3A kulübü daraldı, B grubundaki ülkeler parladı

En büyük 3 kredi derecelendirme kuruluşunun 3A kategorisinde değerlendirdiği küresel ülke havuzu yüzde 60 küçüldü ve AA ve B grubu ülkeleri yatırımcının 'yeni 3A' kulübü haline geldi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Evrim KÜÇÜK
DIŞ HABERLER

Yükselen ekonomik performansı Türkiye'nin notuna yansıyor. Geçtiğimiz kasım ayında uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesinin ardından, geçtiğimiz hafta içinde bir diğer derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S&P)  Türkiye'nin notunu BB'den BB+'ya çıkarak yatırım yapılabilir seviyenin bir basamak altına getirdi. Böylelikle Türkiye, B grubundaki ülkeler arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Araştırmalar, AAA notuna sahip ülke sayısı azaldıkça yatırımcının B kategorisindeki yatırımlarını artırmaya başladığını ve küresel tahvil piyasalarındaki yatırımların içinde B grubu ülkelerin ağırlığının son yıllarda önemli oranda arttığını ortaya koyuyor.
 
Batı'nın sanayileşmiş ülkelerinin kredibilitesi finans krizinin patlak vermesinden bu yana altı yıl içinde sert bir şekilde geriledi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları dev ekonomilerinin notlarını bir bir kırarak aslında bu ülkelerin ekonomilerinin çok da sağlam olmadığını ortaya koydu. Özellikle 'üç A kulübü' yani AAA notuna sahip ülkelerin ekonomik sağlığı giderek bozulurken,  bu kulüpten ABD, İngiltere, Fransa'nın çıkması finansal piyasalardaki yatırım tercihlerini de yeniden şekillendirmeye başladı. Finansal krizin, en büyük 3 kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Standard and Poor's ile Fitch Ratings'in gelişmiş ekonomilerin kredi notlarını düşürmesiyle 3A notuna sahip küresel hazine tahvilleri içindeki payı daraldı. Ocak 2013 itibariyle üç not şirketi tarafından AAA olarak derecelendirilen ülkeler Avustralya, Finlandiya, Almanya, Lüksemburg, Norveç, Hollanda, Danimarka, Singapur, İsveç, İsviçre ve Kanada.

AAA ülkelerinin tahvil havuzu yüzde 60 daraldı

[PAGE]

AAA ülkelerinin tahvil havuzu yüzde 60 daraldı
Financial Times gazetesi üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından AAA notu verilen ülkelerin tahvillerinin küresel tahvil piyasası içindeki payını analiz etti. Finansal krizin, not kuruluşunun, gelişmiş ekonomilerin kredi notlarının düşürmesine neden olmasıyla 3A notuna sahip küresel hazine tahvili havuzu yüzde 60 küçüldü. Üç kredi şirketi tarafından notu AAA olarak belirlenen küresel devlet tahvili piyasasının oranı 2007'deki yüzde 42 seviyesinden yüzde 32.4'e indi. İki A (AA-, AA+) kategorisindeki ülkelerin tahvil havuzu altı yıl önceki yüzde 24.8 seviyesinden yüzde 34'ün üzerine çıktı. FT'nin analizine göre, "9A kulübü" olarak nitelenen ABD, İngiltere ve Fransa'nın en üst seviyedeki kredi notlarını kaybetmesiyle Fitch, Moody's ve S&P'nin en güvenli olarak tanımladıkları hükümet tahvil payları 2007'nin başındaki 10.9 trilyon dolar seviyesinden 4 trilyon dolara geriledi. ABD Hazine kağıtları piyasasının büyüklüğü göz önüne alındığında, daralmanın en önemli sebebi olarak, S&P'nin 2011'de ABD'nin notunu düşürmesi gösteriliyor. Büyük oranda S&P'nin ağustos 2011'de ABD'nin not indiriminin bir sonucu olan küçülme, dünya kredi notları haritasında "çarpıcı" bir değişikliğe işaret ediyor. Kredi notu haritasındaki bu değişim, bir yandan yatırımcıları gelişen piyasalara kaydırırken, diğer yandan regülatörleri "güvenli" varlık tanımlarını yeniden gözden geçirmeye itiyor.

