'JETCO anlaşmasıyla ticaret hacmimiz iki yılda yüzde 50 artar'

Büyükelçi Madsen, Türkiye ve Danimarka arasında başta enerji ve inşaat olmak üzere, gıdadan sağlığa pek çok alanda işbirliği olanakları olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gülsün SALLIOĞLU GÜL

ANKARA - Türkiye ile Danimarka arasındaki ticaret hacminin siyasi problemlere rağmen 1.8 milyar dolara ulaştığını kaydeden Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Ruben Madsen, siyasi sorunların geride kaldığını belirterek "Ticaretin daha da gelişmesinin önünde hiçbir engel kalmadı. Gelecek hafta imzalanacak JETCO anlaşmasıyla ticaret hacmi 2 yıl içerisinde Başbakan Erdoğan'ın ve Danimarka hükümetinin de hedefi olan 3-4 milyar dolarlık seviyelere çıkar" dedi.

Danimarka ile Türkiye arasındaki ekonomik ve siyasi işbirliğinin 24 Eylül'de imzalanacak Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komisyonu (JETCO) ile yeni bir düzeye ulaşacağını ifade eden Madsen,  her iki ülke şirketlerinin ve iş örgütleri temsilcilerinin katılacağı toplantının da JETCO'nun imza toplantısının ardından gerçekleşeceğini açıkladı.

Başta enerji ve inşaat olmak üzere, gıdadan sağlığa pek çok alanda işbirliği olanaklarının bulunduğuna dikkat çeken Madsen, özellikle inşaat ve imalat sektörleri ile ilişkili olan enerji verimliliği konusunda geliştirilecek işbirliğinin iki ülkenin de yararına olacağını vurgulayarak, "Enerji verimliliğine Türkiye'nin ihtiyacı var. Bu alandaki deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz" dedi.

Madsen, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Gülsün Sallıoğlu Gül'ün iki ülke arasında yaşanan ve yaşanabilecek gelişmelere yönelik sorularını yanıtladı.  
Son 10 yılda ticaret hacmimiz, siyasi birkaç sıkıntıya rağmen 4 kat artarak 1.8 milyar dolara ulaştı.

Ticaretin daha da geliştirilmesi için neler yapılmalı?  

Bir televizyon kanalında çıkan haber nedeniyle sıkıntılı bir dönem yaşandı. Çok şanslıyız ki bu mesele ticaretimizi etkilemedi. Artık bu mesele ortadan kalktığı için daha da iyi bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Ticaret daha açık bir konu haline geldi. Bu yıl Mart'ta Başbakan Erdoğan, Danimarka'yı ziyaret etti. Bu sırada Danimarka Hükümeti büyüme planını açıkladı. Türkiye bu planda önemli bir yer tutuyordu ve bu stratejiside Danimarka Hükümeti, Türkiye'yle olan ticaretin 2016'ya kadar yüzde 50 artırma hedefinde olduğunu söylüyordu. Fakat Başbakan Erdoğan bu hedefin yeterli olmadığını, yüzde 50 den daha fazla bir büyüme sağlanabileceğini söyledi.

Türkiye, öncelik verdiğimiz 10 ülke arasında Danimarka'nın büyüme stratejisinde Türkiye nerede duruyor?

Türkiye için Danimarka hükümetinin oluşturduğu büyüme stratejisi, Başbakan Erdoğan Danimarka'ya gelmeden iki gün önce yayınlandı. Biz bu tür stratejiyi Bric ülkeleri için oluşturuyoruz. Bric ülkeleri dışında yüksek büyüme sağlamış 6 ülke için de oluşturduk. Türkiye'de bu ülkelerden biri. Türkiye, Danimarka'ya göre ilk 10 öncelikli pazar arasında yer alıyor. Bunun sebebi de Türkiye'nin Danimarka'ya çok yakın olması. Çin ve Brezilya önemli piyasalar fakat Danimarka'ya çok uzaklar. Dolayısıyla Türkiye, potansiyel olarak da yakın bir pazar olarak duruyor. Bizim için o kadar önemli ki hükümetimiz, Türkiye için ayrı bir büyüme stratejisi oluşturdu. Öncelikli 10 pazar arasında 4 Bric ülkesi ve 6 yüksek büyüme sağlamış ülke yer alıyor. Türkiye'nin bu listede 2 Bric ülkesinden daha ön sırada olduğunu söyleyebilirim. Bu 10 ülkeye bakarsak, Çin son derece büyük ve tabi çok önemli bir pazar sayılıyor. Ben Rusya ve Türkiye'nin iki ve üç olmak için yarıştığını düşünüyorum. Danimarkalı şirketler Türkiye’de son derece rahat çalışıyorlar çünkü Türkiye'de son derece açık ve dost canlısı bir atmosfer var.

