Dünya medyasını ‘Çin korkusu’ sardı
Çin ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde ivme kaybetti. “Kızıl Ejder korkusu” artık dünyanın önde gelen medya kuruluşlarının manşetlerini süslüyor, çünkü dünyanın ikinci büyük ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorluklar, küresel büyüme üzerinde baskı oluşturuyor. Hedefteki kişi, Çin lideri Şi Cinping...
Çok değil, 8 ay önce, Çin ekonomisi için “Efsane geri dönüyor” deniyordu. Pandemiyi ağır yaralı atlatan ülke, katı “sıfır COVID” politikalarından vazgeçmiş ve uluslararası ticaret ve turizmle yeniden dünyaya bağlanacaktı… Amerika’nın önde gelen düşünce kuruluşları, şahlanmaya kalkan “Kızıl Ejder”in küresel ekonominin 2030’da yeni patronu olacağını raporluyorlardı…
Ama olmadı… Çin ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde ivme kaybetti. Geçen ay yayınlanan veriler, düşen ihracatın, zayıf perakende satışların ve can çekişen emlak sektörünün büyüme üzerinde baskı oluşturduğunu gösterdi. Gayri safi yurt içi hasıla, bu yılın ilk üç ayındaki yüzde 2.2'den haziran ayına kadar olan üç ayda yüzde 0.8 arttı.
Ekonomiyi canlandırmak amacıyla Çinli yetkililer bu ay bir mali piyasa reform paketi açıkladı ve faiz oranlarını beklenenden daha düşük bir oranda düşürdüler.
Harcamalar toparlanamadı, ihracat düştü ve tüketici fiyatları geçen ay düştü. “Kızıl Ejder korkusu” artık dünyanın önde gelen medya yayınlarının manşetlerini süslüyor, çünkü dünyanın ikinci büyük ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorluklar, küresel büyüme üzerinde baskı oluşturuyor.
İngiliz The Economist dergisi bu haftaki kapak dosyasını Pekin’e ayırdı. Çin lideri Şi Cinping’i “Şi’nin başarısız modeli” başlıklı baş yazısında ağır şekilde eleştiren dergi, küresel emtia piyasasında paniği şöyle özetledi: “Çin, dünya petrolünün beşte birini; rafine bakır, nikel ve çinkonun yarısını; demir cevherinin de beşte üçünü tüketen bir ülke. Çin'in mülkiyet sorunları, bu tür malzemelere daha az ihtiyaç duyması anlamına gelecek.” Peki, Çin hükümeti neden hata yapıyor?
Dahası, neden hataları üst üste yapıyor? Dergi, bu soruyu şöyle cevaplıyor: “Bunun bir nedeni, Çin Komünist Partisi’nin kısa dönem büyümeyle artık ilgilenmemesi…Tüm veriler şunu gösteriyor: Şi, Çin’in Amerika’yla sürekli ekonomik ve askeri çekişme içinde olması gerektiğine inanıyor.
Hedefe ulaşmak için maddesel kayıp verilebileceğine inanıyor. Büyümeyi geniş perspektifte istiyor.” İngiliz Financial Times gazetesinin de ana gündemi Çin oldu. Gazete, “Batılı şirketler Çin'deki yavaş toparlanmanın darbeye karşı uyardı” dediği manşetinde şu görüşlere yer verdi:
-Megatrust Yatırım’dan Qi Wang: “Tüketici, emlak ve iş güveninin bu kadar düşük olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Bu sadece basit, döngüsel bir sorun değil. Yapısal bir şeye benziyor.”
-Çin’deki en büyük dış atırımlardan biri olan BASF’ın patron Martin Brudermüller: “Çinliler mutsuz ve hükümete güvenmiyor. Çocuklarının eğitimlerine çok para harcıyorlar. Geçen işsiz oranı yüzde 20. Gayrimenkulde çok para kaybettiler. Artık harcamaktan çekiniyorlar.”
- Alman kimyasal şirketi Evonik’in CFO’su Markus Schuh: “İnşaat sektörü krizde, işsizlik ciddi sorun, Çin’in toparlanması çok ağır ilerliyor.”
-Covestro’nun CEO’su Markus Steilemann: “Bu yılın ikinci yarısında bir toparlanma beklemiyorum.”
-Booking Holdings CEO’su Glenn Fogel: “Çinli turistler artık ülke dışına çıkmıyor.” Amerikan New York Times gazetesi de “Çin ekonomisindeki sorunlar baştakinden kaynaklanıyor” diyerek Şi’yi hedef aldı: “Bu Çin için tehlikeli bir an. Rakamlar ekonominin durgunluğunu gösteriyor ancak çok daha derin bir endişe var."
"Çinli tüketiciler ve işletmeler, hükümetlerinin ekonominin derin sorunlarını fark etme ve çözme becerisine sahip olduğuna dair güvenini kaybediyor. Şi hükümeti bu temel sorunla ilgilenmezse, diğer tedbirlerin bu gidişatın durdurulmasında çok az etkisi olacak.”
Araştırma: Çin'de 2 ayda 1.87 milyon kişi COVID-19'dan ölmüş olabilir
ABD'nin Seattle şehrindeki Fred Hutchinson Kanser Merkezi'nden araştırmacılar, Çin'deki üç üniversitenin vefat ilanları ve ülkede yaygın kullanılan Baidu arama motorunda ölümle ilgili anahtar sözcük sorgularından elde ettikleri verilerle, Aralık 2022 ve Ocak 2023 tarihlerinde "ölüm fazlası" rakamlarına ilişkin tahminde bulundu.
Ölüm ilanlarında ve anahtar sözcük sorgularındaki önceki yıllara kıyasla artışı hesaplayan ve bunun genel nüfusa izdüşümünü yapan araştırmacılar, ülkede COVID-19'un kitlesel ölçekte yayıldığı iki ayda, 30 yaş üstü 1.87 milyon insanın hastalıktan ölmüş olabileceğini sonucuna vardı.
Salgın hastalık dönemlerinde bir ülkede ölüm rakamları konusunda tereddütler olduğunda gerçek can kaybı sayısının tespit edilmesi için, nüfus istatistiklerinde güncel ölüm sayılarını geçmiş yıllarla kıyaslanarak "ölüm fazlasının" hesaplanması geçerli yöntem kabul ediliyor. Çin'de 2021 ve 2022 yıllarındaki nüfus istatistikleri kıyaslandığında, 2021'de 10.14 milyon olan ölüm sayısının 2022'de 10.41 milyona çıktığı, iki yıl arasında 270 bin "ölüm fazlası" olduğu görülüyor. Öte yandan Çin, yurtdışından gelen yolculara uygulanan COVID-19 test sonucu bildirme zorunluluğunu 30 Ağustos'tan itibaren kaldırıyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, Pekin'de düzenlenen basın toplantısında, bundan böyle yolcuların seyahat öncesinde antijen test sonucunu bildirmesinin istenmeyeceğini belirtti.