Tarihi yarımadada bir kültür vadisi: Zeytinburnu

Tarihi güzellikleri barındıran Zeytinburnu'nun saklı tarihini keşfederken açık hava müzesinde dolaşmanın keyfini yaşayacak, Merkez Efendi'de yediğiniz köftelerle damağınızı şenlendirecek, belki de zaman yetmeyeceği için tekrar gelmek isteyeceksiniz…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İstanbul'da 600 yıla yakın bir süredir ayakta kalmayı başaran tarihi eserlerin bir bölümü Zeytinburnu'nda… Tarihi yarımadadaki ilçeye ayrılacak bir gün, bir zamanlar Kazlıçeşme'deki deri fabrikaları ile tanınan, İstanbul'da gecekondulaşmanın ilk adresi olarak gösterilen semtin sokaklarında gizli hazineleri keşfetmenizi sağlayacak… Nereleri görebileceğinize dair işte birkaç ipucu:

Nereleri görmelisiniz?

İstanbul'un fethi öncesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından surların yanı başına yaptırılan Kazlıçeşme, Fatih Camii ve yanındaki hamam, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii, Yedi Kardeşler Şehitliği, Erikli Baba Dergâhı, Uşşakî Camii, Yedikule Altın Kapı, İstanbul'un ayakta kalan en eski dini yapısı olan yaklaşık bin 600 yıllık Studius Manastırı / İmrahor Camii, Derya-i Ali Baba Türbesi, Balıklı Rum Ayazması, Seyyid Nizam Camii ve Türbesi, halk hekimi ve din bilgini Merkez Efendi Külliyesi, Yenikapı Mevlevihanesi, tarihi mezarlıklar, Bizans'tan kalan kara ve deniz surları, Yedikule Zindanları, Takkeci İbrahim Ağa Camii, Panorama 1453 Tarih Müzesi, Tıbbi Bitkiler Bahçesi…

Biz, turumuzu seyahat yazarı ve turizm uzmanı Şerif Yenen eşliğinde yaptık. Ben, daha önceleri de bölgeyi gezdiğim için zaman sorunu nedeniyle onunla gidemediğimiz yerleri de anlatmaya çalışacağım…

Kazlıçeşme'nin öyküsü

Kazlıçeşme'ye adını veren çeşme ile başlayabiliriz. Marmaray'ın son durağında… Ulaşması gayet kolay… Çeşmenin üzerinde bir kaz figürü var, ama orijinali çalındığından yakın yıllarda eskisinin yerine yerleştirilmiş. Hikâyesi şöyle:

İstanbul'u kuşatan Fatih Sultan Mehmed'in ordusunda su sıkıntısı başgösterince Fatih, Sakabaşı'na uçan kazları gösteriyor ve izlemesini istiyor, "Onların bulunduğu yerde muhakkak su vardır" diyor. Haklı da çıkıyor. Hemen oracığa bir de çeşme inşa ettiriyor. Bugün çeşmenin suyu akmıyor, önünden yol geçiyor…

Her tarafı tarihi eser

Çeşmenin tam karşısında Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'da yaptırdığı ilk cami olan Fatih Camii var. Bugün, yalnızca minarenin altındaki taşlar orijinal. Hemen yanında yine Fatih'in yaptırdığı görünümünden yıkılma tehlikesi olduğu anlaşılan harap halde bir hamam yer alıyor. Çeşmenin arka tarafında, caminin karşısında Erikli Baba Türbesi var, cemevi olarak kullanıyor. Yine bu bölgede Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii'ni ve Fatih'in Sakabaşısı Derya-i Ali Baba Türbesi'ni ziyaret etmelisiniz…

5 asır süren dericilik

Kazlıçeşme'de deyince akla deri atölyeleri geliyordu yıllarca. Bu nedenle bölgenin çok kötü koktuğundan şikâyet ediliyordu… Uzun bir süre önce fabrikalar Tuzla'ya taşındı. Kazlıçeşme'den dericilerin gitmesiyle aç kalan milyonlarca farenin ne olduğu, nereye gittiği ise hep merak edilmiştir!.. Benim aklıma Cihat Burak'ın Cardonlar öyküsünü getirir…

İşte bu dericilik yani debbağhaneler tâ Fatih zamanında çalışmaya başlamışlar burada, çünkü sulak bir bölge, deriyi yıkamak çok kolay oluyor. Hemen yanında da salhane yani mezbaha kurdurmuş Fatih. Burada kesilen hayvanların derileri, hemen debbağhaneye taşınıyormuş.

Tabakhaneye (debbağhane) b.k yetiştirmek lâfı da o dönemden. Derilerin ayrıştırılmasında köpek dışkıları içinde barındırdığı asitler nedeniyle çok önemli imiş. Debbağhanenin hemen yanına bir de köpek çiftliği kurulmuş. Hayvanların dışkıları hemen debbağhaneye taşınıyormuş; çünkü, zaman geçtikçe bu özelliğini yitirmeye başlıyormuş dışkılar; taşıyanlar çok hızlı olmak zorundaymış.