ABD ve Avrupalı hükümetlerin not indirimleri manşetlere daha çok yansısa da, Financial Times'ın analizi, başta Latin Amerika olmak üzere dünyanın geri kalanında birçok not artışına dikkat çekiyor. Uruguay, Bolivya ve Brezilya, Ocak 2007'den bu yana en büyük not artışı alan ülkeler arasında en üst sırayı oluştururken, en sert indirimler Yunanistan'ın başı çektiği Avrupa'da öne çıkıyor.

Financial Times'ın topladığı verilere göre, 2007 yılı başından bu yana Latin Amerika ve Asya'nın hızlı gelişen ülkeleri not artışları listesinin tepesinde yer alıyor. Listenin altlarında ise, borç yeniden yapılandırması kapsamında kreditörlerin büyük kayba uğradığı Yunanistan dahil olmak üzere krizin vurduğu güney Avrupa ülkeleri bulunuyor.
FT analistlerinin hazırladığı küresel kredi notları haritasındaki değişimler, yatırımcının II. Dünya Savaşı'ndan sonra meydana gelen önceki finans krizlerinden farklı olarak, hasarın büyük bir kısmına neden olan volatil bankacılık ya da finans sistemleri ile zayıf kamu finansmanı sorunlarına odaklandığını gösteriyor.  Özellikle Avrupa ülkelerinin finansal sorunları yatırımcının odağında.

[PAGE]

2A ve B kategorisi yatırımcıyı cezbediyor
Yatırımcılar artık AA ülkelerinin tahvil piyasasına ağırlıklı olarak para akıtırken, son altı yıl içinde Türkiye'nin de içinde bulunduğu 'B' grubu ülkelerinin yatırımlardan aldığı pay büyük oranda artış gösterdi. Diğer yandan yatırım tercihleri arasında Asya ve Latin Amerika ülkelerinin varlığı genişlemeye başladı. Her ne kadar gelişmekte olan ülkeler henüz 3A kulübüne girmekten uzak görünse de, yaşanan değişimler yüksek risk almadan getiri elde etmek isteyen yatırımcılar için alternatif fırsatlar sunuyor. Ayrıca, içinde bulunduğumuz belirsizlik ortamında 'güvenli varlık hangisidir?' sorusunun sorulmasına neden oluyor.

Bazı yatırımcılar için en az AA- olan ülkeler 'yeni 3A'lar' haline geldi. Bu kategorinin genç üyeleri Çin, Şili, Güney Kore ve Suudi Arabistan. Analizin en çarpıcı sonuçlarından biri ise yatırım yapılabilir seviyenin en altında yer alan B kategorisinin giderek genişliyor olması. Bu gruptaki ülkelerin tahvillerinin toplam içindeki payı altı yıl önce yüzde 4 seviyelerindeyken bugün yüzde 17'ye tırmanmış durumda. Bunun en makul açıklaması ise, eskiden yıldız ekonomiler olarak görülen Avrupa'daki bazı ülkelerin kriz döneminde B kategorisine gerilemesi. Bu ülkelerin en önemli örnekleriyse İtalya, İspanya ve İrlanda. Tüm bu ülkelerin ortak özelliği son birkaç yıl içinde finansal ve kamu finansmanı krizine sürüklenmeleri.BBB grubunun genişlemesinin bir diğer nedeni de bir dizi gelişmekte olan ülkenin ve Azerbaycan'dan Uruguay'a kadar birçok hızlı büyüyen ülkenin yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi.

