasına olanak yoktur. O dönemdeki düşünürlere baktığımızda hepsinin varlıklı, köleleri olan sahipler olduklarını görürüz. Yalnızca bu şanslı kesim eğer ilgisi var ise, kendini entelektüel olarak geliştirme fırsatı bulur. Sokrates öncesi dönemde düşünürlerin çalışma objesi doğa/varlık (physis) iken, Sokrates ve sofistler insanı, erdemi ve fazileti ön planda tutarlar. Sokrates'in ölümünden sonraki Platon-Aristoteles dönemi ise Yunan şehirlerinin kesintisiz savaştığı, sürekli krizlerin yaşandığı ama bir yandan da bilim ve sanat alanında başarıların arttığı bir periyod olur. Bilginin sistemleştirilmesine kafa yoran bu iki büyük düşünür gençleri yetiştirmek için iki ayrı okul açarlar.

Aristoteles'ten sonra İskenderiye'nin medeniyetin merkezi olduğu Helenistik Dönem başlar, Platon'un okulu Akademia ve Aristoteles'in Lykeion'una Epikür'ün Bahçe'si ve Zenon'un Poikile'si eklenir.

Felsefe tarihine bu genel bakıştan sonra kitapta her akımın, önemli düşünürlerin felsefi anlayışları daha detaylı olarak ele alınıyor. Zenon'un hareket kavramına karşı dört paradoksu, "varlık var olandır" diyen Parmenides, "hiçbir şey yoktur" önermesini ortaya atan Gorgias; bilgeliğin erdem, cehaletin günah olduğunu iddiaedenSokrates'inöğretilerineyerveriliyor. Sokrates, çarptırıldığı idam cezası karşısında vakurduruşuilefelsefeninölmeyiöğrenmeyi de içerdiğini ispatlıyor bize.

Kitabın devamında okulları olmasa da yaşam biçimi olarak döneme damgasını vurmuş iki akımdan, Sinizm ve Kuşkuculuk'tan bahsediliyor. Sinizm toplumsal hayatı reddederken, kuşkuculuğun duygusuzluğu, olan bitene kayıtsızlığı yücelttiği belirtiliyor.

Epikür ve Epikürcülük, hazı yaşam anlayışlarının merkezine koyarak günümüze değin sürecek bir tartışmanın içinde bulurlar kendilerini. Aynı dönemlerde yayılan Stoacılık ise "ahlaki güzellikten daha iyi bir şey yoktur" etiği ile hareket eder.

Yaklaşık bin yıl hüküm sürmüş bir felsefenin 176 sayfalık bir kitapta özetlenmesi; tarihçenin akışında ara ara kopukluklara, önemli bazı terimlerin yeterince ifade edilememiş olmasına yol açsa da, bu kitap, bol çizimve alıntılarlaYunanFelsefesi'neeğlenceli birgirişyapmamızısağlıyor. Kitabıbuanlamda özendirici olması açısından önemli buldum. Bundansonraatılacakadım, ilgimiziçeken akımlar ya da genel olarak Yunan Felsefesi üzerine daha ciddi okumalara girişmek olabilir.

Yeni Başlayanlar için Yunan Felsefesi, Axel Cherniavsky & Pablo Sapia, Türkçesi: Cem Tüzün, Habitus Kitap, 176 s.