CIA faaliyetleri AİHM gündeminde
11 Eylül sonrası CIA'in bazı Avrupa ülkelerindeki faaliyetleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gündemine taşındı. Polonya devleti ağır suçlamalarla karşı karşıya
STRAZBURG- Deutsche Welle'de yer alan haberer göre, bazı Avrupa ülkelerinin 11 Eylül olayları sonrasında ABD merkezi haberalma teşkilatı CIA'ye hava üslerini veya "gizli tesislerini" açarak buralarda işkence yapılmış olmasını ve Guantanamo'ya terör eylemi zanlılarının taşınmasını görmezden gelmeleri, hatta bu konuda Amerikan servislerine yardımcı olmaları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle uyumlu mu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) şu anda Gunatanamo'da tutuklu Arap kökenli iki davacı tarafından Polonya'ya karşı açılmış bir davada bugün bu soruya yanıt aradığı bildirildi.
Dava AİHM gündemine Yemen kökenli Suudi vatandaşı Abdülrahim Hüseyin Muhammed El-Naşri ve Suudi Arabistan doğumlu Filistinli Zeynel Abidin Muhammed Hüseyin tarafından 2011 ve 2013 yıllarında taşındı.
El-Naşri ABD tarafından Ekim 2000'de Aden limanında ABD donanmasına ait USS Cole savaş gemisine düzenlenen terör saldırısının başlıca sorumlusu olmakla suçlanıyor. El-Naşri'nin Ekim 2002'de yine Aden limanında Fransız petrol tankeri MV Limburg'a düzenlenen saldırıda rol oynadığı da söylenmekte. "Ebu Zübeyde" lakaplı Hüseyin ise ABD gizli servisleri tarafından 11 Eylül olaylarının "başlıca planlayıcılarından" biri olarak gösteriliyor.
Polonya'ya getirildi
AİHM'ye sunulan belgelere göre, El-Naşri Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentinde yakalandıktan sonra CIA'in Afganistan ve Tayland'daki gizli merkezlerine götürüldü. Aralık 2002'de Polonya'ya getirildi, Haziran 2003'e kadar bu ülkede tutuldu. Bu süre içinde "waterboarding" olarak bilinen boğulma simülasyonu yöntemiyle kendisine işkence ve kötü muamele yapıldı. Konuşmazsa ailesine "kötülük" yapılacağına dair tehditler aldı. Ardından Polonya otoritelerinin bilgisi ve yardımıyla Fas üzerinden Guantanamo'ya gönderildi. Ebu Zübeyde ise Mart 2002'de Pakistan'da ele geçirildikten sonra Tayland'a sevk edildi. Buradan Aralık 2002'de Polonya'ya getirildi. Eylül 2003'e kadar Polonya'daki merkezde "waterboarding" ve aşırı sesle kendisine işkence yapıldı. Sonra da Guantanamo'ya aktarıldı.
El-Naşri ve Ebu Zübeyde'nin avukatları Mart 2008'de Polonya mahkemeleri önünde Polonya'daki gizli merkezlerin yasallığı hakkında devlete karşı dava açmak için başvuruda bulundular. Başvuruyla ilgili soruşturma süreci Polonya makamları tarafından sistematik biçimde uzatıldı, hâlâ da devam ediyor.
Raporlara konu oldu
El-Naşri ve Ebu Zübeyde'nin avukatları tarafından AİHM'ye sunulan belgelerdeki veriler, konu hakkında birkaç yıl önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) hazırladığı ve geniş yankı uyandıran raporlarda da dile getirilmişti. AKPM üyesi İsviçreli senatör Dick Marty tarafından 2006, 2007 ve 2011 yıllarında hazırlanan üç değişik raporda CIA'in bazı Avrupa ülkelerini kullanarak yasal olmayan biçimde, kimi zaman da söz konusu ülkelerin gizli servislerinin işbirliğiyle, çok sayıda terör zanlısını "gizli hapishanelerde" tuttuğu kaydedilmişti. AKPM raporlarında Polonya'nın kuzeyindeki Szczytno kenti yakınlarında bu ülkenin gizli servisleri tarafından kullanılan gizli bir merkezin adı da verilmişti. Dick Marty tarafından hazırlanan raporların AİHM'nin vereceği karara temel oluşturması bekleniyor.
CIA tarafından Eylül 2001-Ekim 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilen "antiterör faaliyetlere ilişkin tutuklama ve sorgulamalar"la ilgili CIA müfettişleri tarafından hazırlanan ve Ağustos 2009'da "top secret" olarak kaldırılan bir belgede de El-Naşri ve Ebu Zübeyde "High Value Detainees - HDV" olarak, yani "ABD'ye yönelik olası terör eylemleri hakkında bilgi verme kapasitesine sahip terör zanlıları" listesinde gösterilmişlerdi. Bu tür şahıslara karşı "sofistike sorgulama teknikleri uygulandığı" Kızılhaç tarafından 2007 yılında hazırlanan bir raporda da dile getirilmişti.
Polonya'ya suçlama
El-Naşri ve Ebu Zübeyde, Polonya devletini AİHM'ye, Amerikan otoritelerinin elindeyken Polonya topraklarında işkence ve kötü muamele gördükleri, Polonya'dan bir başka ülkeye Polonya makamlarının bilgisi ve/veya yardımı dâhilinde gönderildikleri ve Polonya makamlarının bu olaylarla ilgili etkin soruşturma yürütmediği iddiaları temelinde şikâyet ettiler.
Davacıların avukatları bugün Strasbourg Mahkemesi önünde, Polonya devletinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkı, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi, adil yargılanma hakkı ve etkin soruşturmayla ilgili maddelerini ihlal ettiğini savundular. Avukatlar, soruşturmanın bağımsız yapılmadığını da öne sürdüler. Polonya hükümeti adına yapılan savunmada ise Polonya'daki soruşturmanın devam ettiği ve "siyasetten bağımsız" yapıldığı savunuldu. Terörle Mücadelede İnsan Hakları ve Temel Hakların Korunmasıyla ilgili BM özel raportörü, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Helsinki Vakfı ve Uluslararası Hukukçular Komisyonu davaya davacıların yanında müdahil oldular.
Gerek biçim ve içerik gerekse dünyanın en önemli gizli servisinin adının karışması bakımından AİHM açısından da bir ilk olma özelliği taşıyan davayla ilgili kararın, benzer olası başvurulara emsal teşkil edeceği söyleniyor. Kararın 2014 yılı içinde açıklanması bekleniyor