Urimçi'de gösteri yasağı

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yeni olayların çıkmasının ardından izinsiz gösteri ve yürüyüşler yasaklandı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

PEKİN - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yeni olayların çıkmasının ardından Urumçi'de izinsiz gösteri ve yürüyüşler yasaklandı.

Çin resmi haber ajansı Şinhua'nın Urumçi yerel yönetim sözcüsüne dayandırdığı haberde, kentte izinsiz gösteri, yürüyüş ve kitlesel protestoların yasaklandığı, açıklamanın dün gece binlerce kişinin katıldığı gösterinin ardından yayımlandığı belirtildi.

Sözcü, bu bildiriyle kamu düzeninin korunmasının, halkın can ve mal güvenliğinin garanti altına alınmasının amaçlandığını söyledi.

Beş maddelik açıklamada, kamu güvenlik biriminden izin alınmadan, açık havada ya da diğer kamuya ait alanlarda, yollarda tüm toplantı, yürüyüş ya da protestoların yasaklandığı belirtildi.

Bu yasakların ihlal edilmesi halinde kamu güvenliği biriminin toplananları dağıtacağı, karara karşı çıkanları gözaltına alacağı, yasağı ihlal edenlerin cezalandırılacağı kaydedildi.

Rabiya Kadir: Erdoğan çıkıp bütün şiddetiyle dünyaya haykırdı

Avrupa Türk Demokratlar Birliği (ATDB) Belçika şubesinin iftarında konuşan Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabiya Kadir, çocukluğunda babasından Osmanlı tarihini ve Atatürk önderliğindeki istiklal mücadelesini dinlerken sürekli "Neden bunlar baskı altındaki 20 milyon Uygur kardeşlerine de yardım etmiyor" diye düşündüğünü anlattı.

"Demek ki her şeyin bir vakti varmış, şartların olgunlaşması gerekirmiş. Soykırım başladığında ve bizim başımıza en büyük musibet geldiğinde Başbakan Erdoğan çıkıp bütün şiddetiyle dünyaya haykırdı ve bu haksızlığa karşı çıktı" diyen Kadir, Çin siyasetinde 20 yıl tecrübesi bulunan ve önemli görevler üstlenmiş biri olarak "Erdoğan'ın bu çıkışı yaparken ne kadar büyük bir baskıya maruz kaldığını çok iyi bildiğini" söyledi. Rabiya Kadir, "Ama o, Türk soydaşları için bütün bu baskılara boyun eğmedi ve her şeyi göze alarak yapması gerekeni yaptı" diye konuştu.

Çin yönetiminin haklarında yürüttüğü olumsuz propagandanın etkisiyle dünyada kendilerine karşı olumsuz bakışın "Kahraman Türk evladı Erdoğan'ın çıkışıyla değiştiğini" söyleyen Kadir, "Erdoğan bizim barışçıl olduğumuzu ve sadece adalet istediğimizi açıklayınca İslam dünyasında olsun, Batı dünyasında olsun büyük ilgi görmeye başladık. Allah bize de bu günleri gösterdi" dedi.

Uygurları "yetim ve sahipsiz bir çocuğa" benzeten Kadir, "Eğer Urumçi'de yaşananlar Tibet'te yaşansaydı, tüm dünya ve Avrupa Birliği ayağa kalkar, araştırma heyetleri gönderirdi" dedi.

Kendilerine yönelik bu tutumu "Türk ve Müslüman olmalarına" bağlayan Rabiya Kadir, "Çin hapishanelerinde 6 yıl kaldıktan sonra çıkıp Uygurların hakları için mücadeleye başladığında çalmadığı kapının kalmadığını, fakat kimsenin kendileriyle ilgilenmediğini" kaydetti.

"Mücadeleye ısrarla devam ederek bugün çok farklı bir noktaya ulaştıklarını" belirten Kadir, "Çin yönetimi beni en büyük düşmanı ilan etmiş. Beni o kadar önemli biri haline getirdikleri için onlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Çin'in İslam dünyasında "Bunlar ABD'nin adamı, orada yaşıyorlar ve onlara çalışıyorlar" şeklinde propaganda yaparken Batı dünyasında ise kendilerini köktenci, pantürkist ve bölücü olmakla suçladığını aktaran Kadir, "özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından dünyada Müslümanların terörizmle özdeşleştirilmesini Çin yönetiminin çok iyi kullandığını" savundu.

Kadir, ABD'deki 11 Eylül saldırılarının ardından Çin'in terörizmle mücadele adı altında başka ülkelerde dini eğitim gören yaklaşık 30 bin Uygur gencini hapse atarak idam dahil en ağır cezalar verdiğini ve Uygurca konuşulmasını yasakladığını savundu. Rabiya Kadir, tüm baskılara rağmen Uygurların kimliklerini korumaktan ve hakları için mücadeleden vazgeçmeyeceğini söyledi.