Danimarka rüzgar enerjisinde  geliştirdiği yeni teknolojilerle dikkat çekiyor. Türkiye'nin de rüzgar potansiyeli var. Danimarkalı yatırımcılardan Türkiye'de yatırım talebi var mı?

Geçtiğimiz haftalarda Vestas, özel bir Türk yatırımcıdan oldukça büyük bir sipariş aldı. Vestas Türkiye'de çok aktif olan bir şirket. Türkiye rüzgar enerjisi açısından oldukça ilginç ve potansiyeli yüksek bir pazar. Vestas'a verilen siparişin Türkiye'de ilk defa Türk bir yatırımcı tarafından kurulacak rüzgar çiftliği için yapıldığını söyleyebilirim. Balıkesir'de Erciyes Çelik Boru A.Ş. tarafından kurulacak olan rüzgar enerjisi santrali 52 MW kurulu güce sahip olacak ve santral 6 ünite V112-3.3 MW rüzgar türbininden oluşacak. Bu alanda gelişmeler olacağını düşünüyoruz. Son dönemde yapılan en büyük Danimarka yatırımı İzmir'in biraz kuzeyindeki 600 milyon euro'luk PETKİM projesiydi. Projenin sözleşmesi Erdoğan Danimarka'dayken imzalandı. Önümüzdeki dönemde büyük yatırımların gelebileceğini düşünüyorum.

Enerji verimliliği alanında işbirliğimizi geliştirmeliyiz

Danimarka'da enerji sektöründe elde ettiğimiz en iyi sonuç bence enerji verimliliği konusunda. Danimarka iyi ve hızlı gelişmiş bir ülke. 1990'lardan günümüze baktığımız zaman; Danimarka'nın üretimini yüzde 100 artırdığını ama enerji tüketimini hep aynı sevide tuttuğunu görüyoruz. Bu Türkiye için de son derece önemli bir konu çünkü Türkiye, gelişmekte olan bir ülke ve enerjiye ihtiyacı var. Enerji fiyatları ciddi bir maliyet getiriyor. En iyi tasarrufun enerji verimliliğinde yapıldığını düşünüyoruz. Aslında bu alanda aktif olan Danimarkalı firmalardan iki tanesi Türkiye ile yakından ilgileniyor. Bir tanesi yakında Türkiye'de bir fabrika açacak. Diğerleri de Türkiye'de bir şeyler yapmayı düşünüyor.  Radyatörlerdeki termostatları yapan, enerji verimliliği alanında akıllı çözümler üreten bir firma var. Bu firma Türkiye'ye büyüme sağlayıp enerji tüketiminin artmaması konusunda yol gösterebilir.  Yenilenebilir enerji alanında rüzgar sektörü çok büyük bir alan kaplıyor ama diğer kollarda çok gelişiyor. Danimarka'nın rüzgar enerjisindeki gelişiminin gerisinde özel sektör ile kamu sektörü arasındaki yakın işbirliği yatıyor. Bu işbirliğiyle rüzgar ve enerji verimliliğindeki kazanımları elde ettik. Türkiye ile bu konuda paylaşabileceğimiz çok fazla deneyim olduğunu düşünüyorum.

-Kamu özel sektör işbirliğini açar mısınız? Nasıl bir araya geldiler?

Danimarka'da enerji sektörü gelişmeye başladığında, Kopenhag'dan çok uzak bir yerde bir demirci rüzgar tribünleri geliştirmeye başlıyor. Bu sırada kamu sektöründe ve toplumda enerjinin son derece pahalı olacağı, fosil yakıtlarının çok yakın zamanda tükeneceğine dair bilinç zaten oluşuyordu. Hem enerji arzının hem de doğanın korunması konusunda güçlü bir düşünce vardı. 1990'lardan itibaren komiteler oluşturulmaya başlandı. Komitelerde özel sektör ile kamu sektörü arasında reel ilişkiler oluşturulup, rüzgar enerjisi konusunun nasıl geliştirilebileceği vizyonlarını paylaştılar. Bu ikili karakter hükümetin hem doğayı korumak hem de fosil yakıtlara bağlı kalmamadaki düşüncesini uygulamasını sağladı.

