Reuters: Merkel'in Türkiye kumarı

Haber ajansı Reuters 'Merkel'in Türkiye kumarı' başlıklı analizinde 'Göçmen krizinde dönüm noktası mı, yoksa bir mayın mı?' diye sordu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Avrupa'da göçmen krizinin başladığı geçtiğimiz yıldan bu yana Almanya Başbakanı Angela Merkel ikinci kez siyasi birikimini tek taraflı bir inisiyatif için riske atarak, Avrupa Birliği (AB) ortaklarını şaşırttı ve destek vermeye davet etti.

Konu hakkında görüşleri alınmayan Avrupalı liderlerin endişelerine rağmen Eylül ayında Avrupa'ya akan Suriyeli mültecilere kapısını açmasının ardından Merkel şimdi de Türkiye ile göçmen akışını durdurmak için bir son dakika anlaşması üzerine kumar oynuyor.
Almanya'daki bölgesel seçimlerin bir hafta öncesinde gece yarısı üretilen bu anlaşmanın göçmen krizinde bir dönüm noktası mı olacağı yoksa mayınlı bölge mi yaratacağı ise henüz belli değil.

Merkel'in Türkiye kumarı, ülkesinde karışık tepkilerle karşılandı. Almanya'nın en çok satan gazetelerinden Bild anlaşmayı "Top artık Türkiye'nin sahasında" manşetiyle memnuniyetle karşılasa da, Merkel'in muhafazakar saflarından bazı yasa yapıcılar Türklere anlaşma karşılığında vizesiz seyahat hakkı vermeye karşı çıktı.

Alman yetkililer, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Pazar gecesi Brüksel'e gelerek Merkel ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile görüşmesinde yaptığı siyasi ve ekonomik ödüller karşılığında Avrupa'ya geçen tüm göçmenleri geri alma gibi cesur bir teklifle herkesi şaşırttığını belirtti.
Alman bir yetkili, Merkel'in anında bu teklifin "bütün dinamiği değiştirebileceğini" hissettiğini söyleyerek, AB için anlaşmadan elde edilecek kazançların, verilen ödünlerden çok daha fazla olacağını belirtti.

Davutoğlu, teklifi karşılığında Avrupa'nın Suriyelileri tutması için Türkiye'ye vereceği parayı iki katına çıkarması, Türkler için daha hızlı vize serbestisi ve Ankara'nın AB üyeliği görüşmelerinin hızlandırılmasını istedi.

Bazı AB yetkilileri ve diplomatlar geçtiğimiz Pazartesi günü önlerine konulan teklifle şaşkına uğrarken, bazıları bu hazırlıklar boyunca geri planda bırakılmalarından rahatsızlık duydu.

Bir AB yetkilisi Suriyeli göçmenler de dahil bütün göçmenlerin nasıl uluslararası hukuka uyduğu yönündeki bir soruya, "Onu Bayan Merkel'e sorun" şeklinde cevap verdi.

Öteki AB liderlerine çok fikir verilmedi

Pazartesi günkü zirveye başkanlık eden Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk geçtiğimiz hafta Ankara ve İstanbul'da Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile buluşarak farklı bir anlaşma için görüştüğü iki gün boyunca son teklif hakkında çok fikir alamadı.


Ne Tusk ne de Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Pazar günü gerçekleşen toplantıya çağırılmadılar.

Bunun yanında Almanya'nın Avrupa'daki en yakın partneri olan ve hem geçtiğimiz Kasım'da Paris'te gerçekleşen saldırılar sonrası hem de aşırı sağcı Marine Le Pen'in yükselişini engellemek için yeni göçmen alımını minimuma indiren Fransa da toplantıya davet edilmedi.

Rusya ile Ukrayna'ya yönelik diplomaside Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile beraber hareket eden Merkel, bu kez Türkiye'den göçmen almaya sıcak bakan birkaç AB liderinden bir tanesi olan Rutte ile Türkiye diplomasisine girdi. Rutte aynı zamanda 6 aylık geçici AB başkanlığını yapıyor.

Anlaşmanın en çok tartışılan maddelerinden birisi olan Avrupa'nın Türkiye'den alacağı her bir Suriyeli karşılığında Türkiye'nin Yunan adalarından bir göçmeni geri alması ilk olarak Hollanda tarafından sunuldu. Bu durum, Merkel'in ilk teklifi olan yüz binlerce kişiyi almanın kabul görmemesinin ardından kaç kişinin Avrupa'ya geleceğini belirsiz bırakıyor.

Bazı diplomatlar Tusk'a neden kendilerine konu hakkında bilgi vermediğini sormaları üzerine Avrupa Komisyonu Başkanı kendisinin de Pazartesi sabahına kadar tüm göçmenlerin geri alınacağı detayını bilmediğini belirtti.

Öyle ki eski Polonya başbakanı, Merkel ve sınırların mültecilere kapatılması konusunda Almanya ve Yunanistan olmadan merkezi Avrupa ve Balkan ülkeleriyle geçtiğimiz ay telekonferans gerçekleştiren Avusturya Başbakanı Werner Faymann'ın yaşadığı çekişmenin ortasında kaldı.
Bir AB elçisi, "Merkel'in A planı ile merkez Avrupa ülkelerinin B planı arasında bir yarış vardı. Dolayısıyla Tusk bir kenara itilmişti" dedi.

Merkel'in "Avrupa çözümü" olarak tanımladığı A planı, Ankara'yı mültecileri Türkiye'den ayrılmadan durdurmaya ikna etmek, sığınma hakkı olmayanları kendi ülkelerine veya Türkiye'ye geri gönderme ve bu hakkı olan mültecileri AB ülkeleri arasında dağıtmayı öngörüyordu.
Ankara'nın görevini yerine getireceğine dair şüpheleri olan B planı ise Balkanlar boyunca sınırların kapatılması ve yeni mültecileri Yunanistan'da tutmayı öngörüyordu. Tusk için bunun anlamı Türkiye'ye harekete geçmemesi durumunda Avrupa'nın tek başına hareket edeceğini ve yaptığı teklifleri geri çekeceğini göstermek oldu.

Davutoğlu'nun C planı ise her ikisinden daha hırslı bir teklif olarak dikkat çekse de, uygulanabilirliği, işe yarayıp yaramayacağı ve yasal olup olmadığına dair şüpheler barındırıyor.

Avrupa Birliği ve Türkiye 17-18 Mart'ta yeniden bir araya gelerek bu konudaki son gelişmeleri yeniden görüşmeyi planlıyor.