En hızlı not artışı Latin Amerika'da
En yüksek kredi seviyesine sahip ülkeler halen gelişmiş ekonomilerde yoğunlaşmış durumda fakat krizin merkezindeki Euro Bölgesi ülkelerinde ortalama not seviyesi son altı yıl içinde sert bir şekilde geriledi. Buna karşın en hızlı not artışları Latin Amerika'da olurken, sanayileşmiş Asya ülkeleri de notlarını artırdı. Son olarak geçtiğimiz çarşamba günü Fitch, Filipinlerin notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltti. Fitch, Filipinlerin yabancı para cinsinden uzun vadeli notu BB+'dan BBB- seviyesine yükseltirken, yerel para cinsinde8n notu da BBB-'den BBB seviyesine çıkardı. Her iki notun görünümü de 'durağan' olarak belirlerdi.  Fitch ayrıca, Filipinlerin ülke tavanı notunu BBB-'den BBB'ye ve yabancı para cinsinden kısa vadeli notunu B'den F3'e yükseltti. Fitch, not artırımının Filipinlerin dış bilançosunun A notuna sahip ülkeler seviyesinde güçlü olmasını, kalıcı bir şekilde cari  işlemler fazlası vermesini ve zayıf global ekonomiye rağmen Filipinler ekonomisinin 2012'de yüzde 6.6 gibi güçlü bir büyüme göstermesini yansıttığını vurguladı.

Moody's ülke riskleri direktörü Bart Oosterveld, notlarda yükselme eğiliminin gelişmekte olan ülkelere doğru kaymasının "gelecekte güçlü ve sürdürülebilir büyümenin nereden geleceğini ortaya koyduğunu" söyledi. S&P'nin ülke reytingleri komitesi başkanı John Chambers da, gelişmekte olan ülkelerin, notlarının artmasına katkıda bulunan birçok reforma imza attığını ifade etti ve "Daha iyi ekonomik şartlar bu ülkelere yardımcı oldu. Rüzgarı arkanıza aldığınızda reformları hayata geçirmek daha kolaydır" yorumunda bulundu. Chambers, gelişmekte olan ülkelerin kredi notlarındaki artışın ısrarcı bir şekilde iyi politikalar uygulamalarından kaynaklandığını dile getirdi. Mali pozisyonlar, büyüme beklentilerinin ve özellikle de Latin Amerika'da kırılganlığın azalması da gelişmekte olan ülkelerin görünümü üzerinde etkili oldu.
Gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin notundaki artış, her ne kadar notu düşen birçok Avrupa ülkesini de içerse, BBB kategorisindeki devlet tahvili havuzunu genişletti. Fidelity Investments portföy yöneticisi Jonathan Kelly, gelişen piyasaların daha önce riskli ve yüksek getirili varlıklar arasında görüldüğünü ancak artık başlıca yatırımlar arasında yer aldığını belirtti.

Gelişmekte olan ülke borçları, Latin Amerika'yı içinde bulunduğu krizden kurtaran ABD Hazine eski bakanı Nicholas Brady'nin adıyla anılan 'Brady Planı' sonrasında 1990'larda uzak bir varlık sınıfı olarak ortaya çıktı. Ocak 2007'den bu yana Latin Amerika ülkeleri kredi notlarında en iyi artışlar yaşanan ülkeler olarak çıktı karşımıza. Uruguay, Bolivya ve Brezilya notlarında en hızlı artış kaydedilen Latin Amerika ülkeleri oldu. Janothan Kelly'e göre, bu trendi besleyen önemli bir faktör kurda serbest dalgalanmaya geçiş trendi. Kelly, sabit kurdan dalgalı kura geçilmesinin, gelişmekte olan ülkelerde daha önceleri görülen döviz piyasasında büyük patlamaların önüne geçtiğini belirtti.

