Euro için korku senaryosunda yeni aktör Fransa
Fransa rekabet gücünü kaybetmeye başladı, iç ve dış talepte azalma yaşanıyor ve bunlardan kaynaklanan yapısal sıkıntılar gösteriyor. Her ne kadar, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2 ile beklentilerin üzerinde büyüme kaydetmiş olsa da, Fransa'nın resesyo
DIŞ HABERLER
Avrupa'da krizi çözmek için tedbir arayışı sürerken endişeler adres değiştirmeye başladı. 'Yunanistan'da iflasa ramak kaldı', 'İspanya kurtarma paketini kabul edecek mi?' gibi tartışmalar sürerken, son haftalarda spot ışıkları Euro Bölgesi'nin güneyindeki sorunlu ülkelerden Avrupa'nın en güçlü ekonomilerine döndü ve Fransa euro için daha büyük bir tehdit olarak görülmeye başladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in hafta başında Fransa'nın elinden 3A notunu alması, bu endişeleri artırdı. Resesyona sürüklenmesinden endişe edilen Fransa, bir uyarı niteliği taşıyan not düşüşü sonrasında reformları hızlandırma taahhüdünde bulundu. Ancak ülkenin reformlar için geç kaldığı eleştirisi yapılıyor ve bir domino taşı gibi devrilerek Euro Bölgesi'nin diğer güçlü ekonomilerini de baskı altında bırakmasından korkuluyor.
Dünya birkaç haftadır, yapısal sorunlarla boğuşan ve kamu borç/GSYH oranı korkutucu seviyelere gelmeye başlayan Fransa'yı yakından takip ediyor. Fransa rekabet gücünü kaybetmeye başladı, iç ve dış talepte azalma yaşanıyor ve bunlardan kaynaklanan yapısal sıkıntılar gösteriyor. Her ne kadar, yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2 ile beklentilerin üzerinde büyüme kaydetmiş olsa da, Fransa'nın resesyona sürüklenmesinden endişe duyuluyor. Merkez Bankası yılın son çeyreğinde ekonominin yüzde 0.1 daralacağı tahmininde bulunuyor. Eğer bir sonraki çeyrekte ekonomik daralma sürerse Fransa ekonomik durgunluk sürecine girmiş olacak. Bunu önlemek için sosyalist hükümet, zor durumdaki imalat sektörünü desteklemek ve ihracatçı şirketlerin rekabet gücünü artırmak üzere bir paket hazırladı. Bu kapsamda Başbakan Jean-Marc Ayrault, halen süren zor ekonomik koşullarda imalatçıların maliyetlerini azaltmak için istihdamı Fransa'da tutan şirketlerin ödediği vergilerin bir kısmının geri verileceğini ifade etti. Önlemler, gelecek üç yıl içinde teşvik amaçlı 20 milyar euro kadar vergi iadesi, kamu harcamalarında 10 milyar euro kısıntı ve tüketim vergilerinde 10 milyar euro gelir sağlayacak artışı da kapsayacak. Küçük şirketlere, eğitime ve inovasyona yatırımı özendirecek adımlar de içeren pakette, iş adamlarının şikayet ettiği yüksek bordro vergisi konusunda bir önlem yer almıyor.
Financial Times gazetesine konuşan Fransa Maliye Bakanı Pierre Moscovici "Fransa, Avrupa'nın hasta adamı değil" ifadeleriyle dikkat çekti. Halen dünyanın en büyük 5'inci gücü olmayı sürdürdüklerini ve ancak rekabet güçlerini artırmaları gerektiğini söyledi. Reformlar konusunda geç kaldıklarına ilişkin eleştirilere yanıt olarak Moscovici İtalya ve İspanya'nın durumunda olmamalarından ötürü bu ülkelerdeki türde reform uygulamadıklarını, Fransa'nın zayıflıklarının borç krizindeki euro ülkelerininki gibi olmadığını iddia etti. Moscovici, "Bu sebeple biz Fransız usulü reformlar uygulayacağız ve bu reformlar bizden önceki hükümetlerinkinden çok daha kararlı olacak" dedi. Moscovici, kafalardaki soruların aksine, Fransız ekonomisinin potansiyelini koruduğunu ve kaynaklarının aynı güce sahip olduğunu, yalnızca bunlara erişimin zorlaştığını söyledi.
