'Eğitim sistemi etkisiz ve verimsiz'

TEDMEM, eğitimde 2014 yılının röntgenini ‘2014 Eğitim Değerlendirme Raporu’ ile çekti. Buna göre Türkiye, ‘Hem etkisiz hem de verimsiz’ ülkeler kategorisinde yer alıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezoegitim.jpg

Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, 2014 Eğitim Değerlendirme Raporu'nu yayımladı. Bu rapor, TEDMEM’in eğitim değerlendirme raporları serisinin ilki. Ancak TEDMEM’in hedefi serinin arkasını getirmek yani seriye her yıl yeni bir rapor eklemek. Hedef güzel. Peki, ne anlatılıyor bu raporda? Hemen söyleyeyim. Bu çalışmada okul öncesi eğitimden ortaöğretime kadar Türkiye eğitim sisteminde uygulanan ve uygulamaya konulması planlanan politikalar, 10 başlık altında inceleniyor. Başlıklar, Yönetişim ve Finansman, Kalite Arttırmaya Yönelik Politikalar, Öğretmen Eğitimi ve Mesleki Süreç, Uluslararası Alanda Türkiye, Temel Eğitim, Ortaöğretim, Mesleki ve Teknik Eğitim, Özel Eğitim, Öğrenci Yönlendirme Sistemleri ve Özel Öğretim olarak sıralanıyor. Her başlığın çeşitli alt başlıkları var. Bu şekilde Türkiye eğitim sisteminin 2014 yılı karnesi çıkarılmış, adeta röntgeni çekilmiş. Geçen yıla dair eğitim sistemi konulu başlıca değerlendirme ve önerilere yer verilmiş. 

Meraklısı raporun tamamına TEDMEM’in, www.tedmem.org/ yayinlar internet sitesinden ulaşabilir. Ben burada fazlaca gözüme çarpan alt başlıklara yer vereceğim. Özellikle de ‘Uluslararası Alanda Türkiye’ başlığına odaklanacağım. Çünkü çarpıcı sonuçlar var. Hadi anlatmaya başlayalım. 

PISA sonuçları eğitimin çıktısı 

Önce, benim en çok dikkatimi çeken başlık. ‘Uluslararası Alanda Türkiye’ başlığı. Burada Türkiye’nin eğitime ilişkin değişkenlerinin uluslararası platformlarda nasıl ele alındığını anlayabilmek adına, 2014 yılında yayımlanan geniş çaplı raporlara yer verilmiş. Bunlar, Gems Eğitim Çözümleri (GEMS Education Solutions) tarafından yayımlanan Verimlilik İndeksi (The Eff iciency Index) ve OECD tarafından yayımlanan Bir Bakışta Eğitim:2014 (Education at a Glance: 2014) isimli raporlar. Ben ilkine bakıyorum. Yani Verimlilik İndeksi’nin sonuçlarına. Bakın, Verimlilik İndeksi, bir ülkenin uygulamadaki girdi-çıktı kombinasyonu ve referans noktası arasındaki uzaklığı dikkate alarak 30 OECD ülkesini eğitime ayrılan bütçe karşılığının ne kadar verimli olduğuna göre sıralıyor. 

İndeks, “Hangi eğitim sistemi eğitime ayrılan bütçenin karşılığını en iyi veriyor” sorusu temel alıyor. Verimlilik indeksini oluşturmak için kullanılan ekonometrik yöntemle, eğitim sistemleri şirketlere benzer şekilde girdiler ve çıktılar üzerinden değerlendiriliyor. Hesaplama şu şekilde işletiliyor: PISA matematik puanlarının ğitimsel çıktı olarak ele alınıyor. Buna göre OECD veritabanında yer alan 63 farklı değişken inceleniyor ve bunlardan sadece iki tanesinin PISA puanları üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılıyor. Nedir bu değişkenler? Öğretmen maaşları ve öğrenci/öğretmen oranı. İşte bu değişkenler ile yapılan hesaplamalar sonucunda verimlilik indeksinin referans noktasının Finlandiya olduğu sonucuna ulaşılıyor. 
Yani eğitim sisteminde yapılan yatırımların karşılığını en fazla alan ülke olarak Finlandiya, hesaplamanın odağında yer alıyor. Diğer yandan ülkeler verimlilik ve nitelik arasındaki ilişki kapsamında beş farklı kategoride ele alınıyor. Bunlar: (1) Seçkin performans gösterenler, (2) Verimli ve etkili performans gösterenler, (3) Verimli olmaktan çok etkili olanlar, (4) Etkili olmaktan çok verimli olanlar ve (5) Hem etkisiz hem de verimsiz olanlar. İ

İlk 2’de Kore ve Finlandiya var 

Verimlilik İndeksi sıralamasında ilk iki sırada Finlandiya ve Kore var. Bu ülkeler aynı zamanda PISA 2012 matematik puanları sıralamasında ilk beşte olan ülkeler ve bu iki ülke, ortalama düzeyde seyreden öğretmen maaşları ve diğer ülkelere kıyasla yüksek sayılabilecek öğrenci/öğretmen oranlarına rağmen 1’inci kategoride yer alıyor. İşte bu sonuç incelenmeye değer görülüyor. Çünkü verimlilik sıralamasında benzer paydada buluşabilen bu iki ülke, bağlamsal düzeyde incelendiğinde pek çok farklılık barındırıyor. 

