Dev bankalar finansal 'yastığını' büyütecek

G20 ülkelerinin denetleyicilerinden Finansal İstikrar Kurulu, bankacılık sektörü için yeni bir düzenleme önerdi. Öneri, dev sistematik önem taşıyan bankaların battıklarında vergi mükellefleri tarafından kurtarılmasına son vermeyi amaçlıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HİLAL SARI / DIŞ HABERLER 

Küresel düzenleyici kuruluşlar 2008 küresel finansal kriz sonrası bankaların sermayelerinin daha dirençli olması için bir dizi kural getirmişti. Önümüzdeki yıl bankacılık sektörü için çok önemli olan bazı düzenlemelerin yürürlüğe gireceği yıl olacak. Düzenlemelerin çok hızlı yapılmaması ve bankaların yeni düzenlemelere direnç göstermesi, uzmanlar tarafından karlılığı olumsuz etkileyebileceği şeklinde yorumlanıyor. Öte yandan geçtiğimiz hafta dünyanın en önemli banka denetleyici kuruluşlarından olan ve G20 ülkelerinin denetleyicilerinden oluşan Finansal İstikrar Kurulu (FSB) batmak için çok büyük olan bankaların vergi mükellefl erinin parasıyla kurtarılmasını engellemek için yeni kurallar önerdi. FSB, Goldman Sachs ve HSBC gibi önemli bankaların, tahvil ve varlıklarının, riskli varlıklarına oranının yüzde 16 ila 20’sine karşılık gelmesi gerektiğini belirtti. Öneri en büyük 30 küresel bankanın çok büyük finansal yastığı olması gerektiğini, böylece bir banka başarısız olduğunda kayıpların karşılanabilmesini ve devlet tarafından el konulduğunda firmanın sermayesinin tekrar düzenlenebilir olmasını amaçlıyor. 

G20: Batan bankaları vergi mükellefleri kurtarmamalı 

Yeni kurallar büyük bankaların kayıplarına karşı çok daha fazla sermaye tutmalarını gerektiriyor. FSB Yönetim Kurulu Başkanı ve İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney planların bir “dönüm noktası” olduğunu ve finansal krizden sonra vergi mükellefl erinin batan bankaları kurtarmak zorunda olmasının “tamamen adaletsiz” olduğunu söyledi. 

BBC’ye konuşan Mark Carney “Bankalar, hissedarları ve alacaklıları işler iyi giderken bundan faydalandılar. Fakat işler kötüye gittiğinde İngiliz halkı ve sonraki nesiller bunun faturasını ödedi - yani bu bir son bulmalı” diye konuştu. Önerdikleri yeni sistemi anlatan Carney, hissedarların ve bankanın kreditörlerinin böyle bir durumda gelecek kayıplara katlanması gerekenler arasında ilk sırada olduğunu söyledi. 

‘JP Morgan’ın 33.4 milyar dolar sermaye artırması gerekir’ 

Nomura analistlerinin yapmış olduğu tahminlere göre, Wells Fargo & Co’nun 33 milyar dolar, JP Mogan Chase & Co’nun 33.4 milyar dolar, Citigroup’un 28 milyar dolar ve Bank of America’nın 3 milyar dolar sermaye artırımı yapması gerekiyor. Öte yandan uzmanlar, ABD Merkez Bankası’nın daha tutucu bir tavır sergileyerek kayıpları karşılama kapasitesinin en az yüzde 50’sinin uzun vadeli borçlardan karşılanması gerektiğini ifade ediyor. Bu da ABD’li bankaların Avrupalı emsallerine göre daha fazla borç yazması gerekiyor olacak. Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi büyük ticari faliyetleri olan bankaların hali hazırda uzun vadeli borçlarının hayli yüksek olduğu bu yüzden uzun vadeli borç zorunluluğu için yeni bir sermaye artırımına ihtiyaç duymayacaklarının altı çiziliyor. 

Düzenleme sistematik açıdan önemli 30 banka için geçerli 

Yeni kuralın küresel anlamda ‘sistematik önem taşıyan’, üç tanesi Çin’den toplam 30 bankaya uygulanması planlanan FSB önerisinin bu hafta Avustralya’da gerçekleşecek olan G20 zirvesinde liderler tarafından destekleneceği öngörülüyor.

