"Çölleşmeyle mücadele birinci önceliğimiz olmalı"

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Çevre Komisyonu Başkanı Ayhan Sümerli, artan nüfus ve azalan kaynakların yarattığı baskıyı hafifletmenin en geçerli yolunun çölleşme ile mücadele olduğuna dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Çevre Komisyonu Başkanı Ayhan Sümerli, artan nüfus ve azalan kaynakların yarattığı baskıyı hafifletmenin en geçerli yolunun çölleşme ile mücadele olduğuna dikkat çekti.

Sümerli, 17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada dünyada ve Türkiye'de mevcut durumu değerlendirdi. Küresel iklim değişiminin bir sonucu olan çölleşmenin en çok tarım sektörünü etkilediğine değinen Sümerli, dünyanın geleceği için acil önlem alınması gerektiğini söyledi.

"Devlet kadar toprak kaybı"

Tarım denildiğinde akla sadece insan gıdasının gelmemesi gerektiğini ifade eden Sümerli, gıdadan tekstile, hayvancılıktan biyoyakıtlara kadar birçok konunun zincirleme şekilde birbirine ve nihayetinde toprağa bağlı olduğunu vurguladı. Sümerli, Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl Bulgaristan yüzölçümü kadar bir toprağın çölleşme sonucu kaybedildiğine dikkat çekerek, bunun önüne geçilmesi ile sürdürülebilir tarım ve kalkınmaya ciddi bir destek sağlanması gerektiğini kaydetti.

Ayhan Sümerli, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünyada 2,6 milyar insanın geçimi doğrudan toprağa bağlı. Ancak toprağın durumu gün geçtikçe kötüleşmekte, her yıl ciddi boyutta kayıplar yaşanmakta, bu kayıpların yılda 20 milyon ton tahıla karşılık geldiği düşünülmektedir. Ekilebilir alanların bozulması her yıl 1,5 milyar insanı etkilemektedir. Ekilebilir arazilerdeki daralmanın önümüzdeki 25 yılda gıda fiyatlarının yüzde 30 oranında artmasına neden olacağı söyleniyor. Bunun yanında biyolojik çeşitlilik de geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmektedir.

"Kuraklık nedeniyle göç"

Uzmanlar, 2050 yılına kadar birçok ülkede tarımsal verimde yüzde 15 ila 50 oranında düşüş yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Tabii kuraklık sadece tarımı değil, yerleşimi de etkileyecektir. Milyonlarca insan tatlı suya erişim sağlayamadığı için yaşadıkları yerleri terk ederek göçmek zorunda kalacaktır. Ülkemiz de coğrafi konumu itibarı ile iklim değişikliğinin ilk ve en yoğun hissedildiği bölgelerden olma riski taşıyor.

Dünyada çölleşmenin etkilerine karşı en geçerli önlem orman örtüsünün yenilenmesi olarak görülüyor. Dünya çapında 2 milyar hektar orman arazisinin yenilenme imkânı olduğu ifade ediliyor. Özellikle Afrika'da 715 milyon hektar bozulmuş orman alanı yeniden ağaçlandırılma potansiyeli taşıyor. Ülkemizde de bu konuda planlamanın hızlıca yapılarak gelecek için harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

"Havza bazlı tarım"

Diğer alınması gereken önlem de tatlı suların kirlenmesinin ve plansız kullanımının önüne geçilmesidir. Hükümetimiz bu konuda ciddi bir çalışmaya imza atarak Türkiye havza haritasını çıkarmış, tarımsal destekleri havza bazlı üretime yönlendirmeye başlamıştır. Ayrıca ovaların sit alanı ilan edilmesi ile yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin öne geçilmesi de amaçlanmıştır."

TGDF Çevre Komisyonu Başkanı Ayhan Sümerli, dünyada kimsenin kalıcı olmadığını hatırlatarak, ölümsüzlüğün gelecek nesillere bırakılan eserlerde saklı olduğunu ifade etti. Sümerli, bu neslin eserinin çölleşmekten kurtarılmış bir Türkiye olacağını söyleyerek sözlerini tamamladı.