AB ülkelerinde 'Brexit' rüzgarı

İngiltere'nin AB'den ayrılma kararına ilişkin AB üyesi ülkelerin liderlerinin ilk yorumlarında değişik görüşler yer bulurken aşırı sağcı liderin genel tutumu karara karşı olumlu oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İngiltere’nin Avrupa Birliği'nden (AB) yüzde 51.9 oyla ayrılma kararı, Avrupa'da geniş yankı buldu.

AB temsilcileri ve AB üyesi ülkelerin liderleri kararı endişe ile karşılarken, Avrupalı aşırı sağcılar sevinçle karşıladı.

Avrupa Birliği kurumları

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ve AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte, İngiltere'deki referandumun sonucunu görüşmek üzere olağanüstü toplandı.

Toplantının ardından yapılan açıklamada, karardan üzüntü duydukları ancak saygı gösterdikleri belirtilerek, "Bu süreç acılı da olsa, şimdi Birleşik Krallık hükümetinin, halkın bu kararını hızla yerine getirmesini bekliyoruz. Herhangi bir gecikme gereksiz bir şekilde belirsizliği artırır" ifadesine yer verildi.

AB'nin 27 üye olarak devam edeceği vurgulanan açıklamada, Birlik'ten çıkışın usullerinin Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesinde belirlendiği hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:

"Birleşik Krallık'la, Birlik'ten çıkmasına dair müzakerelerin şartlarını hızla görüşmeye hazırız. Bu müzakereler bitene kadar, Birleşik Krallık tüm hakları ve sorumluluklarıyla AB üyesi olmaya devam edecek. AB üyeliği sona erene kadar, AB kanunları Birleşik Krallık'ta tam olarak uygulanmaya devam edecek."

AP Başkanı Martin Schulz, referandum sonucunu "Birleşik Krallık halkının ayrılma kararı almasından dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ancak bu, halkın AB'den çıkılması yönündeki bağımsız bir irade beyanıdır." diye değerlendirdi.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, İngiliz halkının referandumda demokratik kararını verdiğini ve buna saygı gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Şimdi yapılabilecek en doğru iş, AB ve İngiliz yönetiminin birlikte çalışıp iki tarafın halklarının çıkarlarını gözeterek Birlik’ten çıkışın sağlanmasıdır” ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Pedro Agramunt ise İngiltere’de çıkan sonuçla birlikte Avrupa fikrinden bir şeylerin kaybolduğunu belirtti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise İngiltere’nin ittifaktaki pozisyonunun değişmeyeceğini belirterek, "Birleşik Krallık'ın NATO’daki pozisyonu değişmeyecek. Birleşik Krallık, güçlü ve bağlı NATO müttefiki olarak kalmayı sürdürecek ve ittifakımızdaki öncü rolünü oynamaya devam edecek." dedi.

AB üyesi ülkelerin liderleri

İngiltere Başbakanı David Cameron, referandumda AB'den ayrılma kararının çıkmasının ardından ekimdeki parti kongresinde görevi bırakmak istediğini açıkladı. Referandumda ülkesinin AB'de kalması için kampanya yürüttüğünü hatırlatan Cameron, "Ama İngiliz halkı başka bir yol izlemek için çok açık bir karar aldı. Ülkeyi bu yola sokacak yeni bir liderliğe ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararını büyük üzüntüyle karşıladığını belirterek, "Bugün (dün) Avrupa için ve Avrupa’nın birleşme süreci için dönüm noktasıdır." dedi. Bu kararın gelecekte ne anlama geleceğinin diğer 27 AB üyesi ülkenin acele ve kolay sonuç çıkarmamasına bağlı olacağını ifade eden Merkel, aksi takdirde bunun Avrupa’yı daha fazla ayrıştıracağını ifade etti.

Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile pazartesi günü Berlin’de görüşeceklerini bildirdi.