Türkiye'deki Danimarka yatırımlarında hangi sektörler ön plana çıkıyor?

Deniz taşımacılığı konusunda Danimarka’nın en büyük şirketi olan Maersk Line tarafından büyük bir yatırım gerçekleştirildi. Maersk Line'nın Karadeniz ve Orta doğu'daki yakın yerleri kapsayan merkezi İstanbul'da bulunuyor. Tersanecilik'te deniz kuvvetlerinin kullandığı deniz araçları konusunda bazı olanaklarımız olduğunu düşünüyorum. Danimarka Ticaret ve Avrupa İşleri Bakanı Nick Haekkerup, 24 Eylül'de Türkiye'yi ziyaret edecek. Enerji ve inşaat sektörlerinin dışında ki, enerji verimliliği iki sektörü de kapsıyor,  gıda işlenmesi, bu işlemlerde kullanılan ekipmanlar ve sağlık alanında görüşebileceklerimizin olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Türkiye'ye modern ve verimli çalışan hastanelerin nasıl yapılıp nasıl işletilebileceği konusunda sunabileceklerimiz olabilir. Diyabet tedavisinde Türkiye pazarında en büyük paya sahip olan şirket Danimarkalı Novo Nordisk. İlk aşamada söyleyebileceğim sektörler: birincisi enerji ve inşaat. Onun dışında gıda işlenmesi ve tarımsal bazı ekipmanlar ki bu bir alan olabilir. Ayrıca, sağlık alanında diyabet tedavisi ve sağlıkta kullanılan başka ekipmanların öncelikli alanlar olduğunu düşünüyorum.

Karşılıklı ticaret söz konusu olduğunda Türkiye Danimarka'dan daha iyi. Danimarka'nın Türkiye'ye gönderdiği mallar, Türkiye'nin Danimarka'ya gönderdiği malların yüzde 80'ine anca tekabül ediyor. Dolayısıyla Danimarka'nın Türkiye'yi yakalamak için biraz çabalaması gerekiyor.

Danimarka ile Türkiye arasında 24 Eylül'de JETCO anlaşması imzalanacak

Danimarka Ticaret ve Avrupa İşleri Bakanı Nick Haekkerup'in 24 Eylül'de Türkiye'yie yapacağı ziyaretler işbirliğimizi yeni bir düzeye çıkaracağız. Bir Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komisyonu (JETCO) kurulacak. JETCO 24 Eylül 2013'de Ankara'da T.C. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Danimarka Ticaret ve Avrupa İşleri Bakanı'nın görüşmesi sırasında imzalanacak. İmzanın hemen arkasından da JETCO'nun ilk toplantısı gerçekleştirilecek. Toplantıya iki taraftan şirketlerin yanı sıra TÜSİAD gibi büyük iş örgütlerinin temsilcileri katılacak.
JETCO'nun kurulması önerisi Başbakan Erdoğan'ın Danimarka ziyaret sırasında Türk tarafından geldi. Danimarka olarak bu öneriye katılmaktan son derece memnunuz. JETCO'nun amacı ortak ticaretimize yardımcı olmak. Türkiye için bu 4'üncü JETCO olacak. Fakat Nordik Ülkeleri arasında bir tek Danimarka'nın Türkiye ile bir JETCO'su olacak. Bu önemli bir nokta çünkü Türkiye'nin Nordik ülkeleri ile ticaretinin gelişmesi Danimarka'nın yararına olan bir şey. Bu hepimizi çok güçlü kılacak.
Danimarka'da 65 bin Türk yaşıyor. Geçmişte bir takım sorunlar yaşandı. Bunlar çözüldü mü?
Türkiye'den Danimarka'ya gelmeye 1960'ların başında Almanya'ya gitmelerinden bir iki sene sonra  başladı. İki ülke birbirine son derece yakın. Türkler Danimarka'daki en büyük yabancı topluluğunu oluşturuyor. Geldikleri andan itibaren oldukça iyi entegre olduklar. İlk gelenlerin çoğu artık Danimarka vatandaşı. Son 5-10 yılda gelenler tabi farklı bir grup. Şu anda Danimarka parlamentosunda Türk asıllı 3 milletvekili var. Avrupa'nın başka ülkelerinde meydana geldiğini duyduğumuz olayların Danimarka'da meydana gelmediğini söylemekten son derece memnunum.  Danimarka'da Türkler çalışkan, ailelerine iyi bakan, çocuklarının geleceği için iddialı, hırslı olan kişiler olarak algılanıyorlar. Danimarka'da eğitim görmüş Türk ailelerin çocuklarının artan sayılarda Türkiye'ye dönmeye başladıklarını gördük. Geçen yıl 500 kişi Türkiye'ye döndü. Bu insanların büyük çoğunluğu Danimarka vatandaşı ve Danimarka üniversitelerinde iyi derecede eğitim almış.


