KKTC'de hedef 2010 başında referandum
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs sorununda hedeflerinin yıl sonuna doğru ya da 2010 başında referanduma gitmek olduğunu söyledi.
İSTANBUL - KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelere ilişkin, "Hedefimiz, Haziran sonuna doğru müzakerelerde birinci turu tamamlamak ve yıl sonuna doğru ya da 2010 başında referanduma gitmek. Böyle bir takvim öngörüyoruz" dedi.
Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen "9 Mayıs Avrupa Günü" kutlama etkinliğine katılan Talat, "Kıbrıs'ta toplumlar arası görüşmeler ve KKTC-AB ilişkileri" konulu konferans verdi.
"Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın (ATAD), Orams davasıyla ilgili kararıyla müzakere masasına bomba attığını" ifade eden Talat, "Sanki birileri devam etmekte olan müzakere sürecini sabote etmek istercesine ATAD'ı yanlış yönlendirdi ve bu kararı almasını sağladı" değerlendirmesinde bulundu.
Talat, ancak ATAD'ın, Kuzey Kıbrıs'taki mülkiyet rejimini ya da siyasi ve hukuki yapıyı tartışıp uluslararası hukuk dışında bulduğu iddialarının tamamen gerçek dışı olduğuna dikkati çekti.
AB'nin ikinci büyük yanlışı
Kararın, bir üye ülkenin mahkemesinin ticari ve medeni konularda aldığı kararın diğer üye ülkelerde uygulanmasını öngören tüzüğün Kıbrıs için geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi sonucu, "Kıbrıs'taki mahkeme kararlarının İngiltere veya başka bir ülkede geçerli olduğu" şeklinde verildiğini hatırlatan Talat, şunları söyledi:
"Bu konuyu son derece beceriksizce ele alan AB, yine bize ciddi bir sorun yaratmıştır. Böyle bir karar, Kıbrıs Rum Lideri'nin müzakere görüşmelerinde özellikle mülkiyet konusunda bir esneklik göstermesini ortadan kaldıracaktır. Hatta Kıbrıslı Rum Lider'in istese de esneklik gösteremeyeceği kadar tehlikeli ve zararlı bir karardır. Bu AB'nin ikinci büyük yanlışıdır, ikinci büyük suçudur. Birincisi belki bundan da büyüktü, Kıbrıs sorunu çözülmeden, Kıbrıs Rum tarafını bütün Kıbrıs adına AB'ye almasıydı. İkincisi de mülkiyet sorununu müzakereler yoluyla çözmeye çalışırken böyle bir bombayı atabilmiştir."
Bu durumdan BM'nin ve AB'nin diğer kurumlarının da rahatsız olduğunu belirten Talat, sonuç olarak ekonomiyle ilgili müzakereler belli bir noktaya gelmeden bu kararla görüşmelerin yavaşladığını ve gündemin değiştiğini kaydetti.
Bu karar üzerine Rum liderle görüşmeye gittiklerini ve o görüşmede müzakereleri yoğunlaştırma kararı çıkardıklarını ifade eden Talat, şöyle dedi:
"Hedefimiz, Haziran sonuna doğru müzakerelerde birinci turu tamamlamak. İkinci tur görüşmeyi, 'ikinci okuma' dediğimiz çerçevede Temmuz sonuna kadar tamamlamak ve Ağustos'tan sonra Eylül ayıyla birlikte bir al-ver sürecine girmek, yıl sonuna doğru ya da 2010 başında referanduma gitmek. Böyle bir takvim öngörüyoruz."
Talat, uluslararası toplum ve BM'nin bu takvime sempatiyle baktığını ve doğru bulduğunu, Kıbrıs Rum tarafının ise itiraz etmemekle birlikte bu takvimi seslendirmediğini belirtti.
Ciddi bir yakınlaşma sağlandı
Kendisine sürekli olarak, "Bu şartlar altında umutlu musunuz?" diye sorulduğunu ifade eden Talat, yönetim ve güç paylaşımının Kıbrıs sorununun esas çıkış nedeni olduğunu anımsatarak, yönetim ve güç paylaşımında yürütme dışındaki bölümlerde ciddi bir yakınlaşma sağladıklarını anlattı.
Talat, esas sorunun olduğu alanda ciddi ilerleme sağlanması nedeniyle bu müzakerelerin başarıyla tamamlanamaması için bir neden bulunmadığını, ancak mahkeme kararları veya başka yollarla, dış müdahalelerle müzakere sürecini olumsuz etkileyecek girişimlerde bulunulmaması gerektiğine dikkati çekti.
Sorunun çözümünde BM'nin daha aktif rol almasını istediklerini, şu an yürüttüğü gözlemci rolünün yeterli olmadığını dile getiren Talat, uluslararası bir sorun haline gelen Kıbrıs sorununun uluslararası ilgiyle çözülebileceğini vurguladı.