Neden Yedikule?

Oradan Yedikule'ye doğru yürüyebilirsiniz. Niçin Yedikule? Bizans imparatorları zaferle biten savaşlardan döndüklerinde altından yapılmış bir kapıdan girerlermiş şehre. Bu nedenle buraya Altın Kapı deniliyormuş. Üzerinde dört filin çektiği bir araba heykeli varmış, bugün yerinde yeller esiyor. Bu bir bilgi, çünkü, kapıyı görmek mümkün değil; yanına gidilemiyor.

Bizans, en dışarıda bir hendek, arkasında bir sur, onun ardından başka bir sur duvarı ile korunuyormuş. Dile kolay 22 kilometre kara ve deniz suru yapılmış… Biz, hendeği geçip ancak ilk surun önüne kadar ulaşabiliyoruz. Kapının hikâyesi de güzel, görebilsek, herhalde kendisi de güzel, ama…

Fatih, Altın Kapı'nın üç kulesi yanına dört kule daha yaptırıyor ve imparatorluk hazinesi saray yapılana kadar orada saklanıyor, semtin adı da Yedikule oluyor…

Günümüzde kapalı

Yedikule'ye girdiğinizde İstanbul'un en eski dini yapısı Studius Manastırı / İmrahor Camii'ne doğru yürüyebilirsiniz. Ancak, günümüzde kapalı, gezilemiyor. Bayezid döneminde İmrahor İlyas Bey tarafından camiye çevrilmiş. Dışarıdan fotoğraflamak mümkün…

Bu kez güzergâh Merkez Efendi ve Silivrikapı mezarlıkları arasından Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı… Ayazma ve kilisenin ilk defa 5. yüzyılda İmparator I. Leon tarafından inşa ettirildiği söyleniyor. Ayazmanın bulunduğu yerde dört çeşmeden kutsal olduğuna inanılan bir su akıyor, havuzda ise renkli balıklar yüzüyor…

Mesir macununu bulan hekim

Merkez Efendi külliyesine uğramadan olmaz. Merkez Efendi, mesir macununu bularak Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Ayşe Hafsa Sultan'ı iyileştiren hekim. Türbesinin hemen yanına Kanuni'nin kız kardeşi Şah Sultan tarafından inşa ettirilen bir cami bulunuyor.

Merkez Efendi mahallesinde ziyaret edilecek yerlerden birisi de çilehaneleri, aşevi, misafirhanesi, mezarlıkları ve semahanesiyle Osmanlı başkentindeki en büyük Mevlevihane olan Yenikapı Mevlevihanesi. Şeyh Galib gibi birçok divan şairi bu mevlevihanede yetişiyor.

Bir lezzet molası vermek, ev yapımı lezzetindeki köfteleri tatmak için Merkez Efendi'de biraz daha duraklayabilirsiniz…

Fetih anlarını yaşamak için

İstanbul'un fethi atmosferini yaşamak istiyorsanız Panorama 1453 Tarih Müzesi'ne uğrayabilirsiniz.

Yine aynı bölgedeki Defterdar Abdülbaki Paşa tarafından yaptırılmış olan kendi adını taşıyan kütüphane, bugün çocuk kütüphanesi olarak hizmet veriyor; soluklanılacak mekânlardan…

Seyyid Nizam Tekkesi ise 16. yüzyılda inşa edilmiş, Bağdat'tan İstanbul'a gelmiş bir tarikat şeyhinin adını taşıyor…

Yedikule Zindanları'nda bir dönem konserler veriliyordu, bugün ne durumda bilemiyorum… Yedikule bostanlarının bostan olarak kalacağı haberi beni sevindiren gelişmelerden birisi…

Fabrika-i Hümayûn

Bölgede 19. yüzyıldan kalma yapılar da bulunuyor. 19. yüzyılda deri işleme atölyelerinin yanına Zeytinburnu Demir Fabrikası (Fabrika-i Hümayûn) kuruluyor. Ordunun demir döküm ihtiyaçları buradan sağlanıyor. Daha yakın zamanlarda ise tanklara parça desteği veriliyor. Millî Savunma Bakanlığı, fabrikanın bulunduğu araziyi 2008'de TOKİ'ye devrediyor. 2013 yılında Emlak Konut'a geçen arazide bugün "Büyükyalı" projesi yapılıyor. İşte bu alanda bulunan ordudan kalma tarihi 7 binada restorasyon çalışmaları sürdürülüyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun hazinesini saklayan Zeytinburnu'nun kendisi bir hazine… Bin 600 yıl öncesinden 19. yüzyılın ortalarına yüzlerce tarihi güzelliği asırlardır barındırıyor. Anlatacak, yazacak çok şey var. Benden tadımlık, eminim ki Zeytinburnu'nun saklı tarihini keşfederken bir açık hava müzesinde dolaşmanın keyfini yaşayacak, belki de zaman yetmediği için bütün mekânları göremediğinizden bir kez daha gelmek isteyeceksiniz…