"Büyüme sadece gelişmekte olan ülkelerde görülecek"

UNDP Başkanı Derviş, 2009 yılına ilişkin görüşlerini açıkladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, 2009 yılında ekonomik büyümenin sadece gelişmekte olan ülkelerde görüleceğini söyledi.

UNDP Başkanı Derviş, BM'de 29 Kasım-2 Aralık'ta Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenecek uluslararası kalkınma toplantısıyla ilgili olarak düzenlenen basın toplantısına katıldı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Derviş toplantıda yaptığı konuşmada, Doha'daki toplantının dünyanın ekonomik açıdan son derece zor bir döneminde düzenleneceğine dikkat çekti.

Doha toplantısının, bu kapsamda 15 Kasım'da Washington'da düzenlenen G-20 toplantısının bir anlamda devamı niteliğinde olacağını belirten Derviş, G-20 toplantısının mali kriz nedeniyle ilk kez devlet başkanları seviyesinde düzenlendiğini ve Nisan ayında yine yapılacağını anlattı. Derviş, 2009 yılının ekonomik açıdan son derece zor bir yıl olacağını vurguladı. Her iki haftada bir ülkelerin ve genel olarak dünyanın ekonomik büyüme tahminlerinin düşürüldüğünü hatırlatan Derviş, özellikle zengin ülkelerin 2009'da negatif büyüme oranlarıyla tanışacağını söyledi.

Genel olarak her yerde görülecek yavaşlamaya rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ve Çin başta olmak üzere Doğu Asya'da gelecek yıl da büyümenin devam edeceğini ifade eden Derviş, Çin'in bu kapsamda tahminen yüzde 7 ile dünyada en büyük büyüme hızına sahip ülke olacağını kaydetti. Derviş ''2009 yılında ekonomik büyüme sadece gelişmekte olan ülkelerde görülecek, bu ender görülen bir durum'' dedi.

Azalan tüketim, ihracatı düşürecek

Derviş, yine de zengin ülkelerde tüketim talebinin azalmasının gelişmekte olan ülkelerin ihracatını düşüreceğini de bildirdi.

Derviş, mali krizin kalkınmaya olan etkilerinin son derece ciddi olduğunu vurgulayarak, ürünlerin fiyatlarında daha önce böylesine bir oynaklık yaşanmadığını, petrolün fiyatının yaz aylarında yükselip daha sonra krizle birlikte azaldığını anımsattı. Kriz dolayısıyla ihracat taleplerinde de düşme yaşandığını anlatan Derviş, ''Yaşanan bu mali krizin, ekonomik krizin insani bir krize yol açmaması için herkesin birlikte çalışması gerek'' diye konuştu.

Bu kapsamda G-20 toplantısının G-7 ya da G-8 toplantılarına kıyasla gelişmekte olan ülkeleri de kapsaması açısından önemli olduğunu belirten Derviş, artık dünyadaki mali ve ekonomik sorunların gelişmekte olan ülkeler olmadan tartışılıp çözülmesinin mümkün olmadığını vurguladı.

Derviş, bu kapsamda Doha toplantısının G-20 toplantısına karşı değil, tam tersi devamı niteliğiyle son derece olumlu olduğunu ve Doha toplantısının daha az gelişmiş ülkeler ve yoksul ülkeler de dahil olmak üzere tüm BM ülkelerinin katılımıyla düzenleneceğini anımsattı.

İşbirliği çok önemli

Derviş bu çerçevede dünyada yaşanan ekonomik ve mali sorunların çözümünde ''işbirliği ve eş güdümün'' son derece önemli olduğunu, ülkelerin hep birlikte oturup planladıkları ama bireysel olarak uygulayacakları ekonomik, mali programların ya da mali teşvik paketlerinin etkisinin de çok daha etkili ve güçlü olacağını söyledi.

Dünyada yaşanan mali kriz ve iklim değişikliği gibi diğer sorunların ve çözümlerinin hep birbirleriyle bağlantılı olduğunu belirten Derviş, bu sorunların çözümlerinin de bütüncül açıdan ele alınması gerektiğini, BM'nin de kurumlarıyla bunun için çalıştığını, ''kazan-kazan çözümleri'' için genel bir çerçevede tüm ülkeleri bir araya getirdiğini bildirdi.

Derviş, krizin ne kadar süreceğiyle ilgili bir soru üzerine, dünyanın giderek daha derin bir ekonomik duraklamaya doğru ilerlediği konusunda herhangi bir şüphe olmadığını ifade ederek, krizin süresinin ya da nasıl sona ereceğinin ise ülkelerin krize verecekleri yanıta ve bu yanıtların eş güdümüne bağlı olacağını kaydetti.

Derviş, bir başka soruya verdiği yanıtta da, dünyada yeni gerçekliklerin görüldüğünü de belirterek, Çin'in açıkça mali açıdan süper güç olduğunu, krizden çıkılmasında önemli bir rol oynayabileceğini, ancak tek başına bir ülkenin ya da belli ülkeler grubunun bunu yapamayacağını, dünya çapında işbirliğinin gerekli olduğunu savundu.

Krize götüren gelişmeler

Derviş, mali krizin bu denli derin ve güçlü olacağını belki de kimsenin önceden bilemediğini, ancak bu yönde işaretlerin uzun zamandır görüldüğünü de söyledi. Derviş, dünyada makro ekonomik açıdan uzun zamandır görülen dengesizliğin, büyük sermaye hareketlerinin ve son derece hızla gelişen mali piyasaların yeterli derecede anlaşılamaması ve bu yüzden de denetlenememesinin bu krizin oluşumunda büyük rol oynadığını belirterek, olması pek mümkün görünmeyen gelişmelere karşı her zaman hazırlıklı ve dayanıklı olunması gerektiğini, bunun krizden çıkartılacak en önemli derslerden biri olduğunu söyledi.

IMF ve Dünya Bankası başkanlarının neden Doha toplantısına katılamayacaklarının sorulması üzerine Derviş, IMF ve Dünya Bankası'nın Doha toplantısına son derece büyük heyetler göndereceklerini ve iki kurumun da son derece yüksek seviyede temsil edileceğini açıkladı.

Mali krizin, bu iki önemli kurumun başkanlarını her an karar vermelerini gerektirebilecek son derece olağanüstü bir durumla karşı karşıya bıraktığını da belirten Derviş, bu kapsamda hem kendisinin, hem de BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un bu iki kurumun başkanlarının toplantıya katılamayacak olmalarını anlayışla karşıladıklarını ifade etti.