Hükümet yüzde 0.3 büyüme öngörüyor
[PAGE]
Hükümet yüzde 0.3 büyüme öngörüyor
Hükümet 2012'de genelinde ise yüzde 0.3´lük büyüme öngörüyor. 2013'teki büyüme tahmini ise yüzde 0.8. 30 milyar euroluk bütçe tasarruf önleminin bütçe açığını azaltmada Avrupa kriterlerinin karşılanmasını sağlayacağı umut ediliyor. Fakat ekonomistlere göre, her iki beklentinin de gerçekleşememe riski var. Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu'nun Fransız ekonomisine ilişkin düşük büyüme tahminleri, Cumhurbaşkanı François Hollande harekete geçmezse ülkenin, Euro Bölgesi krizini derinleştirebileceği ve Fransa'nın euro için tehdit olacacağı endişelerini pekiştirdi.
İngiliz The Economist Dergisi, Fransa'nın ekonomik durumunu, ülkenin karşı karşıya olduğu sorunları ve niçin Avrupa için tehdit olduğunu ele alan kapsamlı bir dosya hazırladı. Geleneksel Fransız ekmeği 'baguette'lerin dinamit gibi tasvir edildiği ve "Avrupa'nın kalbindeki saatli bomba" başlığını taşıyan kapakla beraber sunulan dosyada The Economist Fransız ekonomisini 14 sayfalık bir raporla inceledi.
Derginin baş yazısında Fransa'nın halen güçlü yanları olduğuna dikkat çekildi fakat zayıflıklarının Euro kriziyle birlikte su üzerine çıktığı ifade edildi. Yazıya göre Fransa, yıllar içinde Almanya karşısında rekabet gücünü yitirdi ve bu trend, Almanya'nın maliyetleri düşürmesi ve büyük reformlara imza atmasıyla hızlandı. Parasını devalüe etme şansı bulunmayan Fransa'nın kamu harcamalarını artırdı ve ülkenin borcu yükseldi. Diğer AB ülkelerinde devletin rolü azalmaya devam ederken, hükümet GSYH'nin yüzde 57'si ile AB içinde kamu harcamalarının en yüksek olduğu ülke. 1981 yılından bu yana bütçeyi dengelemekte zorlanan Fransa, söz konusu dönem içinde kamu borcunun GSYH'ye oranı yüzde 22'den yüzde 90'ın üzerine çıktı.
Fransa'da iş ortamı da kötüleşmeye başladı. Fransız şirketler, işgücü ve ürün piyasasındaki sıkı düzenlemeler, yüksek vergiler ve sosyal ödemelerin altında ezilmeye başladı. Açılan şeni şirket sayısı da azalmaya başladı. İstihdam artışının motoru olarak görülen küçük ve orta ölçekli işletme sayısı bugün Fransa'da; Almanya, İtalya ve İngiltere'den daha az. Ekonomide durgunluk yaşanıyor, ülke resesyona girebilir ve gelecek yıl neredeyse hiç büyüme gösteremeyebilir. İşgücünün yüzde 10'undan ve gençlerin yüzde 25'inden fazlası işsiz. 1999 yılında fazla veren cari denge şu anda Euro Bölgesi'nin en büyük açıklarından birini veriyor.
The Economist'e göre sosyalist Cumhurbaşkanı Hollande, reformlarda çok gönüllü görünmüyor. Dergiye göre göre, Hollande yönetiminin yüksek gelirliler için getirdiği yüzde 75 gelir vergisi, kurumsal vergilerdeki artış, asgari ücretlerde artış gibi tedbirleri girişimcilerin ülkeyi terk etmesine neden oluyor. Yüksek vergilerin yeni iş alanları yaratılmasını engellediğini belirten dergi, "Bugüne kadar bütçe kesintisi yapma ve ekonomik reform baskısı Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya'nın üzerindeydi. Fakat ufukta bunların hepsini solda sıfır bırakabilecek bir sorun beliriyor: Fransa. Cumhurbaşkanı François Hollande 30 yıldır ülkesinin izlediği yolu değiştirmezse bombayı tetikleyecek" ifadelerini kullandı.
Fransa'nın görünümü ne parlak ne vahimdi
[PAGE]
Fransa'nın görünümü ne parlak ne vahimdiThe Economist dergisinin analizine göre Fransa ekonomisinin rekabet yeteneğini yeniden kazanması gerekiyor. Dergiye göre Euro'nun dünya piyasalarına tanıtıldığı 1999'dan beri Fransız ekonomisi ne çok parlak ne de vahim bir görünüm sürdü. İki ucun ortasında yer aldı. Son zamanlarda ise Finlandiya ve Almanya gibi Euro üyesi ülkeler ile İsveç gibi Euro dışındaki AB üyesi ülkeler kadar başarılı olmadı. Ama ülke bırakın Yunanistan'ı, İrlanda'yı ve Portekiz'i, İtalya ve İspanya kadar da kötü duruma düşmedi. Fransa 2008-2009 finansal krizinde de İngiltere'den daha az zarar gördü. The Economist'e göre Euro Bölgesi'nde ekonomi sicili Fransa'ya en yakın ülke Hollanda. Hollanda, Almanya'ya karşı rekabetçiliğini yitirse de bu ülke hala büyük bir cari fazlası bulunuyor.
Euroya katılım işleri değiştirdi
[PAGE]Euroya katılım işleri değiştirdi
The Economist'e göre ise Fransız ekonomisinin durumu yıllardır kötüleşiyor. Özellikle Euro'nun tedavüle girmesinden bu yana bu daha açık bir hale dönüştü. Çünkü euroya katılan Fransa, eskiden olduğu para birimini devalüe etme olanağını yitirdi. İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen 30 parlak ve başarılı yıldan sonra Fransa, büyüme için büyük oranda kamu harcamalarına da dayandı. Ünlü bir Fransız banker Michel Pébereau'nun 2005'te kamu finansmanı konusunda kaleme aldığı raporda ifade ettiği gibi "son 25 yılda yeni bir problemle karşılaşıldığı her zaman ülkemiz buna daha fazla harcamayla karşılık verdi. Dolayısıyla bütçe de 1974'ten beri tek bir yıl bile dengelenemedi. Dergiye göre devlet harcamalarının tamamı boşa gitmedi. Ama 15 yıl önce Fransa'nın kamu harcamalarının GSYH'ye oranı Almanya ile benzer seviyelerdeyken ve İsveç de daha da yüksekken şimdi tablo tamamen değişti. Şimdi Fransa'nın kamu harcamalarının GSYH'ye oranı yüzde 57 düzeyinde. Bu oran İsveç'in beş puan, Almanya'nın ise 10 puan üzerinde bulunuyor. Fransa'da her 1000 kişiye 90 memur düşüyor. Almanya'da bu oran bin kişiye 50 memur. Memurların oranı Fransız işgücünün yüzde 22'sini oluşturuyor ki, bu oran Avrupa ortalamasının üzerinde. Dergi şişkin kamu sektörünün büyüme üzerinde olumsuz etkisine de dikkat çekiyor.
İşsizlik kronik bir hale geldi
[PAGE]
İşsizlik kronik bir hale geldi
The Economist'e göre Fransa'nın bir başka sorunu da kronik işsizlik. Son 20 yılda işsizlik sadece bir kez yüzde 8'in altına düştü. Şimdi ise bu oran yüzde 10'un üzerinde seyrediyor ve artıyor. Yüksek sosyal yükümlülükler, ağır emek piyasası mevzuatı, işte çıkarmanın zorluğu ve maliyeti yüzünden küçük-orta ölçekli firmalar yeni istihdam yaratmada istekli davranmıyorlar. Dergiye göre Fransa yüksek üretkenliğiyle övünüyor ama bu sadece verimliliği değil aynı zamanda işe alma konusunda şirketlerin isteksizliğini de yansıtıyor.
Pek çok Fransız şirketinde işçilerin sayısı dikkate değer ölçüde az. Ünlü Paris Metrosu'nda vagonlar sürücüsüz otomatik işlemeye başladı. Görünürde bu uygulama emniyet ve güvenilirliği artırmayı hedefliyor ama pek çok gözlemci bu yeniliği maliyetli greve eğilimli emek gücünden tasarruf olarak nitelendiriyor. Fransa'da şarap bağları bile ücretli emek yerine sabit sermaye yatırımlarına yani pahalı makinelere yöneliyor.
Ülke sanayide alarm veriyor
[PAGE]
Ülke sanayide alarm veriyor
Daha kaygı verici bir durum ise The Economist'e göre endüstrinin rekabetçiliğindeki vahim düşüş. Bu da ülkenin büyümesine doğrudan baskı uyguluyor. Avrupa Komisyonu, 2005 ve 2010 arasında Fransa'nın dünya ihracatındaki payının yüzde 20 düştüğünü, bu düşüşü Euro Bölgesi'nde yalnızca Yunanistan'ın aştığına dikkat çekti. Fransa'nın cari hesabı dikkate değer ölçüde kötüleşti. 10 yıl önce cari fazla veren ülkenin cari açığı ciddi ölçüde arttı. The Economist'e göre tüm veriler özellikle Almanya'ya karşı rekabetçiliğin zayıfladığını gösteriyor. Dünya Bankası'nın "İş Yapma" endeksinde Fransa 29'unculuğa, Dünya Ekonomik Forumu'nun rekabetçilik listesinde ise 21'inci sıraya geriledi. Fransa böylece rekabetçilikte 6'ncı sırada olan Almanya ile 8'inci sırada olan İngiltere'nin çok gerisinde kaldı.
1 milyon euro yıllık gelire yüzde 75 vergi
[PAGE]
1 milyon euro yıllık gelire yüzde 75 vergi
Dergiye göre Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve yeni hükümeti ilk başta tüm bu sinyallere kayıtsız göründü. Çünkü kısmen Fransa'nın borçlanma maliyetleri Hollande iktidara geldiğinde düşmüştü. Hollande'ın ilk hamlesi ekonomiyi ele almak üzere parlamentoyu toplamak oldu. Ancak The Economist'e göre bu girişim sonuç vermedi. Bazı çalışanlar için emeklilik yaşının 62'den 60'a indirilmesiyle emeklilik reformundan kısmi geri adım Euro Bölgesi'nin kalanı için yanlış sinyal verdi. Ancak The Economist'e göre en kötü sinyal ise sosyalist hükümetin yıllık geliri 1 milyon euronun üzerindekilere yüzde 75'lik gelir vergisi getirmesi oldu. Hükümet daha sonra önlemin iki yıl süreli geçici bir tedbir olduğunu duyurdu.
Bütçeye işçi de işveren de tepkili
[PAGE]
Bütçeye işçi de işveren de tepkili
Maliye Bakanı Pierre Moscovici, istihdamı artırmak için işgücü piyasası reformları, mali disiplin ve rekabetçiliğin düzeltilmesi gerektiğini vurguluyor. Zenginlere yüzde 75 vergi konusunda ise bunun gerekli olduğunu düşünüyor. Moscovici ayrıca zamanla kamu harcamalarının GSYH'ye oranının yüzde 53'e ineceğine inandığını da söylüyor. Hükümetin geçen eylül sonundaki ilk bütçesinde maliyenin yeniden yapılandırılmasının üçte ikisi vergi artışlarından (kabaca 10 milyar euro şirketlerden, 10 milyar euro bireylerden), üçte biri ise harcama kesintilerinden (10 milyar euro) gelecekti. Fakat 2013 ve ötesi için Moscovici yarı yarıya ağırlık hedefliyor.
Yeni hükümetin ilk bütçesi bazı sokak gösterileriyle protesto edildi. Ama aynı zamanda iş çevreleri de bütçeye teki gösterdi. Yüzde 75 vergiden ziyade şirket kârları, sermaye kazançları, temettü ödemeleri ve servet vergisine getirilen yüksek vergileri protesto edildi. Hükümet de sermaye üzerindeki yüksek vergi artışlarından geri adım attı.
Fransa'da şirket kârları düşüyor
[PAGE]
Fransa'da şirket kârları düşüyor
The Economist'e göre Fransa'nın krize yuvarlanmaması için Almanya modelinde "Mittelstand" tipi orta ölçekli firmalar ile yeni teknoloji şirketlerine ihtiyacı bulunuyor. Avrupa'nın en büyük ikinci otomobil üreticisi Peugeot aşırı üretim kapasitesinden dolayı küçülmeye giderken Renault da aynı problemi yaşıyor. Fransa'nın rekabetçilik sorununu gündeme getirircesine Peugeot ve Renault'nun sıkıntıları Alman otomotiv devi Volkswagen ile bu ülkenin öteki markalarının büyümeye geçtiği bir zamana denk geldi.
Fransa'da "endüstrisizleştiği" için küçümsenen İngiltere'de şu anda daha çok otomobil fabrikası olduğuna dikkat çekiliyor. Dergiye göre Fransa'nın halen bir dzi sektörde faal birinci sınıf şirketleri bulunuyor. Lastik üreticisi Michelin, içecek sektöründe Pernod Ricard, süpermarkette Carrefour, lüks eşyalarda LVMH, sigortada AXA, kozmetikte L'Oréal, bankacılıkta BNP Paribas ve Société Générale. Fakat The Economist'e göre bu tür listeler Fransız şirket dünyasındaki bazı problemleri de ortaya koyuyor. Bu sorunlardan biri Fransız şirketlerinin uzun süredir faaliyette olması. İkinci ise kâr marjlarının daha fazla düşmesi. Dergiye göre son 10 yılda finans sektörü dışındaki şirketlerin brüt işletme kârları 6 puan düştü. 2011 yılında Fransız borsası CAC-40 dışındaki şirketlerin kâr marjları son 25 yılın en düşük seviyesine indi.
Oysa Almanya'da kâr marjları yükseliyordu. Bir üçüncü nokta en iyi Fransız şirketlerinin çoğu kazançlarının büyük bölümünü yurtdışından elde ediyorlardı. Bu durum da son üç yılda neden CAC-40'da işlem gören şirketlerin küresel istihdamlarını yüzde 5 artırırken, Fransa'daki istihdamlarını yüzde 4 azalttıklarını gösteriyor. Başarılı şirketler arasında yer alan oto parça üreticisi Valeo CEO'su Jacques Aschenbroich Fransa'daki en önemli problemlerden birinin çok katı bulduğu emek piyasası olduğunu söylüyor. Aschenbroich özellikle Fransa eski Cumhurbaşkanı Lionel Jospin'in getirdiği haftalık 35 saat çalışma düzenine vurgu yapıyor. Sorunun çalışma sürelerinin haftalık 39 saatten 35 saate inmesinden çok bu düzenlemenin ücretlerin kısılmadan yapılmasından kaynaklandığını söylüyor. Amerikan General Electric'in Fransa'daki oparasyonlarını yürüten Clara Gaymard da Hollande hükümetinin eme piyasasında yapacağı reformlardan umutlu olduğunu söylüyor.
Yenilikçi teknoloji şirketi yetersiz
[PAGE]
Yenilikçi teknoloji şirketi yetersiz
The Economist'e göre Fransa'da şirket dünyasında iki önemli eksik var. İlki ülke iş hayatında yeni şirketlerin ağırlığının özellikle de internet ve yüksek teknoloji şirketlerinin az olması. Örneğin ülkede genişbant sektörüne giren ve bu alanda var olan şirketleri rahatsız eden telekom şirketi Iliad'a bağlı perakende şirketi Free'nin sahibi Jacques-Antoine Granjon gelecek konusunda çok umutlu değil. Fransız sisteminin girişimcileri zor durumda bıraktığını iddia eden Granjon bu konuda sağ ya da sol tüm Fransız hükümetlerini suçluyor. Hükümetlerin tüketimi yatırıma tercih etmekle eleştiriyor. Granjon, işletmelere ve bireylere aşırı vergi ile kamu harcamalarının çok yüksek olmasından yakınıyor. Dergiye göre Fransız işverenler ülkenin yeni ve ileri teknoloji sektörleri geliştirme konusunda başarısız olduğunu düşünüyor.
Orta ölçekli firma azlığı ciddi sorun
[PAGE]
Orta ölçekli firma azlığı ciddi sorun
İkinci sorun ise The Economist'e göre çok daha ciddi bir problem. Almanya'da ekonominin omurgasını oluşturan orta ölçekli sanayi kuruluşları olan Mittelstand şirketlerinin Fransa'da daha sayıda olmasının ciddi sorun yarattığı belirtiliyor. Bir tahmine göre Fransa'da 4000 civarında orta ölçekli şirket var. Almanya ile İngiltere ise bu sayı Fransa'dakinin iki katı. Ayrıca orta büyüklükte bir şirket ortalama 14 çalışan istihdam ederken Almanya'da bu sayı 41. Orta ölçekli şirketlerin Fransa'da büyümesinin önündeki en önemli engel ise vergiler ve mevzuat olarak gösteriliyor. London School of Economics araştırmasında Fransa'da çoğu şirketin eleman sayısı 50'yi geçmeyip 49'da kaldığı ortaya çıktı. Çünkü eleman sayısı 50 olduğunda şirketlerin tabi olduğu pek çok yasa devreye giriyor.
Finans sektörü devreye girebilir
[PAGE]
Finans sektörü devreye girebilir
The Economist, Fransa'da finans sektörünün teşvik edilmesinin hükümetin bankalar konusunda olumsuz bir bakış açısı olmasına karşın iyi bir fikir olabileceğini iddia ediyor. Dergi bir bütün olarak Fransız bankalarının düzgün bir görünüm sunduğunu belirtiyor. Şu ana dek Société Générale'in zaman zaman olumsuz görünmesine karşın hiçbir büyük Fransız bankanın devlet tarafından kurtarılmadığına dikkat çekiyor.