Terörle mücadelede mutabakat

Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile düzenlediği ortak basın toplantısında teröre ilişkin açıklamalarda bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ŞAM - Başbakan Erdoğan, terör örgütünün içinde Suriye'deki ailelerden olanların da bulunduğunu belirterek, "Bunlar yakın takipte. Burada yapacağımız müşterek çalışmalarla inanıyorum ki bir ortak mücadele platformu içerisinde bu işi çözeceğiz" dedi.

Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Halk Sarayı'nda düzenlediği ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Esad'a terörle mücadele konusunda verdiği destekten dolayı teşekkür eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Terörle ilgili konuda neler yapabiliriz bunu konuştuk. Ben sayın Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bugüne kadar bu süreç içerisinde dayanışma halinde ülkemizdeki de terörle mücadelede vermiş oldukları destek sebebiyle, göstermiş oldukları destek noktasında bundan sonraki sürece yönelik de yine yapılacak ortak çalışmalar sebebiyle teşekkür ediyorum. Zira bu terör örgütünün içerisinde tabi ki Suriye de yaşayan ailelerden olanlar da var. Bunlar da zaten bir yakın takibin içerisindedir ve burada yapacağımız müşterek çalışmalarla inanıyorum ki bir ortak mücadele platformu içerisinde bu işi müşterek olarak çözeceğimiz kanaatindeyim, en azından minimize edebileceğimiz kanaatindeyim."

İsrail yalnızlaşacak

Erdoğan, İsrail'e yönelik ise "İsrail bu ferman dinlemez, kendine göre tavırlarını sürdürdüğü müddetçe yalnızlaşmaya mahkum olacaktır, yalnızlaşacaktır. Bunu bölge için söylüyorum, dünya için değil. Dünyada durumu farklıdır ama bölgede durumu çok daha farklıdır. Türkiye olarak bizim bu noktada tavrımız da hassasiyetini korumaktadır" diye konuştu.

Bir gazetecinin "Kandil'deki terörist varlığı terörle mücadelede büyük bir sorun. Görüşmede bu konu gündeme geldi mi? Ayrıca istihbari bilgi paylaşımı açısından somut bir adım var mı? Örneğin MİT müsteşarının Suriye'ye gelmesi planlanıyor mu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

 "Aslında az önce onunla ilgili cevabı verdik. Bu tür müşterek çalışmalarımız bugüne kadar devam ettiği gibi, bundan sonra da devam edecek. İçişleri Bakanımız geçen zaten Lazkiye'de bir aradaydılar, görüşmelerini yaptılar. Tabi ki istihbarat teşkilatımız, başta müsteşar olmak üzere yanındaki elamanları sürekli irtibat halinde olacaklar. Bugüne kadar nasıl irtibat halinde olduysalar. Yani komşu bir ülkeyle hele hele uzun bir sınır komşusu olan bir ülkeyle istihbarat örgütünün irtibat halinde olmaması görüşmemesi, böyle bir şey zaten düşünülemez. Bundan sonra daha da sık olarak bir araya gelmeleri kah bizim müsteşarımızın, kah buradan ilgili istihbarat müsteşarı veya üst düzey kimse bir araya gelmek suretiyle bu görüşmelerini devam ettireceklerdir, devam da ettiriyorlar."

         

Iraklılık bilici için Irak önemli

Türkiye ve Suriye'nin iki kardeş ülke olduğunu belirten Erdoğan, tarihi itibarıyla, değerleri itibarıyla, özellikle son dönemlerde atılan adımlarla gerek siyasi alanda, gerek ekonomik, ticari, kültürel alanda çok büyük mesafeler alındığını belirtti.

Geçen hafta Türkiye'den 12 bakanın Suriye'de karşılıklı muhatapları ile bir araya gelerek Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi çalışmasının bir adımını attıklarını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Kendi aralarında geldiğimiz noktayı değerlendirme fırsatı buldular. Kasım-aralıkta adımını attığımız bir başka, inşallah ülkelerimiz arasında bu da bir fırsata dönüşecek, Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan olarak bazı bakan arkadaşlarımızın, aralıkta da dışişleri bakanlarımız bir araya gelmesi suretiyle, ocak ayında başbakanlar olarak bir araya gelecek. Dörtlü zirveyle de bölgede bunu taçlandırmak istiyoruz.

Bu çalışmaların bölgede meydana getireceği sinerjiyi şimdiden görüyor gibiyim, çok önemli bir sinerji meydana getirecektir. Bu, daha sonra farklı katılımlarla inanıyorum ki çok daha güçlenecektir. Tabii bölgemizde bazı sıkıntılar var. Sıkıntıların bir kısmını Sayın Cumhurbaşkanımız az önce ifade ettiler. Özellikle Irak'ta yaşanan sıkıntılar ki henüz hükümetin orada kurulamamış olması gerçekten bizleri komşu ülkeler olarak, kardeş ülkeler olarak üzmektedir. Zira bir boşluk ortada var. Bunun giderilmesi lazım. Bu boşluğun giderilmesi noktasında da bir Iraklılık bilinciyle, bir milli mutabakat hükümetinin orada kurulması, inanıyorum ki Irak'ın geleceği açısından da çok çok büyük önem arz etmektedir."

     

Cenevre raporu

Barış konusunda başlayan bir sürecin olduğunu bununla ilgili Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın açıklama yaptığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu konuda başlayan bir süreç vardı. Belli noktaya gelmişti, ama o belli noktadan sonra bu sürecin nasıl tıkandığı hepinizin malumudur. Gazze'ye bombardımanla bu süreç tıkanmıştır, bu noktada ne yazık ki kalmıştır ve onun ardından meydana gelen hadiseler, özellikle bir gönüllüler heyetinin 3 gemiyle Gazze'ye gidişi esnasında meydana gelen hadise ortadadır. Bu hadise neticesinde denizden, havadan indirme, bindirme harekatını yapmak suretiyle silahsız insanlara karşı silahla yapılan bu saldırı ortadadır ve Cenevre Raporu ortadadır. Bu raporda bu insani olmayan böyle bir vahşetin, gaddarca olduğu zaten yer almaktadır.

Burada İsrail, daha önce de söylediğimiz gibi özür dilemek durumundadır. Ailelere tazminatlarını ödemek durumundadır. Bildiğiniz gibi 9 şehidin üzerinden -adeta infaz yapılmış ve- 30 mermi çıkmıştır."

Erdoğan şunları söyledi: "Şu anda bazı alanlarda İsrail'le zaten ilişkilerimizde -ya durağan hale gelen var veya ilişkiler noktasında- bazı münasebetlerimizi şu anda gözden geçiriyor veya kesiyoruz. Örneğin askeri noktadaki ortak tatbikatlarımızı yapmıyoruz. Bunları şu anda durdurmuş vaziyetteyiz. Ama ticari olarak özel sektörün yapmış olduğu ticari anlaşmalar var. Onları sürdürüyoruz. Tabii bütün bunlar İsrail'in bundan sonraki süreçte de takınacağı tavırlardır. Bu tavırlara göre bizim tavrımız şüphesiz ki değişecektir. İsrail bu ferman dinlemez kendine göre tavırlarını devam ettirdiği sürece tabii ki yalnızlaşmaya mahkum olacaktır, yalnızlaşacaktır. Tabii bölge için, bunu bölge için söylüyorum dünya için değil. Dünyada durumu farklıdır ama bölgede durumu çok daha farklıdır. Türkiye olarak da bizim tavrımız da bu noktada hassasiyetini korumaktadır."