Danimarkalılar tatil için Türkiye'yi tercih ediyor

Turizm'de gördüğüm son rakam, 400 bin civarında Danimarka vatandaşının Türkiye'yi ziyaret ettiğiydi. Bu sene bu rakamın daha da artması bekleniyor. Danimarkalıların en çok gitmeyi tercih ettiği yer şuanda Türkiye. Bir dönem İspanya idi. Sonra Yunanistan oldu. Şimdi Türkiye, Yunanistan'ı da geçti. Diğer yönden Danimarka'ya doğru olan turizme bakarsak; büyük gemilerle yapılan turlar açısından Kopenhag son derece önemli. Danimarka'yı turist olarak ziyaret eden Türkler oluyor. Fakat Türkiye'ye gelen Danimarkalılar kadar çok sayıda olduğunu sanmıyorum.
Türkiye'ye ilk gez göreviniz sebebiyle mi geldiniz? Beklentiniz neydi, nasıl bir Türkiye buldunuz?
Türkiye'ye ilk kez 2003'te geldim. İstanbul'da arkadaşlarımı ziyaret ettim. Sadece İstanbul'u görmüştüm. Ne kadar gelişmiş olduğunu görünce biraz şaşırmıştım. 2011'de Ankara'ya tayinim çıktıktan sonra Danimarka'dan Türkiye'ye kadar arabayla geldim. Türkiye'ye isteyerek geldim. Danimarka Dış İşleri Bakanlığı'nda, Ankara Büyükelçiliği oldukça önemli bir görev. Danimarka'dan gelirken Balkanlardan, Sırbistan'dan Bulgaristan'dan geçerek geldik. Gelir gelmez beni şaşırtan şey yolların ne kadar kaliteli olduğuydu. Edirne'den giriş yapıp, İstanbul'u geçip, Ankara'ya giderekn yolculuk sırasında o kaliteden son derece etkilendim. O zamandan beri insanların kafasındaki Türkiye resmini düzelmek için çalışıyorum. Son 10-12 senede Türkiye inanılmaz gelişti. Kişi başına geliri neredeyse 3 kat arttı. Mayıs'ta Gaziantep, Diyarbakır ve Mardin'i de ziyaret ettim. Ülkenin o bölgesinde bile altyapının ne kadar iyi olduğunu görünce şaşırdım.

Ruben Madsen

Ferit B.PARLAK
[email protected]


800'lü yıllarda Vikingler tarafından kurulan Danimarka ile 1925 yılında imzaladığımız Dostluk Anlaşması'yla başlayan ekonomik ilişkilerimiz son yıllarda yaşanan siyasi sıkıntıların atlatılmasıyla yükseliş trendine girdi.
Başbakan Erdoğan ve Başbakan Helle Thorning Schmidt'in 2016'ya kadar ticaret hacminin yüzde 50 oranında artırılması yönünde koydukları hedef ve karşılıklı yatırımlardaki artış, son 10 yılda 4 kat artarak 1.8 milyar dolara çıkan ticaret hacminin önümüzdeki iki yılda en az 3 milyar dolara çıkabileceğinin sinyalini veriyor.
Konuğumuz Büyükelçi Ruben Madsen'in, "JETCO ile ticaretimiz iki yılda yüzde 50 artar.", "Türkiye, öncelik verdiğimiz 10 ülke arasında…", "Enerji verimliliği alanında geliştirilecek işbirliği iki ülkenin de yararına olacak" şeklindeki düşünceleri ise 2016 hedefinin sağlam temelleri dayandırıldığını kanıtlıyor.