Müzakere sürecini Türkiye ile götürdüklerini, sürekli istişare içinde olduklarını kaydeden Talat, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde artan gücünün kendileri için en büyük güvence olduğunu bildirdi.
Talat, "Türkiye'nin desteğini alan Kıbrıslı Türkler olarak kendimizi daha bir güvende hissediyoruz" dedi.
Kıbrıs sorununun çözümünün Kıbrıs Türk ve Rum toplumları ile Yunanistan, İngiltere ve Türkiye'nin imzalarıyla sağlanacağını ifade eden Talat, bu sorunun çözümünde Türkiye'nin en büyük rolü oynadığını söyledi.
Ekonomik yapının sürdürülebilmesi bir mucize
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, KKTC'nin ekonomik sorununu çözmenin, Türkiye'nin ekonomik sorununu çözmekten çok daha zor olduğuna dikkati çekti.
Ekonominin 1974 sonrası ciddi yapısal sorunlar ve bozukluklarla birlikte geliştiğini anlatan Talat, "Kuzey Kıbrıs'ta bugün bu ekonomik yapının sürdürülebilmesi gerçekten bir mucizedir" dedi.
Talat, KKTC'nin sosyal güvenlik sisteminin de çok zor bir durumda olduğunu, devlet bütçesinden her ay bu sisteme kaynak ayrıldığını, aksi takdirde emekli maaşlarının kesileceğini vurgulayarak, "Devlet bütçesinin en büyük sıkıntısı budur. Her ay Türkiye'nin yapacağı belli bir katkıyı almadığı sürece maaş ödeyemez haldedir" şeklinde konuştu.
Bir dönem, devlette çok kısa süre çalışan insanların emekliye ayrıldığını, yerine yenilerinin istihdam edildiğini ve istihdam konusunda baskılar yaşandığını aktaran Talat, "Devlet bütçesinin yüzde 70'i personel maaşlarına harcanır hale gelmiştir" dedi.
Talat, Kıbrıs Rum tarafının tüm Kıbrıs adına AB'ye üyeliği nedeniyle KKTC'nin Avrupa normlarına ve Maastricht kriterlerine uygun hale getirilmesi fırsatının kaçırıldığına dikkati çekti.
KKTC'de demokratik bir ortam bulunduğunu ifade eden Talat, çalışan kesimin örgütlü, sendikaların da güçlü olduğunu anlattı.
Kıbrıs sorununun çözümü için başlatılan müzakere sürecinin devam ettiğini ve bu süreçte 3 başlığın ele alındığını dile getiren Talat, bu başlıklardan biri olan mülkiyet sorunu konusunda ciddi görüş ayrılıkları yaşadıklarını söyledi.
Talat, Rum tarafının, mülkiyet sorununda eski mal sahiplerinin mallarıyla ilgili nihai kararı vermesini talep ettiğini, kendilerinin ise bağımsız bir kurul tarafından kararların verilmesini istediklerini kaydetti.
Müzakere sürecinde özellikle AB ile ilişkiler konusunda ciddi bir yakınlaşma yaşandığını, Kıbrıs'ın AB'de temsiliyeti konusunda ilerleme kaydedildiğini dile getiren Talat, şu sıralarda ekonomi başlığının görüşüldüğünü ve bu görüşmede Kıbrıs olarak AB'ye girene kadar Türkiye'nin Yunanistan ile aynı haklara sahip olmasını talep ettiklerini anlattı.
Kıbrıs'a özellikle turizm alanında Türkiye ve başka ülkeler tarafından çok ciddi yatırımlar yapıldığını ifade eden Talat, ancak küresel kriz nedeniyle bu yatırımların duraklama noktasına geldiğini belirtti.
Ergenekon bağlantısı
Konuşmasının ardından gazetecilerin soruları yanıtlayan Talat, "1996'da Türk bayrağını indirmeye çalışırken öldürülen Rum'un, Ergenekon'a bağlı bir tim tarafından vurulduğu iddiaları var? Bu konuda bilginiz var mı?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Hayır, bu konuda bilgim yok. Bildiğim ve hatırladığım kadarıyla orada çeşitli görevliler yanında bir kısım siviller de vardı. Sonradan o sivillerin de öldürme olayında rol aldığı iddiaları oldu. Fakat yalanlandı. Dolayısıyla o konu bilinmeyen bir konudur. Bilinen şudur; Rum tarafı büyük bir provokasyon örgütlemişti. Türk tarafına zorla geçişi sağlayabilmek için motosikletlileri teşvik etmişti. Sonuçta ciddi bir provokasyon bu sonuca neden olmuştu."
Talat, KKTC'de yapılan seçim sonrası yeni Başbakan ve Hükümetle arasındaki ilişkilerin sorulması üzerine de Başbakan'ın, parti başkanıyken de Başbakan seçildikten sonra da görüşme sürecini ve kendisini desteklediğini açıkça ifade ettiğini vurgulayarak, başka bir anlam yüklemeye gerek olmadığını belirtti.