Almanya'nın 'Deniz Feneri' yanıtı tatmin etmedi

Milletvekili Dağdelen'e göre, hükümetin verdiği yanıtlar, tatmin edici olmaktan çok uzak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

BERLİN - Almanya'da hükümet, Sol Parti Federal Meclis Grubu üyeleri Sevim Dağdelen ve Ulla Jelpke tarafından "Deniz Feneri" derneğindeki bağış skandalıyla ilgili olarak sunulan soru önergesini yanıtladı.

Alman hükümeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 Kasım 2007 tarihinde Ankara'da Almanya Büyükelçisi Eckart Cuntz'tan "Deniz Feneri" davasıyla ilgili olarak bilgi alıp almadığının, eğer bilgi aldıysa bunun Alman hükümeti tarafından ülkenin iç işlerine karışılması olarak değerlendirilip değerlendirilmediğinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

"Gizli görüşmelerle ilgili olarak federal hükümet ayrıntıları açıklayamaz. Farklı bağlamda yapılan bir görüşmede, Almanya'daki mahkeme davalarında gözaltı süreleri hakkında konuşulduğu doğrudur. Alman hükümeti bunu bir etkileme çabası olarak görmemektedir."

Federal Suç Dairesi'yle (BKA) Anayasayı Koruma Dairesi gibi kuruluşların da kovuşturmaya dahil olup olmadıkları şeklindeki soruya da Alman hükümeti, "BKA 2006 yılından bu yana 'Deniz Feneri'yle ilgili soruşturma hakkında bilgi sahibiydi ve yetkili eyalet makamlarını BKA yasasının 2. ve 3. fıkrası gereği uluslararası alanda bilgi alışverişiyle destekledi" yanıtını verdi.

'Hükümet basın haberlerinden öte bilgi sahibi değil'

"Federal hükümet 'Deniz Feneri' derneği ve faaliyetleri hakkında hangi bilgilere sahiptir?" sorusuna ise sadece "Hükümet basın haberlerinden öte bilgi sahibi değildir" denildi.

Hala görevde bulunan ya da eski "Deniz Feneri" yöneticilerinin Türkiye'de üst düzey bürokrat olarak görev yapıp yapmadıkları konusunda da Alman hükümetinin bir bilgisi olmadığı kaydedilen açıklamada, eyalet içişleri bakanları konferansında, bağış toplayan benzer derneklerin denetlenmesini amaçlayan kararların alınıp alınmadığının sorulmasına karşılık da sadece "Hayır" yanıtı verildi.

Milletvekili Dağdelen, aldığı bu yanıtlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Frankfurt Eyalet Mahkemesi, Deniz Feneri derneği olayını asrın en büyük bağış skandalı olarak nitelendirmişti. Hükümet ise soru önergesini yanıtlarken somut bilgi verme ihtiyacı bile duymuyor. Bu da, Türkiye'yle Almanya arasındaki ilişkileri gözeterek, bir şey görmediğini, duymadığını ve bilmediğini ifade eden 3 maymuna benziyor" dedi.

'Cevaplar tatmin edici değil'

Hükümetin yanıtlarında, finansal denetleme kurumlarının harekete geçmesini gerektiren bir neden görülmediğinin, mağdurların zararlarının karşılanması ve benzeri olayların önlenmesi için bir adım atılmasının düşünülmediğinin de ifade edildiğine işaret eden Dağdelen, hükümetin verdiği yanıtların, tatmin edici olmaktan çok uzak olduğunu kaydetti.

Bir sorumsuzluk ifadesi olan bu gevşek tavrın ardında başka nedenlerin olduğu şüphesinin akla geldiğini belirten Dağdelen, "Dava sonunda Frankfurt'ta mahkeme başkanının 'Almanya tarihinin en büyük bağış skandalıyla karşı karşıyayız ve olayın asıl failleri Türkiye'de' demesine neden olan geniş boyutlara rağmen hükümet bu tavrı sergiliyorsa, kaçınılmaz olarak akıllara 'Bunun arkasında Türkiye'yle ilişkilere zarar vermeme kaygısı mı yatıyor?' sorusu gelmektedir" diye konuştu.

Hükümetin bu 10 soruluk önergeye verdiği yanıtlarla zihinlerde yeni soruların oluşmasına neden olduğunu ifade eden Dağdelen, "İslami holdinglerin faaliyetlerinin Alman yasalarına tabi olmadığı gerekçesiyle yüz binlerce insanı mağduriyetleriyle baş başa bırakan Alman hükümetinin, şimdi de Deniz Feneri skandalının kendisiyle ilgisi olmadığını açıklayarak sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını" savundu.

Dağdelen takipe devam edecek

Dağdelen, "Hükümetin bu skandal tavrına karşı olayın takipçisi olmaya devam edeceğimi kamuoyuna bildiririm" dedi.

Frankfurt Eyalet Mahkemesi 17 Eylülde "Deniz Feneri" davasıyla ilgili olarak aldığı kararda, dolandırıcılık suçundan Mehmet Gürhan'ı 5 yıl 10 ay, Firdevsi Ermiş'i 1 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan'ı da 2 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırmıştı.