‘Eğitimde problemimiz ‘pratiğin’ olmaması’

MCBÜ Rektörü Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, “Teoriyi ortaya çıkaran şey pratiktir, hayatın kendisidir. Bizim eğitim sistemimiz ‘bilgi aktarma’ üzerine kurulu. Köklü bir değişime ihtiyacımız var” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kezban KARABOĞA

Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ), 1992 yılında kurulmuş, 25 yıllık bir üniversite. Türkiye’deki yükseköğretim kurumları arasında, 16. sırada yer alıyor (2017). Çeyrek yüzyılın rakamları ilginç gözüküyor. Hemen aktarayım: Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde 14 fakülte, üç enstitü, üç yüksekokul ve 15 Meslek Yüksekokulu (MYO) var.

Tabii, 55 bine yakın da öğrenci. Fakat şu rakamlar daha ilginç: MCBÜ, 25 araştırma ve uygulama merkezi, 600 yataklı uygulama hastanesi, teknopark, bin 511 kişilik akademik kadro ile çalışıyor. Dahası var. İşte bu ‘dahası’ kısmını Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Kemal Çelebi ile konuştuk, hem eğitim sektöründeki hem de MCBÜ’deki güncel gelişmeleri tartıştık. Prof. Çelebinin ilk mesajı, “Kalite odaklı bir anlayışla hareket ediyoruz. Üniversitemizin bütün çalışmalarının merkezine ‘kaliteyi’ koyduk” oldu. Peki, ‘Neler yapıyorsunuz?’ diye sordum Prof. Çelebi’ye: “Sektör Uygulamaları Eğitimi’ kapsamında Mühendislik fakültesinde, İktisadi ve İdari Bilimlerde, MYO’larda İNTÖRN eğitime geçtik. Son yarıyılda ders yok, ilgili sektörlerdeki iş yerleri ya da fabrikalarda olacaklar.

Mezunlarımızı iş dünyasına en hazır hale getirmek için politikalarımızı bu yönde kurguluyoruz, kaynaklarımızı bunun için kullanıyoruz. İşçiler gibi sekizde girecek beşte çıkacaklar. Bu işyerlerinin de arzu ettiği bir durum” şeklinde oluyor. Bu modeli uygulayan proaktif üniversitelerden olduklarını belirten Prof. Çelebi, “Bölge öncelikli, tüm Türkiye’den işyerleri ile protokol yapabiliyoruz. Bir akademik danışman bir işyeri danışmanları oluyor. Bütün fakültelerde bu uygulamaya geçeceğiz. Sosyoloji alanında da bunu yapmak istiyoruz. Sosyolog olmak masa başında öğrenerek olmuyor, halkla temas edecek, anket yapacak, toplumu tanıyacak” diyor.

Kullanılmayan bilgi ‘işe’ yaramaz

Türkiye eğitim sisteminin en büyük eksiğinin pratik bakımından yeterli eğitimi verememesi olduğunu anlatan Prof. Çelebi, “Bilgiyi kullanmadığınızda kalıcı olarak öğrenmiyorsunuz, zaten o zaman değerini de bilmiyorsunuz, bilgi kullanıldıkça özümseniyor, geliştiriliyor, büyütülüyor ve öneminin farkına varılıyor. Bilginin işe yaradığını görmek gerekiyor" ifadelerini kullanıyor. Batı eğitim modelinde yükseköğretimin salt teorik eğitim olarak gitmediğinin altını çizen Prof. Çelebi, “Yurtdışında sadece yükseköğretim değil eğitimin ilk aşamalarından itibaren eğitim hayatla iç içe veriliyor.

Bir coğrafya dersini kitapta değil yerinde gösteriyor. Bu pratik eğitimin parçasıdır. Bizde ‘kitabi’ eğitim var. Eğitim sistemimiz ‘kitabi’ eğitim, en kötü ihtimalle teknik fakültelerde laboratuvar ortamında bir takım bilgilerin aktarılması, sınavlar ve diplomadan oluşuyor.

Hâlbuki teoriyi ortaya çıkaran şey pratiktir, hayatın kendisidir. Hayat üzerine kafa yorduğunuzda onu teorize ediyor, modelliyorsunuz. Hayatın içindeki problemler düşünmeye ve bunu sistematik bilimsel bilgiye dönüştürmeye yarar, teori dediğimiz budur. Sanayide, atölyede hiç eğitim almamış öyle kişiler var ki, üniversitedeki mühendisin bulamadığını o buluyor. Bilgi, hayattan kopuk olamaz” diyor.

Elektrik tüketimimizin yüzde 7’sini kendimiz karşılayacağız

2016 yılı Sürdürülebilir Çevre Altyapı Mali Destek Programı kapsamında ‘Manisa Celal Bayar Üniversitesi Güneş Enerji Santrali Projesi’ başlıklı çalışmalarının Zafer Kalkınma Ajansı tarafından desteklenmeye değer bulunduğunu anlatan Prof. Çelebi, “Proje, 29 Eylül 2016 tarihindeki protokol ile başladı. Süresi 18 ay. Proje ile 300 kWp gücünde Güneş Enerji Santrali (GES) kurulacak. Güneş enerji santrali tarafından üretilecek olan elektrik enerjisinin MCBU Şehit Prof.Dr. İlhan VARANK yerleşkesinin mevcut elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde yedisini karşılayacağı hesaplandı” diyor.

Manisa Teknokent’te 60 şirket var

MCBÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin (Manisa Teknokent) kurduklarını anlatan Prof. Çelebi, “Endüstri 4.0” olarak ifade edilen 4’üncü sanayi devrimi döneminde Manisa Teknokent bu açığın kapatılmasında bölgesel düzeyde katkı sağlayacak. Manisa Teknokent’te Vestel’in de aralarında olduğu büyük firmaların yanı sıra büyüme potansiyeli olan çeşitli sektörlerden 60 şirket var.

Doluluğumuz yüzde 75’e ulaştı. MCBÜTGB, genellikle bilişim ağırlıklı firmalardan oluşan diğer teknoloji geliştirme bölgelerinden farklı olarak reel sektör ağırlıklı olup firmaların yüzde 70’i reel sektör firmasıdır. Başlangıç için iyi bir firma kompozisyonu oluşturduk. Ayrıca, MCBÜTGB içinde yer alan kuluçka merkeziyle ilgili çalışmalar üzerinde de yoğunlaşıyoruz. İş fikri veya projesi olan gençlere ücretsiz hizmetler verilecek. Yine bu kapsamda, genç girişimcilere şirketleşme aşamasında karşılarına çıkan engelleri kaldırma konusunda destek olacağız” ifadesini kullanıyor.

Yüksekokullara dahi satranç takımı gönderdik

Göreve ilk geldiğimde birinci yatırımının kütüphaneye olduğunu anlatan Çelebi, “Kütüphane olmadan üniversite olmaz. Fen ve Sosyal Bilimler Enstitüsü kütüphanenin bir katını işgal ediyordu, enstitüler binasını tamamladık. Şimdi kütüphane ile ilgili proje hazırlanıyor. Modern bir mekân şeklinde kurgulanıyor, kafeler var. Öğrenciyi cezbetmemiz gerekiyor” diyor. Satrancı çok önemsediğini de anlatan Çelebi, “İç mekânlara, bahçelere satranç takımları kurduk. Yüksekokullara kadar gönderdik. Kullanılır veya kullanılmaz ama olmalı” ifadesini kullanıyor.

Bize işini aşkla yapanlar lazım

Üniversite bütçesini kullanırken birinci önceliğinin eğitim öğretim ile ilgili fiziki altyapıda eksiklik olmamasını gözetmek olduğunu anlatan Prof. Çelebi, “Teknik bilimlerde okuyorsa laboratuvar olsun, sarf malzemeleri tam olsun. Eksiksiz karşılansın. Bunu önemsiyorum. Bunun dışında ‘İyi’ akademik personel olması gerekiyor. Aşkı, ideali olmayan hocalarla kaliteyi artıramazsınız. Böyle bir kadromuz var ama yeni personel alırken de birinci önceliğimiz bu. İyi öğrenci yetiştirmenin birinci şartı canla, başla, aşkla, şevkle kendini yaptığı işe verecek hocaların olmasıdır” ifadesini kullanıyor.