Not hiyerarşisinde zengin ülkeler hala önde

[PAGE]

Not hiyerarşisinde zengin ülkeler hala önde
Gelişmekte olan ülkeler duruşlarını ciddi bir şekilde geliştirse de, kredi notu hiyerarşisinde gelişmiş ülkeler önde bulunuyor. İki ya da üç A kategorisine giren ülke sayısı az. Çünkü reyting kuruluşları tek bir büyüme kaynağı, emtia piyasalarına ya da sermaye girişlerine bağımlı ülkelerin notlarını yükseltme konusunda çekimser davranıyor. Fitch'in ülke notları küresel başkanı David Riley, "Bizim kriterlerimiz içinde yüksek gelir, olgunlaşmış ve çeşitlendirilmiş ekonominin ağırlığı ekonomik dinamizm ve büyümeden daha fazla. Bu ağırlığı korumaya devam edersek bundan sonra AAA kulübüne girecek ülkeler muhtemelen daha önce bu notunu yitirmiş ancak sonra geri kazanmış ülkeler olacaktır. Geçmişe baktığımızda, bunun da uzun zaman aldığı söylenebilir" açıklamasında bulundu.

Bu arada uzmanlar, ülkelerin yüksek notlarını kaybetmesine rağmen bazen kendilerinden daha yüksek not taşıyan ülkelerden daha fazla yatırım çekebildiğini söylüyor. Örneğin şu an Suudi Arabistan ve Katar, İtalya ile İspanya'dan daha yüksek kredi notuna sahip fakat kurumsallaşmış Avrupa borç pazarı, derinliği, likiditesi ve legal sistemi sayesinde yatırımcılar için daha cazip bir piyasa olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Çin'in kredi notundaki çarpıcı artışa değinmemek olmaz. Şu an Çin, AA-ülkeleri arasında. Ancak ülkenin ABD'nin ekonomik üstünlüğünü tehdit ettiği bir dönemde AAA seviyesine yükseltilip yükseltilmemesi konusu tartışmalara neden oluyor. Riley, "üç A sahibi olmak için Batılı bir liberal demokrasi olmak gerekmiyor fakat Çin'deki mevcut ekonomik kalkınma seviyesi ve şeffaflık derecesi notun artırılması için bir engel oluşturuyor" açıklamasında bulundu.
Bankacılığın istikrarıyla ilgili yargılar yıkıldı
Analizdeki tespitler, 2007 ortalarından bu yana küresel finans piyasalarında yaşanan gerginliklerin ortaya çıkardığı jeopolitik değişimlere ve bankacılık sisteminin istikrarıyla ilgili yargıların yıkıldığına işaret ediyor. Riley, FT'ye yaptığı açıklamada, dünyanın 5 yıl önce çok daha "tahmin edilebilir" bir yer olduğunu ve bankacılık krizlerinin de daha çok gelişen piyasalarda rastlanan bir olgu olduğunu, ancak şimdi bu varsayımların tamamen değiştiğini söyledi.
Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun kriz yıllarındaki tutumu ise bazı tartışmalara yol açtı. Krizde bankalar ve yatırımcılar için toksik olduğu anlaşılan bazı finans ürünlerinin güvenilirliği konusunda yatırımcıyı yanlış yönlendirdikleri gerekçesiyle not şirketleri eleştiri oklarına hedef oldular. Ancak yine de ülkelerin kredi notlarına dair değerlendirmeleri yakından izlenen bir gösterge niteliğinde ve reyting kuruluşları yeni dünya ekonomik düzenine adapte oluyor.
Bart Oosterveld, "Eskiden gelişmiş endüstriyel ülke analistleri ve gelişmekte olan piyasa analistleri vardı. Bunlar farklı kabiliyet alanlarıydı. Tüm bunlar artık pencereden uçup gitti" ifadesini kullandı. Oosterveld, 2008 yılında kullandıkları metodolojinin 15-20 yıllık bir temerrüt tecrübesine dayandığını ama tüm temerrütlerin gelişmekte olan ülkelerde yaşandığını hatırlatarak, artık gelişmiş bir ülkenin kendi para birimiyle temerrüde ihtimali olmadığı varsayımın ortadan kalktığını kaydetti.