İtalya Başbakanı Matteo Renzi, Britanya halkının seçimini yaptığını belirterek, "Biz bu karara saygı duyuyoruz. Şimdi yeni bir sayfa açılıyor.” değerlendirmesini yaptı. “Avrupa bizim evimiz ama tamir edilmeli, tazelenmeli çünkü o bizim yarınlarımızın evi." diyen Renzi, "Son 70 yıllık tarih, barışın bölünerek değil birlik sayesinde mümkün olduğunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı. Renzi, “Avrupa’yı daha adil, daha insani olması için değiştirmeliyiz” dedi.

İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, İngiltere'deki referandum sonucunu "üzüntü ile karşıladıklarını" belirterek, sükunet çağrısında bulundu. Rajoy, "İngiltere'nin AB'den ayrılması en az 2 yıl alacaktır. Bu sırada AB ile İngiltere arasındaki ilişkilerde hukuki durum kesinlikle değişmeyecektir. İlk kez bir ülke AB'den ayrılsa da anlaşmalar gereği bu sürecin müzakere edilerek olması gerekir" diye konuştu.

İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia Margallo ise sonuçtan dolayı "çok endişeli" olduklarını ancak bunun asla "AB projesinde sonun başlangıcı olarak değerlendirilmemesi" gerektiğini dile getirdi.

Avusturya Başbakanı Christian Kern, "Bugün (dün) İngiltere, Avrupa ve Avusturya için kötü bir gün. Bu referandumla AB'nin nüfuzu ve güven kaybının ne kadar hızlı olduğunu gördük." ifadelerini kullandı.

Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz ise kararı şaşkınlıkla karşıladığını kaydederek, "AB ülkelerinin en büyüklerinden biri birlikten çıkarsa taş üstünde taş kalmaz. Diğer ülkelerde domino etkisi yaratabilir. Bu kesinlikle siyasi bir deprem." diye konuştu. Kurz, karara rağmen AB'nin ayakta kalacağını ancak AB'nin yeniliğe ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, karara ilişkin "Bugün,(dün) Avrupa için kötü bir gün. Bugün (dün) Avrupa sokaklarında milliyetçiler ve popülistlerin bayram ettiklerini görünce çok üzüldüm. Ancak ister Birleşik Krallık ile isterse onsuz, Avrupa ileriye doğru bakmalı." ifadelerini kullandı.

Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor da AB'yi kaçınılmaz değişimlerin beklediğini dile getirerek, "Çünkü mevcut haliyle hayatta kalamayacaktır." dedi.

Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitarovic ise AB'deki sorunlara rağmen, üye ülkelerin, birliğe üye olmak isteyen diğer ülkelerin kriterleri yerine getirmeleri için reform ve değişim süreçlerini desteklemeye devam edeceğini söyledi. 

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, referandum sonucunun "uçuruma doğru giden uyurgezer için 'uyan' çağrısı" olması gerektiğini belirterek, kararı olumsuz ve daha derin bir rahatsızlığın semptomu olarak nitelendirdi.

Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdic de İngiltere'nin AB'den ayrılmasından sonra "hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını" belirtti.

Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, “Çok üzücü bir sabah oldu. Yılın en kısa gecesinde başka bir karar umuyorduk. Ama karar verildi. Saygı duyulması gerekir.” ifadelerini kullandı. Linkevicius, Litvanya’nın, AB ile İngiltere arasında müzakerelerin mümkün olduğunca erken başlanmasından yana olduğunu belirterek, “İngiltere’nin yakın bir ortak kalmasını diliyoruz” dedi.

Letonya Dışişleri Bakanı Edrars Rinkevics de, İngiltere’nin referandum sonucundan endişe duyduğunu kaydederek, “Bizi zor bir dönem bekliyor. Bu karar, Avrupalılar için endişeli bir alarm oldu.” diye konuştu.

