Çin'de olmak iyi, Çinlileşmek daha da iyi

Didem ERYAR ÜNLÜ

Georges Plassat Carrefour'un başına geldiği günden bu yana, uluslararası piyasalara yönelik ciddi ve net bir tavır ortaya koydu. Plassat, bir seneden kısa bir süre içinde, Yunanistan, Singapur, Kolombiya, Malezya, Endonezya ve Türkiye pazarlarından çıktı. Plassat bugünlerde ise Çin'in kaderini masaya yatırıyor.  
Çin, Carrefour'un ciro açısından beşinci en büyük pazarı. Geçtiğimiz günlerde The Wall Street'te gündeme gelen bir haberde, Carrefour'un yerel bir ortakla yola devam edebileceği gündeme geldi. Bu haberin ne kadar doğru olduğu tartışılır, fakat Fransız basınında yer alan haberlere göre, Plassat'nın ne Çin ne de Brezilya'da elde edilen net sonuçlarla yetinmeye niyeti yok. Plassat'ya göre, Carrefour'un Çin ve Brezilya'da daha hızlı büyümesi gerekiyor. Dolayısıyla, grubun 2014 yılından itibaren yeni bir strateji uygulaması bekleniyor.
CEO Plassat göreve geldiği ilk günlerde, yönetim stratejisinin farklı olacağını dile getirmiş ve bu stratejiyi şu iki temel kavram üzerine kurmuştu: "Yerinden yönetim ve yakınlık." Carrefour'un başı kesik bir tavuk gibi ilerlememesi gerektiğine inanan Plassat, "Carrefor tüm zamanını kontrole harcayıp, sonunda kendini kontrol edemeyen bir şirkete dönüşmüş" diyerek, net ve radikal kararlar alarak yoluna devam etti. Bazı çevreler tarafından bir tür kurtarıcı olarak tanımlanan Plassat'ın temel prensibi, müşteriye yakın olmak.

Satışlar düştü, pazar payı azaldı

Carrefour'un Brezilya'da ise zorlu senelerin ardından, yeni başını kaldırmaya başladığı izleniyor. Ülkedeki artan pazar payı bunun en somut örneği. Öte yandan Çin'de hala yapılacak çok iş var. Carrefour Çin'de rakipleri karşısında pazar payı kaybetmeye başladı. Euromonitor rakamlarına göre altı yıl önce yüzde 9.1 olan pazar payı, bugün yüzde 6.9'a geriledi. Grubun satışları düştü, karlılığı azaldı.
Carrefour 2000'li yıllarda pazarda en büyük paya sahipken, bugün dördüncü sırada. Hem de Fransız Auchan'ın arkasında. Auchan'ın piyasadaki başarısının temel nedenlerinden birisi, Çinli Ruentex ile kurduğu ortaklık. Dolayısıyla, Carrefour'un da Fransız rakibinden ilham alması beklenebilir.
Uzmanlara göre, Çinli yerel bir aktörler işbirliği yapmak, üç alanda avantaj sağlayabilir. Öncelikle, kasaya nakit para girmiş olur. İkincisi Çin'de yaşanan fiyat artışları daha iyi absorbe edilir. Üçüncüsü ise yerel bir ortak geldiğinde, sektöre yönelik düzenlemeler biraz daha hafifleyebilir. Çünkü bugün gıda güvenliği ve tiketici hakları gibi konulara yönelik düzenlemeler, batılı markaların üzerinde daha yoğun bir baskı uyguluyor.
Yani Carrefour'un yeni stratejisini şöyle özetleyebiliriz: "Çin'de olmak iyi; Çinlileşmek daha iyi."

"Demir lider"

Georges Plassat, göreve geldiğinde kendi takımını oluşturmak ve bu takımı başarıyla yönetmek için, birçok yöneticiye ya teşekkür etti, ya da bölümlerini değiştirdi. Pazarlama, lojistik, emlak, ürün, iletişim, halkla ilişkiler gibi bir çok bölüm yeniden düzenlendi. Daha sonrasında ise kendi stilini uyguladı: Plassat'a göre yönetim, mümkün olduğu kadar çok insanla; özellikle de sahadakilerle doğrudan iletişim kurmak anlamına geliyordu. Bir önceki yönetim ise daha çok kendi içine kapanmayı tercih eden bir yönetim oldu.
Günün belli saatlerinde düzenlenen uzun toplantılar sona erdi. Konuşmalar ve fikir alışveri spontan bir şekilde her an ve her yerde yapılmaya başladı. Her ne kadar Plassat dinlemeyi, sorgulamayı, inisyatif vermeyi seven bir lider olsa da, sonuçta kararları alan kişi konumunda. Önemli bir diğer özelliği de bu kararları son derece hızlı bir şekilde alması.
Ekipleri baskı altına sokmak konusunda da oldukça deneyimli bir isim olan Plassat, herkesi sorguya çekmeyi seviyor. İş arkadaşlarını sürekli olarak bir soru bombardımanına tutuyor. Yeteri kadar ikna kabiliyeti olmayanların ise işi bir hayli zor.
Carrefour'un eski yöneticilerinden Jose Luis Duran, İspanya'da Plassat ile birliklte çalışmış. Duran, Plassat'ın sorgulama sürecini şöyle anlatıyor: "Size, dövüşmeyi; silahlarınızı ortaya çıkarmayı öğretiyor. Tabii ki sessiz kalıp koltuklarına gömülenler, ölüyorlar."

Asıl hedef teknokratlar

Bu arada, eğer sorgulama sürece, büyük bir salonda, 100 ya da 200 çalışanın önünde gerçekleşiyorsa, sorgulanan kişi için durum çok daha zorlaşıyor. Plassat'ın asıl hedefinin teknokratlar ya da yöneticiler olduğu belirtiliyor. Plassat'ın daha önce yapmış olduğu açıklamalar da bu düşüncesini kanıtlar nitelikte: "Sorun teknokratlar değil, teknokratların bu kadar fazla olması."
Tabii ki, sadece yöneticiler ya da teknokratlar değil; mağaza müdürleri de kötü düzenlenmiş bir rafın ya da yanlış yazılmış bir afişin kurbanı olabiliyorlar.