[PAGE]

Avrupa'da ülke notları üzerindeki baskı artıyor
AB'den yardım alan beşinci ülke olan Güney Kıbrıs'taki kriz Avrupa Birliği üyelerinin notları üzerindeki baskıyı artırdı. Geçtiğimiz günlerde S&P'nin Güney Kıbrıs'ın kredi notunu bankacılık sektörü görünümün giderek kötüleşmesini gerekçe göstererek CCC+'dan CCC'ye düşürmesinin ardındın Moody's de, Euro Bölgesi'nin Güney Kıbrıs'a yardım konusunu ele alışındaki yetersizliğinin, üye ülkelerin kredi notları üzerinde ekstra baskı oluşturduğu uyarısında bulundu. Moody's Avrupalı yetkililerin krizin önüne geçme kabiliyetlerini fazla büyüttüklerine de dikkat çekti. Moody's ülke riskleri direktörü Bart Oosterveld Reuters'e yaptığı açıklamada, "Yetkililer piyasa koşullarının olumlu olduğuna ve diğer ekonomilerle bankacılık sistemlerine yayılmayı engelleyecek araçlara sahip olduklarına çok güveniyorlar. Biz güvenin yersiz de olabileceğini düşünüyoruz" dedi. Fitch de, Güney Kıbrıs'ı negatif izlemeye aldı ve bankacılık sisteminde yaşanan şokun ülke ekonomisiyle kamu finansmanını olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti. Güney Kıbrıs'ı halen B notuyla derecelendiren Fitch'in açıklamasında, "Fitch bu ülke için açıklanan programa ilişkin daha fazla detayın belirlenip açıklanmasının ardından negatif izlemeyi yeniden değerlendirecek" denildi.

Güney Kıbrıs etkisi dün daha da netleşti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Egan Jones, Avrupa'da devam eden ekonomik sorunları gerekçe göstererek İngiltere'nin notunu indirdi. Konuya ilişkin raporda, "İngiltere açısından en büyük sorun Avrupa bankacılık krizinin son dönemde Güney Kıbrıs'ta yaşananlar da dikkate alındığında azalıyor gibi görünmemesi" ifadeleri kullanıldı. Kararla ülkenin notu AA-'den A+'ya çekildi. Fitch de bir süre önce İngiltere'nin AAA olan kredi notunu gelecek haftalarda kaybedebileceği uyarısında bulunmuştu. Fitch'in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, izlemeye alınan İngiltere'nin kredi notunun indirilmesinin yüksek bir olasılık olduğu ve kararın Nisan sonunda gelebileceği belirtilmişti.

Türkiye basamakları tırmanıyor
Türkiye Avrupa'nın sürekle kırık not aldığı bir ortamda merdivenleri tırmanıyor. S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu 'BB'den 'BB+'ya yükseltmesinin ardından Türkiye artık Romanya, Endonezya, Filipinler, Barbados ve Hırvatistan ile aynı not çizgisinde yer alıyor. Türkiye, Moody's'ten Ba1, S&P'den BB , Fitch'ten ise BBB- notuna sahip. Buna göre Türkiye Moody's ve S&P'ye göre aynı not görümüne sahipken, Fitch'e göre not görünümü bir basamak yüksek. S&P notu yükseltmeden önce Türkiye BB notuna sahipti ve Guatemala, Ürdün, Portekiz, Macaristan ve Kosta Rika ile aynı not görünümüne sahipti.
Geçtiğimiz kasım ayında Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkaran Fitch Ratings, geçtiğimiz günlerde 'Türkiye'nin, 'Türkiye'nin notunu artırmak için bir süre dilimi hiçbir zaman verilmez. İzlenmeye devam edilir ve gerekli görüldüğünde reyting konusunda karar alma inisiyatifi kullanılır. Türkiye'yi izlemeye devam ediyoruz, her ülkenin kendine ait dinamikleri var. Farklı konjonktürlerde faaliyet gösteriyor. Bunu göz önünde bulundurmak lazım" açıklamasında bulunmuştu.
Moody's de sık sık Türkiye'nin kredi notlarının karşı karşıya olduğu zorlukların yüksek cari işlemler açığını da içeren önemli dış kırılganlıklar olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin pozitif görünümünün kamu finansmanı ve dış şoklara dirençlerin ülkenin mali ve makroekonomik istikrarını iyileştirmeye devam edeceği beklentisini yansıttığını ifade eden Moodys'e göre Türkiye'nin ödemeler dengesi şoklarına karşı direncinin artması yatırım yapılabilir not için ön şart ve Türkiye, not artırımı için cari işlemler açığını düşürmeli.