Estonya Başbakanı Taavi Röivas ise, “Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı, kaçınılmaz hayal kırıklığı yaratıyor. AB’yi korumak için İngiltere’den yapılan referandumdan sonuç çıkarmalıyız. Avrupa’nın birliği hepimiz için çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Birleşik Krallık’ta yapılan referandumda çıkan AB'den ayrılma kararının İngiltere'nin iç meselesi olduğunu söyledi. Lavrov, Taşkent'te gazetecilere yaptığı açıklamada, "Çıkan sonuç Birleşik Krallık halklarının iradesini ortaya koyuyor. Bu İngiltere'nin iç meselesidir." ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcılar karara sevindi

Birleşik Krallık'ta, Avrupa Birliği referandumunda Birlik'ten ayrılma kararı çıkması, Avrupalı aşırı sağcıları sevindirdi.

Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) lideri Marine Le Pen, Fransa'da da referandum yapılması çağrısında bulundu. Le Pen, resmi Twitter hesabından "Şimdi referandum sırası Fransa'da ve diğer AB ülkelerinde." paylaşımında bulundu.

Hollandalı aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders de, benzer referandumun zaman kaybetmeksizin bir an önce Hollanda’da yapılmasını isteyerek, “Şimdi sıra bizde.” dedi. Brüksel’in ulusal egemenlik karşısında yenilgi aldığını belirten Wilders, 23 Haziran’ın tarihe "bağımsızlık günü" olarak geçeceğini ifade etti.

İtalya’da AB karşıtı tezlerin en güçlü savunucusu durumunda olan Kuzey Birliği Partisi’nin (Lega Nord) lideri Matteo Salvini, İngiltere’yi takip etmeleri gerektiğini belirterek, “Yaşasın özgür vatandaşların cesareti. Kalp, akıl ve gurur, yalan; tehdit ve şantajı yeniyor. Teşekkürler Birleşik Krallık. Şimdi sıra bizde” ifadelerini kullandı.

İtalya ana muhalefeti 5 Yıldız Hareketi’nin lideri Beppe Grillo ise kararı "AB değişmeli, yoksa ölecek. AB kurumları özellikle de Troyka, 'Nerede hata yaptık?', 'Bu büyük problemi nasıl çözebiliriz?' diye kendisine sormaya başlamalı." ifadeleriyle değerlendirdi.

Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Başkanı Heinz-Christian Strache, merkeziyetçi ve göç yanlısı AB'ye karşı demokrasinin kazandığını belirterek, İngiliz halkını tebrik etti. AB'nin derhal kapsamlı ve derin reform sürecine girmesini, aksi takdirde sonu olacağını savunan Strache, Brüksel'in karar verme yetkisinin üye ülkelere devredilmesi çağrısında bulundu. Strache, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker'in ise derhal istifa etmesini istedi.

Almanya’daki aşırı sağcı İslam karşıtı "Almanya için Alternatif" (AfD) partisinin Genel Başkan Yardımcısı Alexander Gauland, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasından Almanya Başbakanı Angela Merkel'i sorumlu tuttu. Merkel'in sığınmacı politikasını eleştiren Gauland, "Merkel sınırları açarak İngilizleri AB’den kovdu." dedi.

AfD Thüringen Eyalet Meclis Grubu Başkanı Björn Höcke ise Almanya’nın da AB'de kalıp kalınmaması konusunda bir referandumun yapılmasını istedi. Dünü "Avrupa için bir sevinç günü" olarak niteleyen Höcke, "Alman halkının çoğunluğu AB’nin köleliğinden çıkmak istediğini biliyorum" ifadesini kullandı.

AB ve NATO karşıtı söylemleriyle bilinen Sırp Radikal Partisi (SRS) Genel Başkanı Vojislav Seselj de İngiltere'nin AB'den ayrılma kararını "harika bir haber" olarak değerlendirerek, "Sırp halkını sevindiren bir haberle güneşli ve aydınlık bir sabaha uyandık." dedi. "İngilizler, AB akbabasının kalbine kazık çaktı." ifadesini kullanan Seselj, Sırbistan'ın artık Rusya'ya dönme vakti geldiğini ifade etti.

Batı karşıtı Dveri Hareketi Genel Başkanı Bosko Obradovic de "Bugün (dün), hem Avrupa hem de AB halkı için büyük gün. Bağımsızlık günü olarak da kutlanabilir." dedi.