Türk bankacılık sisteminde finansal varlık iyi kalitesi 

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Moody’s’in “8. Yıllık Türkiye’nin Kredi Riski Konferansı”nda Türk bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pipia, sektörü diğer bankacılık sistemlerinden ayıran en temel özelliğin dışa bağlı finansman olduğunu söylemişti. Pipia, Türk bankacılık sisteminin varlık kalitesindeki esnekliğin sektörün finansal yastığı olduğunu dile getirerek, “Geri ödenmeyen krediler diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla makul düzeyde. 2014’ün ilk yarısında bu oran yüzde 2,7 oldu. Geri ödenmeyen krediler Türk bankacılık sisteminin görünümü açısından oldukça muhafazakar, güçlü ve gelişen pazarlardan dahi iyi seviyede. Türk bankacılık sistemi Rusya, Hindistan, Polonya ve Kuzey Afrika bankalarına kıyasla zorluklara karşı daha dirençli ve korunaklı” diye konuştu. Sermaye değeri açısından oldukça esnek olan Türk bankalarının benzerlerine göre oldukça parçalı durumda olduğunu belirten Pipia, “Türkiye’de 3 büyük banka, nispeten eşit fiyatlandırma gücü ile bankacılık varlıklarının yaklaşık yüzde 36’sını temsil ediyor. Bu yapısal özellikler sistemde rekabetçi dinamiklerin ve kaynak dağıtımının yeterince sağlıklı olmadığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.

2015’TE BANKACILIĞA BEŞ YENİ KURAL

Bankacılık sektörünü daha güvenli hale getirmek için finansal düzenleme kurumları 2008 krizinden bu yana birçok yeni kural getirdi. Bu kuralların bazıları tüm bankaları kapsarken, bazılarının ise sadece bölgesel finansal kuruluşlar üzerinde yaptırımı olduğu belirtiliyor.

1 - Basel Likidite Kuralı

Kapsamı: Tüm bankalar 

Yaptırım: Bankaları, otuz gün içinde ödenmesi gereken borçları için yeterli miktarda nakit ve satışı kolay varlık bulundurmaya mecbur bırakır. 

Etkisi: Bankaların bir kredi krizi çıktığında nakitsiz kalmamasını sağlıyor. Bankaları riskli varlıklara göre daha düşüp getirisi olan nakit ve devlet tahvillerini tutmaya zorluyor. Beş yıl boyunca aşamalı olarak uygulanacak.

2 - Sermaye Yeterliliği Rasyosu

Kapsamı: Tüm bankalar 

Yaptırım:  Bankaları bilançolarındaki varlıkların, eski kurallara göre devlet tahvili gibi risksiz olarak değerlendirilen yükümlülükler de dahil, belirli bir oranında sermayeyi (varlıklar - yükümlülükler) muhafaza etmelerini zorunlu kılar. 

Etkisi:  Bankalara düşük riski varlıklar sebebiyle sağlanan muafiyetin kaldırılması, onları şirket tahvili gibi daha riskli varlıklara yönlendirecektir. Düzenleyiciler likidite kuralı gibi kuralların bunu yapmaya engel olduğunu belirtiyor.

3 - Volcker Kuralı 

Kapsam: ABD bankaları ve küresel bankaların ABD faliyetleri 

Yaptırımı: Bankaları kendi paralarıyla, hedge fon ve özel varlık şirketi sahipliği aracılığıyla dahi, yatırım bahislerine girmekten alıkoyar. 

Etkisi: Bankaların piyasanın ani düşüşlerine karşı kırılganlığını azaltır, ayrıca muhtemel kar kaynaklarını ortadan kaldırır. Bankaların düzenleyicilere fon sahipliğine getirilen yasak düzenlemesini geciktirmek için talepte bulunmayı planladıkları belirtiliyor. Bankalar bu kural sebebiyle, varlıklarını hızla satmaya zorlandıklarını savunuyor.

4 - Bonus Limitleri

Kapsam: Avrupa Birliği 

Yaptırımı: Bankacı bonuslarının maaşlarınınen fazla iki katı seviyesinde olmasını zorunlu kılar. 

Etkisi: Bu kuralı atlatabilmek için bankaların çalışanlarının sabit ödemelerini yükseltmeye başladığı belirtiliyor. Fakat sabit ödemelerin kriz dönemlerinde azaltılması hayli zor olduğu için, bankaların bu yeni yöntemin sorun yaratabileceği belirtiliyor. Bu yıl Ortadoğu bölgesindeki finans profesyonelleri dünyanın geri kalanından daha fazla bonus beklentisi içinde. Küresel çapta 3 bin profesyonelle yapılan ankete göre, ABD’de finans çalışanlarının yüzde 60’ı ve İngiltere finans çalışanlarının yüzde 56’sı geççtiğimiz yıla göre daha fazla bonus ödemesi beklerken, Fransa ve Singapur yüzde 42 ile en az beklenti olan ülkeler.

5 - Ortak Çözüm

Kapsam: Euro Bölgesi 

Yaptırımı:Batan bankalarla başedebilmek için 55 milyar euroluk (69 milyar dolar) bir fon oluşturuldu. 
Etkisi: Fon için gerekli para bankalardan toplam sekiz yılda toplanacak. Eleştiriler ise bu mikrarın orta ölçekli bir Avrupa bankasını bile kurtarmaya yeterli olmadığı belirtiliyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir