JP Morgan: Ekonomik faaliyetlerde ciddi azalma var
Ekonomide yüzde 2'lik daralma bekleyen JP Morgan, sınırlı miktardaki krediler sayesinde Türkiye konusunda rahat tavrını koruyor
NEW YORK - JP Morgan tarafından bugün yayınlanan gelişmekte olan piyasalarda 2009 yılı makro ekonomik veklentiler raporunda Türkiye ile ilgili değerlendirmelere yer verildi. Kurum Türkiye'nin 2009 yılı GSYİH'sına ilişkin beklentisini yüzde 2 oranında düşüşe revize ederken, bu yılki TÜFE artış bekelnetisini ytüzde 6.7 olarak açıkladı.
JP Morgan 2010 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 2.2 oranında büyüyeceğini ve enflasyon oranının ise yüzde 5.8'e gerileyeceğini öngördü.
JP Morgan'ın raporunda şöyle denildi:
"Türkiye'de uzun dönemli büyüme görünümü hakkındaki pozitif bakış açımızı koruyoruz. Yapısal reformlar, devam eden mali disiplin süreci ve AB'ye giriş süreci geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin ekonomik büyümesine önemli ölçüde destek verdi. Ülkede uzun bir ekonomik toparlanma sürecinin ardından geçen yılın üçüncü çeyreğinden itibaren yumuşak topraklara geçiş yapıldı. Türk ekonomisi 2008 üçüncü çeyreğe kadar 26 çeyrek boyunca ardarda büyüme yaşadı. Bu uzunlukta bir büyüme süreci Türkiye'de ilk kez oluştu.
Ekonomik büyümenin bu derece güçlü olmasında, büyümede özel sektörün payının büyük olması, tekstil ve tarım gibi klasik unsurlar yerine yüksek katma değer yaratan otomotiv sektörü ve dayanıklı tüketim malları sektörü gibi alanlarda büyümenin sağlanması gibi unsurlar da etkili oldu.
Kesintisiz büyüme süreci sona erdi
Üçüncü çeyrek GSYİH rakamları Türkiye'de ekonominin uzun süreli ve kesintisiz büyüme sürecinin sonuna gelindiğine işaret etti. Özel sektör talebinde yaşanan sert düşüşün ardından 2008 üçüncü çeyrek GSYİH rakamı yıllık bazda yüzde 0.9 oranında geriledi. Yılın ikinci çeyreğinde GSYİH yüzde 2.3 oranında artmıştı.
Açıklanan yeni veriler geçen yılın dördüncü çeyreğinda GSYİH'daki düşüşün daha keskin olduğuna işaret ediyor. Yine buna bağlı olarak GSYİH'da bir toparlanmanın ancak 2009'un son çeyreğinde mümkün olabileceği görülüyor.
Aralık ayında Türkiye'de sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 17.6 oranında geriledi. Ocak ayında ise imalat sektöründe ise kapasite kullanım oranı, son 18 yılın en düşük seviyesine gerileyerek yüzde 63.8 olmuştu.
Tüketici güveninde yaşanan sert düşüş, kredi piyasalarındaki daralma, global talepte gözlenen düşüşler ekonomik ativitedeki yavaşlama eğilimini baskın hale getirdi.
2009'da ekonomi yüzde 2 küçülecek
Türkiye global kredi krizinin etkilerini 2009 yılında hissedecek. Türkiye için 2009 yılı GSYİH beklentimizi yüzde 2 düşüşe revize ediyoruz.
Global büyümede gerileme sürecinin uzamansı ve finans piyasalarında yaşanan sorunlar bu yıl Türkiye ekonomisini net bir şekilde aşağı çekecek.
Türkiye'de ihracatın yapıldığı ülkelerin nispeten büyüme kayıplarının daha az yaşandığı ülkelere yönelik olması ihracatçıların kayıplarını sınırlayabilir. Bununla birlikte düşük risk iştahının, şirketlerin finansa ulaşmalarını zor ve yüksek maliyetli hale getirmesi de kaçınılmaz.
Öte yandan tarım üretimindeki artış ve bazı sektörlerdeki direnç Türkiye'de GSYİH'ya destek verebilir. Türkiye ayrıca iç talepteki daralmanın ithalatı aşağı çekmesi ve emtia fiyatlarındaki gerilemeden de fayda sağlayabilir.
Hükümetin, mali ihtiyatlılığa ve yapısal reformlara devam edeceğini farzediyoruz. IMF ile yeni bir standby anlaşmasının sağlanması tüketici güveninin tazelenmesini sağlayacaktır.
Türkiye konusunda rahat olmamızı sağlayan bir faktör de kredilerin sınırlı seviyelerde olması. Tüketici kredileri (kredi kartları dahil) GSYİH'nın yüzde 12'si, şirketlere verilen krediler ise yüzde 28'i seviyesinde.
Cari açık gerileyecek
Türkiye'de 2009 yılından büyümede beklenen düşüş, TL'deki değer kaybı, enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan düşüş cari açıkta düşüşe neden olacak. Yeni beklentimiz 2008 yılında 41 milyar dolar ile GSYİH'nın yüzde 5.5'i seviyesinde olan cari işlemler açığının bu yıl 15.6 milyar dolar ve GSYİH'nın yüzde 2.6'sına gerileyeceği yönünde oluşuyor.
2009 yılında brüt dış finansman ihtiyacının ise 111 milyar dolar ile GSYİH'nın yüzde 18'i düzeyinde olacağını öngörüyoruz. Dış finansman ihtiyacının önemli bir bölümü son üç yılda özel sektörün dış borçlanmalarındaki artıştan kaynaklanıyor. "