[PAGE]

S&P: Dünyada temerrüde düşen şirket sayısı artıyor
Standard & Poor's "2012 Yıllık Gelişmekte Olan Pazarlar Şirket Temerrüt Çalışması ve Reyting Geçişleri" konulu raporunu yayınladı. Rapora göre 2012 yılında Avrupa'da 9 tahvil ihracatçısı şirket temerrüde düştü. 2011 yılında temerrüde düşen şirket sayısı ise 4 idi. Geçen yıl temerrüde sürüklenen bu dokuz şirket de finansal sektör dışındaki şirketler. Rapordan satır başladı şöyle:
. 2012 yılında Avrupa temerrütleri tarafından etkilenen borç hacmi 19.7 milyar dolar değerinde. 2011'de ise bu rakam 5 milyar dolar değerindeydi.
. Tüm derecelendirilen kuruluşların temerrüt oranı geçtiğimiz yıl yüzde 0.35 iken, 2012 yılında ise bu oran yüzde 0.59 idi.
. 2012 yılında Avrupa'da hiçbir yatırım yapılabilir kuruluş temerrüde düşmedi.
. 2012'deki reyting artışı ve düşüşü finansal olmayan ve finansal olan sektörler arasında değişiklik gösterdi.
. S &P'nin Avrupa'da derecelendirdiği 650 finansal olmayan şirketin yüzde 18'i sene sonunda daha düşük kredi notuna sahip olurken, yüzde 9'u daha yüksek kredi notuna sahip olmuştur.
. 2012 yılında S & P'nin Avrupa'da değerlendirdiği 544 finansal şirketin yaklaşık yüzde 29'unun reytingi düşürülürken, yüzde 4'ünün ise reytingi yükseltildi.
 2012'de bölgedeki kredi istikrarı çok dikkat çekici olmayan bir ölçüde geriledi. Değişmeyen reytinglerin oranı 2011 yılında yüzde 64.8'den 2012 yılında yüzde 62.65 oranına geriledi.
. Oransal kredi riskinde, reytingler etkili göstergeler olarak servis edilmeye devam edilecek. 
. 2012 Avrupa yıllık Gini Oranı yüzde 93.75 oldu.
Global temerrüt raporunun ana hatları 
. 2012 yılında toplamda 84 global şirket temerrüde düştü. 2011 yılında temerrüde düşen şirket sayısı ise 53.
. Temerrüde düşen şirketlerin borcu 86.7 milyar dolar değerinde. 2011'de ise bu rakam 84.3 milyar dolar değerindeydi.
. Genel kredi kalitesi az bir oranda yükselirken, reyting artışı ve düşüşündeki oran da 2011'e oranla artış gösterdi.
. 2011 yılına göre temerrüt oranlarının yükselmesine rağmen, yıllık Gini Oranı yüzde 88.7'den yüzde 89.5'e yükseldi. Bu yükseliş son 32 yıldaki yükselişten daha fazla.
. Geçmişte olduğu gibi, 2012 yılında da ABD'deki şirketlerin temerrüt sayıları ve bu temerrütlerin borçları çoğunluğu oluşturdu. Bu ABD'de değerlendirilen kuruluşların sayısının daha fazla olması ile ilgili olabilir. Buna rağmen, gelişmekte olan pazarlardaki temerrüt seviyesindeki kuruluşların sayısı da, son on yılın en büyük yüzdesine ulaştı.