Örneğin Finlandiya’da eğitim sisteminde öğretmenler sistemin işletilmesinde söz sahibi. Çocukların akademik gelişimi kadar, sosyal gelişimi de ön planda tutuluyor. Kore’de ise eğitim sistemi, disiplin kurallarının şekillendirdiği sınav odaklı bir sistem olarak biliniyor. Bu kadar farklı eğitim sistemlerine sahip olup, aynı düzeyde verimlilik sağlayan bu iki ülkenin başarısı öğretmen kalitesinde birleşiyor.

2014 Değerlendirme Raporu'nda öne çıkanlar

Türkiye'de doktoralı öğretmen yok denecek kadar az

Türkiye’de, öğretmenlerin eğitim durumlarını nasıl? Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İnsan Kaynakları 2012 verilerine göre, MEB'de görev yapan öğretmenlerin yüzde 8’i ön lisans mezunu, yüzde 85.8’i lisans mezunu, yüzde 6.1’i yüksek lisans mezunu. Bunun dışında öğretmenlerin sadece yüzde 0.1’i doktora mezunu.

Şuralar yerine çağdaş yönetişim seçenekleri uygulanmalı

Şura kavramının ve yönteminin niteliği ile etkililiğinin gözden geçirilmesinde yarar vardır. Milli Eğitim Şurası yapılması, planlanan işlemler açısından anlamlıdır ancak, bir yöntem olarak miadını doldurmuştur. Bunun yerine çağdaş yönetişim seçeneklerinin ve pratik stratejilerin farklı katmanlarda uygulamaya sokulacağı kapsamlı bir yöntemin benimsenmesi düşünülmelidir.

Fatih Projesi'nde etki analizi gerekli

“Gerek amaçları gerek yapılan mali yatırım açısından FATİH projesine yönelik beklentiler ve bir o kadar da endişeler oldukça yüksektir. Niteliği artırmada ön koşul olan öğretmen eğitimi ve e-içeriklere olan ihtiyaca yeterince cevap verilememiştir. Çok fazla sayıda eksiği ve olumsuzluğu içeren bu projenin de diğer projeler gibi boşa gitmemesi için, her aşamada etki analizi yapılmalı ve süre içindeki öğrenci ve tüm iş görenler için bir ödül mekanizması geliştirilmelidir.”

Eğitmenin niteliği farkı açıyor

Finlandiya ve Kore verimlilik düzeyi ve PISA sonuçlarındaki benzerlikten başka bir noktada daha benzerlik gösteriyor. Öğretmenlerin niteliği olarak saptanan bu benzerlik, verimlilik sıralamasındaki diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek. Örneğin Finlandiya’nın eğitim sisteminde temel eğitim ve lisede sürekli öğretmen olarak istihdam edilme şartlarından bir tanesi yüksek lisans derecesine sahip olmak. Okul öncesi ve anaokullarında öğretmenlik yapabilmek için ise lisans derecesi isteniyor. Kore ise öğretmenlere verilen eğitim ve sağlanan destek açısından diğer ülkelere örnek olabilecek bir konumda. İşte bu durum; farklı iç dinamik, yeterlik ve sınırlılıklara sahip ulusal eğitim uygulamaları için, etki gücü yüksek politik müdahale argümanlarının benzeşebildiğini gösteriyor. Daha doğrusu etki gücü yüksek, nitelik geliştirici ve öncelikli müdahale alanlarının neler olacağını açığa çıkarıyor. Sonuç olarak Türkiye’nin de öğretmenlerin niteliğini artırma çalışmaları, verimlilik sonuçlarını göz önünde bulundurulduğunda, önem kazanıyor.

30 ülke arasında 21'inci sıradayız

Raporda eğitim sistemleri verimli olarak tanımlanan ülkeler, eğitime ilişkin yaptıkları harcamaların karşılığını PISA sonuçlarında görebilen ülkeler. Etkili ülkeler önceliklerini nitelikten ya da akademik başarıdan başka çıktılardan yana belirleyen ülkeler. Bu sınıflandırmaya göre Finlandiya, Japonya ve Kore verimlilikte ve etkililikte seçkin performans gösteren ülkelerden. Türkiye ise Brezilya, Şili ve Endonezya ile birlikte ‘hem etkisiz hem de verimsiz’ ülkeler kategorisinde ve 30 OECD ülkesini kapsayan verimlilik indeksi sıralamasında 21. sırada yer alıyor.

kukhjk.png

Bu konularda ilginizi çekebilir